Bu varlık denizi nereden gelmiş, bilen yok;
Öyle bir inci ki bu büyük sır, delen yok;
Herkes aklına eseni söylemiş durmuş,‹
İşin kaynağına giden yolu bulan yok.
Hayatta senin bir burjuva kızıyla ne alıp vereceğin olabilir ki? Bırak onları. Şöyle hayata gülen, ölümle kafa bulan, aklına eseni yapan, sevmesini bilen, ateş gibi, iyi bir kadın bul kendine.
Kimdir Bu Mitat Karaman?
Mitat karakterinin analizi
Mitat oldukça silik, faydasız, ezik, işe yaramadığını hisseden, kaybeden biri. İsminin ve soyadının “h” si yok. Küçük yaşta yetim kalmış. Özgüvenden yoksun ruh halini 3.ağız anlatıcı yoluyla zaten romanın başında anlıyoruz. Sayfa 73’te, Mitat’ı evdeki gereksiz eşyalara benzetiyor anlatıcı:
“Bir
Yukio Mişima . Sonunda araya sıkıştırıp bir kitabını okuyabilmiş oldum.
Yazarı merak etmemin ilk sebebi seppuku ile intihar etmeyi seçmiş olması. Diğer sebep de Uzakdoğu'nun kültürüne duyduğum merak. Gelenekçilikleri, inançları, kültürleri ilginç ve farklı geliyor
Bu toprakların fikirlerinden beslenen, Büyük Doğu'nun izinden gidip yolunu bulan Doğu'nun Yedinci Oğlu Sezai Karakoç sanmayın ki Batı'yı bilmiyor. Bu kadar Doğu demesinin nedeni de zaten Batı'yı çok iyi bilmesi. Bildiği içinde Batı'nın da iyi yönlerini alıp değerlendirmesini bilen biri.
Alain Bosquet, François Mauriac, Alain, Gabriel Marcel, André Malraux ve Miguel de Unamuno gibi yazar, şair ve filozofların düşünce yazılarını zamanında Şiir Sanatı Dergisi, Diriliş Dergisi ve Büyük Doğu Dergilerindeki yazıları için çeviren Karakoç, bu yazılarını toplamış kitapta.
Unamuno dışındakiler Fransız buna da şaşmamak lazım zira Karakoç'un ikinci dili Fransızca diyebiliriz.
Şeyh Galib klasik edebiyatımızın son büyük şairi olarak kabul edilir. Hayatı boyunca Mevlevi kültürü içerisinde bulunmuş ve nihayetinde Galata Mevlevihanesi’nin postnişinliğini de yapmıştır. Ehl-i tarik bir şair olmasının yanında III. Selim’le olan dostluğu bakımından da dikkat çeken bir isimdir.
SABAH ÜLKESİ: kültür, sanat, felsefe dergisi,
İnsanın yaşamı boyunca merak ettiği "Ben Kimim?" sorusu oldu. Bunu kimi milletler kendini bilmek,Nirvanaya ulaşmak,Insan-i Kamil olmak olarak ele aldılar. Sahi insan kimdir?
İnsan madde ve mana cephesi ile iki cepheli bir varlıktır.Madde cephesinden ziyade insanın aslı ve ölmeyecek (sonsuz olan) kısmı mana cephesidir. Beden toprak olup
"Bana bak, istediğin kadar boğazımı sık, beni susturamazsın. Şüphesiz seninki saman alevi gibi gelip geçici bir sevda, ama güzelliğin hatırına bari bir dahaki sefere ağzının tadını bil. Hayatta senin bir burjuva kızıyla ne alıp vereceğin olabilir ki? Bırak onları. Şöyle hayata gülen, ölümle kafa bulan, aklına eseni yapan, sevmesini bilen, ateş gibi, iyi bir kadın bul kendine. Böyle kadınlar da var, üstelik korunaklı burjuva hayatının yüreksiz ürünlerinden çok daha fazla hazırlardır sevmeye."
"Yüreksiz mi?" diye itiraz etti Martin.
"Aynen öyle, yüreksiz. Saçma sapan laflarla kafalarına sokulmuş o küçük ahlaklarıyla lak lak konuşur, ama yaşamaktan korkarlar. Seni seveceklerdir Martin, ama kendi küçük ahlaklarını daha çok seveceklerdir. Senin istediğinse bütün görkemiyle hayata teslim oluştur, büyük ve özgür ruhlardır, alev alev yanan kelebeklerdir, o küçük gri güveler değil. Yeterince yaşayacak kadar bahtsızsan bir gün bıkacaksın o kadın mevzularından. Ama fazla yaşayamazsın sen. Denize ve gemilerine dönmeyecek, dolayısıyla da kemiklerin iyice çürüyene kadar bu illet şehirlerin deliklerinde dolanıp duracaksın, sonra da öleceksin."
Günaydınlar 1k okurları,
Kayıprıhtım'da rast geldiğim bu güzel yazıyı sizinle paylaşmak istedim. Keyifle ve sıkılmadan okudum. Çayınızı kahvenizi hazırlayın. Editör olmak isteyenler, merak edenler ya Editör nedir hiçbir fikri olmayanlar; bu işin çilesi nedir öğrenecek bu yazıda. Tebessümle okuyacağınız bir yazı. :)
Keyifli okumalar. :))