Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kitap onu büyülemiş, daha doğrusu düşüncelerini haklı çıkarmıştı. Dağınık düşüncelerini toplayabilseydi o da kitapta söylenenleri söylerdi. Kendinine benzemekle birlikte, daha güçlü, daha sistemli, daha korkusuz bir zihnin ürünüydü bu kitap.
Sayfa 231Kitabı okudu
Küçük şeyler büyükleri bitiriyor. Bir diş yığını kemiriyor. Nil faresi timsahın hakkından geliyor, kılıç balığı balinayı öldürüyor. Kitap mimariyi öldürecek.
Sayfa 112 - sıradışı yayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Kendini Halkın Sağlığına Adayan Doktor... Bir Köy Doktorunun Hatıraları adlı eserin yazarı, göreve başladığı ilk günden beri günlük tutuyor ve Tıp Fakültesini nasıl bitirdiğini, bölge hizmetine hangi niyetle başladığını kaydediyor. Talihi kendisine pek yardımcı olmamış, çocukluğunu ve gençliğini muhtaçlık ve yokluk içinde geçirmiş.
Genç bir yazar. Asıl işinin roman yazmak olduğunu düşünüyor ama geçmişini sağlamak için küçük bir gazetede çalışıyor. Öteki genç yazar ise birkaç kitap yazmış ama hiçbiri ilgi görmemiş. Edebiyat çevreleri onun adını anmıyor, yüzüne bile bakmıyor. Basında adı geçen, ödüller kazanan, saygıyla anılan yazarların yanında bir hiç. Günün birinde bir
Sayfa 230Kitabı okudu
Ve dolayısıyla bu bütün çağların ve ülkelerin büyükleri gerçekten sadece bunlar için yaşamıştır; onların hitap ettikleri sadece bunlardır; kalanı gerek onları gerekse onların takipçilerini ancak yarım yamalak anlayabilen tesadüfi dinleyicilerden başka bir şey değildir.
Sayfa 49 - Say
Kitap onu büyülemiş, daha doğrusu düşündüklerini haklı çıkarmıştı. Gerçi bir bakıma yeni bir şey söylemiyordu, ama çekici gelmesinin bir nedeni de buydu. Dağınık düşüncelerini toparlayabilseydi, o da kitapta söylenenleri söylerdi. Kendinkine benzemekle birlikte, daha güçlü, daha sistemli, daha korkusuz bir zihnin ürünüydü bu kitap. En iyi kitaplar insana zaten bildiklerini söyleyen kitaplardır.
Reklam
Ey Salâh Birsel'in kulağı, şunu iyice kap ki, yer gök götürmez kitaplar olsun, pazarlama yöntemleri olsun bir yerde okurların canını kaldırtsa da giderek öfkesini kabartır. Onları kitaptan soğumaya iteler. Bir kez onlardan yüz çevirince de değil Hüseyin Rahmi’nin, çağımız yazarlarının kitaplarını bile okumaz. Okusa da anlamaz. Anlasa da anlatamaz. Eh, bir kitap da anlatılmayacak olduktan kelli ne diye okunmalı? Zaten memleketimizin büyükleri : "Gülmeyeceksen gülme, okumayacaksan da okuma!" buyurmuşlardır. Bunun daha alengirlisi de vardır: "Okuyan dert bağlar, okumayan dört bağlar». Biraz daha filozofçasını istersen : "Okuyanın dostu olmaz.» Bu büyükten büyük söylevi bitirmiş, bitirmemiştim ki kapı açılarak içeri, şırrrak, Marcel Proust daldı. Arkasında da kara gün hizmetçisi Céleste. Ben bel bel bakınırken, Fransız yazarı -çünkü yine düş görmeye başlamıştım , üç adımda başucumu tuttu. Gözlerini gözlerime dikti, onları oradan ayırmadan da ağır ve oturaklı bir sesle hizmetçisine şunu sordu : — Ben her zaman ne derim sana? — Kahve yine haşlak olmuş. — O değil benim budala Céleste'im, o değil. — Ha anladım, okumakla ilgili... — Tastamam! Hadi şimdi gel de onu bu okuma düşmanı bayın yüzüne bir kez daha üfürüver. Céleste badi badi yaklaştı. Sonra da ağzını burnuma doğru uzatarak kart bıldırcın sesinin bütün gücüyle bağırdı — Ama Céleste, okumak gerek!
Kitap onu büyülemiş, daha doğrusu kendi düşüncelerini desteklemişti. Bir bakıma kendisine yeni bir şey söylememişti, ama Winston'a çekici gelen de buydu. Onun dağınık olan düşüncelerini bir düzene koymuş ve söyleyeceklerini onun yerine söylemişti.
VE ÇOCUĞUN UYANIŞI  BÖYLE BAŞLADI
Gül kokuları çocukların kaburga kırıklarından geliyor  Acıyı ve insanlığı çocuklar  Böyle dayanılmaz kıldılar ve yeni suları  Onların bilgileri getirdi  Elleri önlerine bağlı - duruşları  Omuzlarından göğüslerine doğru kıvrık ve yumulu  Yaşarlar ebedi göz ve ölümsüzlük aşısı yapan kitabı  Ki şimendifer  Nasıl peşinden koşturursa katarları yolcu
289 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.