Yazar dördüncüsü olan bu kitabında, Seyyah olur ve Fesleğen’inin peşine düşer. Sevdiğinin sevdirdiği yolda; özlemle, hüzünle, gözünde yaşlarla ilahi bir aşka, ilahi bir aşkla yürür. Ve okurlarına bu kitabı bitirmek için değil; anlamak, gelişmek ve değişmek için okumalarını önerir…
Sevmek insanın ateşidir. Sevdin mi ateşin yükselir, içten içe
Modern Kore edebiyatından Çukur!
Biraz farklı kültürlerin edebiyatını tanımak hevesiyle önce Japon edebiyatına sardım. Haruki Murakami, Osamu Daza falan derken oradan Arap edebiyatına atladım. Necip Mahfuz, Nizâr Kabbani filan... Sıra geldi Kore edebiyatına. Aradığımı buldum mu, tartışılır.
Adının hiç de önemli olmadığı bu çekik gözlü
Einstein, bir konferans için yola çıktığında, gideceği adresle ilgilenmez, çevresindeki herhangi birinden öğrenir öğrenemez ise de bir çaba göstermezmiş. Bir konferans için yola çıkmış. Bir gün önce başlamış olan konferans için, konuşma yapacağı gün havalimanına inmiş.
Taksi durağında bekleyen taksiciye yanaşıp, üniversiteye gitmek istediğini
" Burası cennet değil Chiang, öyle değil mi?"
...
" Hayır Jonathan, böyle bir yer yok. Cennet bir yer, bir mekan değildir, bir zaman dilimi değildir. Cennet öğrenmektir, mükemmelliktir."
1500'lerde İngiltere'de insanların çoğu Haziran'da evleniyordu. Senelik banyolarını Mayıs'da yapıyorlar, böylece Haziran'da çok kötü kokmuyorlardı.
Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu..
Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük
600.gün... Zamanı tutamıyorum sevgili durduramıyorum. Son günümüzde bana "dursun mu zaman?" demiştin. Dursun artık sevgili, dursun artık, hayır zaman akıp gitmesin. Yarın, dün olsun. Zaman artık geriye aksın istiyorum. Merak etmiyorum geleceği, istemiyorum geleceği. Gözlerimin ışığının sönmesini izlemeyi değil, ışığını geri kazanmasını
Merhaba arkadaşlar. Tiyatro sevenleri yavaş yavaş toplayalım. İlginç bir biçimde öyküleri kadar içine almayan bir metin okuyoruz burada. Nasıl? Onun öykülerinde insanların mücadele ettiği, öğütlerden geçilmeyen ve hikayenin içinde okuru yaşatan metinlere alıştık. Burada ise kast sistemine benzer bir sistem eleştirisi göze çarpıyor. Yani ben
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
İpsiz sapsız bir yer burası. Ama insanları öyle değil. Görülmeyen iplerle birbirlerine bağlanmış gibi hepsi sanki. Nereye çekersen iplerini, hepsi birden oraya hareket ediyorlar... İplerinin başındaysa televizyon kutularıyla bastırılmış, son kullanma tarihleri geçmiş kokuşmuş zihniyetler var. Karşıdan karşıya dahi üç kere sağa bakıp geçerler yani,
Clay aralarındaki binlerce kilometrenin, onu Julia'nın yalanlarına ve canını yakma ihtimaline kar- şı koruyacağını düşünüyordu. Aralarındaki kilometre farkını kapatmadığı sürece sorun olmazdı. Bu yüzden de telefonu çalıp da ekranda Julia'nın adını görünce hemen cevapladı.
"Merhaba."
"Selam," dedi Julia uykulu ve