Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
Büyük defter~Kanıt~Üçüncü Yalan
Kitap yazarın okuduğum ilk kitabı. Bana biraz içeriği ağır geldi. Travma, savaş, açlık, küfür, canilik her türlü iğrenç şey bu kitapta toplanmış sanki. Üç ayrı bölümden oluşuyor. Üçüncü yalan kısmı beni baya şaşırttı. Kitabın sonunun böyle gelişip biteceğini tahmin edememiştim. Yazarın hayal gücü çok farklı gerçekten. Beni derinden etkilediği için, (kötü anlamda) yazara karşı bir ön yargı oluştu. Sürükleyici ama böyle bir hikaye okumak istermiydim bilmiyorum. Gerek yoktu sanki.
Keyifli okumalar…
Radikal İslam ülkelerinde kadın olmanın bedeli nedir?
Erkek egemenliğini dinle yoğurup, kadın bedenine kasıtlı ve kalıplı yön vermeyi amaç edinen bir yapılanma içerisinde kadın olmak, günlük cephede mücadele etmekle eş değer zorluktadır. Bedeli ise; özgürlüğü iki dudak arasına bırakmakla, izinlerle, cezalarla ve haksız sünnetlerle ödenen bir ölüm
''Tüm hayvanların en zekisi, iyiliğin ne demek olduğunu bilen insanoğluna bir baskı yöntemi uygulayarak onu otomatik işleyen bir makine haline getirenlere kılıç kadar keskin olan kalemimle saldırmaktan başka hiçbir şey yapamıyorum.''
Kitabı bitirdikten sonra bana koşup inceleme yazmama sebep olacak olan içimde dolup taşan tüm
!Spoiler Uyarısı!
Vejetaryenlik nedir? Son dönemlerde sıkça duyduğumuz ve karşılaştığımız bu yaşam tarzı hakkında hepimizin az çok bilgisi olduğuna eminim. Vejetaryen olan insanların hikayeleri genel olarak birbirine benzerdir. Sağlık için, uzun yaşamak için, hayvan yemenin canilik olduğunu düşündüğü için vb. Peki hiç rüyadan dolayı vejetaryen olan biriyle
Kitap kısa ve gerçekten çok akıcı. Jack London gerçekten büyük bir düşünür bence. Yıllar öncesinden ve kitabı yazdığı sıralarda henüz bir salgın olayı yaşamamışken, yaşanabilecek durumda oluşacak toplumsal deformasyonu çok güzel tahlil etmiş.
Yakın zamanda covid salgınında gördüğümüz kadarıyla kitaptaki kadar büyük bir canilik yaşanmasa da, yanaşabilecek ortamın hazır olduğunu çok net bir şekilde deneyimledik.
Çevirmenin de notlar kısmında bu konuya değindiğini görmek çok güzel. Kesinlikle okunması gereken çerez niyetine bir kitap.
17 Numara - Piyes ~ Fatma Şamata
.
İlk kitabı ‘noluyo noluyo’ çığlıklarımla okumuştum. Katliamla başlayan bir serüven daha karanlık ve daha heyecanlı devam ediyor.
Defne oyuncu olmak için çalışan genç bir kızdı. 17 numaralı koltuk hayatını değiştirmişti. Otobüsü durduran silahlı yedi katil, büyük bir katliam ve vahşet okumuştuk. Yedi katil ve
GÜNEŞİ SÖNDÜRMEYİN
“Evlilik nedir bilir misin? Eskiden kız tarafı ve oğlan tarafının aileleri bir araya gelir, kurulacak yuva için hazırlıkları yapıp beraberce ev düzülürdü. O zamanlar evler tek katlı, bahçe içinde müstakil olurdu. Ondan dolayı buna ‘evlenmek’ denirdi. Şimdi ise evliler apartman dairelerinde, katlarda oturuyorlar, bu
Savaş dünyadaki cehennemdir!.
'Kızıl Kahkaha'
1904 yılındaki Rusya-Japonya Savaşı'nda Rusya'nın büyük bir yenilgiye uğraması sonucunda yazılan bir kitap.
Yazar hikayenin bir kısmını savaşa giren bir Rus subayın ağzından,ölümünden sonrasını da kardeşinin ağzından anlatmakta. Kitabin ismi: İnsanlık dışı olaylara şahit olanların delirmesi ve yüzlerine bir kahkaha maskesi takmalarindan geliyor.
Savaşın sadece askerler üzerindeki psikolojik ve fiziksel etkileri değil, aileleri üzerindeki etkileri de kaleme alınmış.
Savaş şahit olmayan kişiler için bile çok trajik bir olaydır. Geriye birçok canilik ve kanlı tarih sayfaları bırakır. Kitapta bölümler kesik kesik olduğu için okurken bir anlam kargaşası yaşadım ama bitirdiğimde bir sorunla karşılaşmadım. Savaşa sadece diplomatik, stratejik, maddi açıdan bakmanın dışına çıkmak isteyenler için güzel bir eser tavsiye ederim.
Biri tamamlanmamış bir roman, iki de öyküden oluşan farklı ve güzel bir kitaptı.
İlki, kitaba da adını veren Tanrı'nın Kırbacı, Roma'yı dize getiren büyük Hun Hakanı Attila'nın hayatını konu almış ancak yazar eseri tamamlayamadan ölmüştür. Bu yüzden eser Atilla'nın Roma'da geçen çocukluğu kısmına işlemiştir.
İkinci öykümüz ise kıskançlıkların pençesinde kıvranan ve akıl almaz bir canilik ve cinayet işleyen bir kadının öyküsünü işlemiş yazar.
Uzun yıllar evli olmasına rağmen çocuk sahibi olamayan Sofya, komşusunun yetim kızını evlatlık alır. Ancak evlatlık kızla kocası arasında gelişen ilişki onun da tüm hayatını değiştirir.
Üçüncü öyküde ise iç savaş esnasında karşı taraflarda yer alan iki arkadaşın ve iç savaşta heba olan hayatların hikayesi anlatılmış.
Kitabı beğendim, tavsiye ederim.
Hepimiz bir otomatik portakalın içerisinde miyiz?
Kitaba başladığınız zaman yaklaşık bir elli altmış sayfa boyunca okuduklarınız size büyük bir rahatsızlık veriyor ve durup bir ''e pes artık, bırakmalı mıyım okumayı yoksa? '' diye bir düşünüyorsunuz. Zaten kitap da size belli bir noktadan sonra bu soruyu soruyor. Kısaca ''ya okumaya devam edersin ya da defolup
İlk duyurulduğu andan beri büyük merak edilen bir eser. Temeli taa Öldüren Şaka, Under the Red Hood, Gülen Adam ve hatta Ailenin Ölümü gibi eserlere dayanan ve onlara bolca gönderme içeren bir çizgi roman.
Bir anda Gotham'da üç tane Joker'in aynı anda üç farklı yerde bir tek onların yapabileceği canilik seviyesinde suç işlemesinin ardından Batman, Batgirl ve Red Hood'un bu olayı araştırmasını okuyoruz. Acaba hangi Joker gerçek diye araştırırken Joker'in yaşattığı geçmişteki travmalar kahramanlarımızı iyice zor durumda ve kendileri ile çatışırken bırakıyor. Peki ya gerçekte üç tane Joker mi var? En büyük ve çözülmesi gereken en büyük bulmaca bu.
Heyecanla, çok keyif alarak, eskiye özlemle okudum. Yazar ve çizerin DC'de daha önce birçok kaliteli işini hayranlıkla takip etmiştim. Özellikle Geoff Johns çok sevdiğim bir yazar.
Çizimlerin Öldüren Şaka'daki gibi panel panel olması çok hoşuma gitti. Keşke spoiler verebilsem de o sonundaki etkiyi burda sizlere aktarabilsem.
Ufak bir uyarı yapayım, eğer yukarı gönderme yapıldığını söylediğim çizgiromanları yani en azından Öldüren Şaka ve Under the Red Hood hikayelerini okumadıysanız ya da bir fikriniz yoksa bu çizgi romanı hiç elinize almayın derim. Okuduysanız da hemen bunu okuyun o zaman. Şimdiden keyifli okumalar.
Paraya Tapanların Yarattığı Bir Garip Alem...
Ve yine çok sevdiğim kitap incelemesi, ve yine KulturaLitera kitap klübüm sayesinde tanıdığım harika bir kitap...
Daima söylediğim bir durumla yine karşı karşıya kaldım aslında bu kitabı okuyacağımızı öğrendiğimde, 2022 Nobel Edebiyat ödülü almış bir yazar ve onun eseriydi zira...
Yılların analitik okuma yapan okuru olmanın getirdiği bir tecrübe ile ödüllere ve özellikle Nobel Edebiyat ödüllerine çok sıcak bakmıyorum zira ilgimi çekip sonra hiç hoşuma gitmeyen yazarlar ve kitaplar olmuştur..
Fakat bu klübün okumalarında hiç yanılmadım bugüne dek ve gerçekten bu eserde yanıltmadı..
Zaten aylardır Türkiye' nin yaşadığı ağır koşullar ve hızla raydan çıkan bir toplumu görmek beni bu kitabı okurken iki kez sorgulamaya itti..
Annie Ernaux Fransa tabanlı bir toplumsal inceleme yapsada 1.ci tekil şahsın yaşadıklarını 3.tekil şahsın gözünden çok ince detaylara inerek anlatmış.
Dünya genelinde , kapitalist tüketim zihniyetinin yarattığı dayatmacı hayatı,sosyal sınıf farklılıklarını, topluma adaptasyon zorluklarını ve politikanın kirli yüzünü adeta bir belgesel tadında okuruna yansıtmış..
Roman ögeleri taşısada ,anlatı, tarih ve belgesel tınılarda içeren kitabı tek bir türle sınırlandırmakta büyük haksızlık olur esere...
Şu günlerde beni çok yoran ve iyice umutzluğa iten, paranın kölesi edilmiş, bencil insanlıktan çok uzakta ve bırakın üretmeyi sadece tüketen ve şiddet, canilik, sapkınlıkla yoğrulmuş bir toplumu ve dünyadaki değişim furyasını çok güzel yansıtan akıcı mutlaka okunması gereken bir kitap....
Eğlenceli ve yarım didaktik!
Tarihi kurgu eseri okurken; Coelho'nun #simyacı ile Pamuk'un #beyazkale romanları aklıma geldi ki, yerli yazarımızın Kanuni devrinden alıntılarla kurduğu kitabının önce yayımlandığını görünce pek sevindim doğrusu ! Zira sonraları başlayan O. Anar ve Livaneli gibi çok satan yazarlarımız da halen yazdıklarına göre, biz de pek sevdik, çok
