YouTube kitap kanalımda bu kitabı önerdim: ytbe.one/b1teQgT1toE
Ali Şeriati'nin bir zamanlar dediği gibi bu sefer sizi ben rahatsız etmeye geldim.
Öncelikle günaydın, sistemin masalına kısa bir süreliğine ara vermek isterseniz, hoşgeldiniz.
Cemre Demirel (blogger adıyla Michael Sikkofield), ilgi alanları olan din, felsefe ve
Bu kitabın, değerli yazarlarımız Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul tarafından ele alındığı yıllarda ben yurt dışındaydım ve o zamanlar gençliğinde vermiş olduğu bir yaşam hevesi ve enerjisi ile böylesi meselelere çok uzaktım. Özelikle 90’lı yıllar, Almanya’da yaşayan biz Türkler ve Türkiye’den çalışmak için oraya göç etmiş olanlar ile birlikte, başka
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
Bu kitaba inceleme yazıp yazmamakta tereddütte kaldım. Umarım yazdığıma da pişman olmam. Aslında kitabın içeriğinden çok yazmak istememe rağmen neden tereddütte kaldığım ekseninde bir şeyler karalamak istiyorum.
Bu yazıyı okuyacak çoğunluğun benden, milliyetçi bir tepkisellikle soykırım iddialarını yalanlamamı, kitabı ve yazarı lanetlememi
Ortak travmalara sahip olduğunuz ve duygusal bağınızın eskilere dayandığı biri sizin asıl hedefinizi gerçekleştirmenizin önüne geçebilir mi?
İncelemede detaylara girmeyeceğim sadece can alıcı kısımlara yorum yapacağım.
Kitabımız distopik bir gelecekte geçmektedir. Amerika'nın yıkılmış yerine Panem adında 12 mıntıkaya ayrılmış bir ülke
Büyük Yürüyüş
Allah Rasulü “kuruluş”, sahabe ise “yükseliş” dönemidir. Risaletin bereketi ve sahabe olmanın feyziyle onlarca yıl, yıllara sığdı. Hicaz ve çevresi insanlığın diriliş havzası oldu. İslam önü alınamayan bir hızla yayıldı, şehirler, ülkeler İslam Devleti’ne katıldı. O günleri tahayyül edin. Sürekli yeni fetihler var. Mısır, İran ve
"....Size, birtakım yeni camiler -bazen Suudi Arabistan'ın verdigi paralarla- yapıldığını soyleyecekler. Bunu SSCB zamanında yapamazdık. Bize bir okul ya da hastane yapmanın daha iyi oldugunu soyleyip hevesimizi kırarlardı. Evet, dogrudur bu, ama bazılarının dedikleri gibi, dine karşı baskı ve zulümden soz edilemez. Bilirsiniz ki, bir
Ahmet Cevdet Paşa'nın yazdığı kitabı yayınlarken Ahmet Cevdet Paşa'nın kim olduğu bilgisini de -derin bir şekilde- veren bu kaynak kitabının başlangıcıyda oldukça güzeldi.
Ahmet Cevdet kendi deyimiyle 27 Mart 1823'te dünyaya gelmiş, ismi Ahmet olup Cevdet mahlasını İstanbul'da eğitim görürken Şair Süleyman Fehim Efendi'den almıştır. Devrin en