Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

beyz

124 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
31 saatte okudu
Yaşar Kemal, betimleme ustamız, Ağrıdağı Efsanesi’nde de anlatımıyla beni büyüledi. Ağrıdağı ve çevresi, Küp Gölü, kaval sesleri, güzelliği dillere destan o at... Sanki hepsi gözümün önünde yaşandı, ben de öyle seyrettim. Roman, Küp Gölü betimlemesi ile başlar. Sonrasında Sofi, Ahmet’in evinin önünde kır bir at bulur. Atın soylu ve zengin birine ait olduğu bellidir. At onun olmadığı için bırakır. Ama o bölgenin geleneklerine göre at üç kere geri dönerse artık Ahmetin’dir. At, ısrarla Ahmet’in evine geri döner. Ve her şey bir at ile başlar. Zalim Mahmut Han’ın atıdır bu. İnatçı, kızgın bir adamdır Mahmut Han. Atını ne olursa olsun geri alacaktır. Bundan başka çare yoktur. Ahmet ve Gülbahar’ı tanıştıracak, aşklarının sebebi de bu attır. Onların binbir zorluğu da bu attır. Kader atı da Gülbahar’ı da tesadüfle mi karşısına çıkarmıştır? Olan olmuştur artık, aşk yaşanacaktır. Aşktan ne zaman kaçış olmuştur ki? Destanda, Gülbahar da Ahmet de sevdiği için her fedakarlığı yapan aşıklardır. Aşk için imkansız yoktur. Ahmet ve Gülbahar’ın destansı aşkı Ferhat ile Şirin’den farksızdır benim gözümde. Aynı zamanda tüm dağ insanları aşıkların yanındadır. Zalim padişah yalnız kalmıştır, aşk kazanmıştır. İmkansızdaki imkan görünmüştür. Fedakarlığı, aşkı, dayanışmayı ilmek ilmek işlemiş yazar. Yaşar Kemal, zalimin, güçlünün karşısında bir olan halkın gücünün çok daha fazla olduğunu bize gösteriyor. Haklı olan bir oldukça, direndikçe, aşamayacağı dağ yoktur.
Ağrıdağı Efsanesi
Ağrıdağı EfsanesiYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202227,4bin okunma
Reklam
214 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Yaban, Çanakkale Savaşı’nda kolunu kaybetmiş bir subay olan Ahmet Celal’in , gidecek bir yeri olmadığı için emrindeki bir asker olan Mehmet Ali’nin köyüne, Anadolu’ya gitmesiyle başlıyor. Köylüler, Ahmet Celal’e her zaman bir yabancı, “yaban” gözüyle bakıyorlar. Onlardan olmadığı için onu dışlıyorlar ve hiçbir zaman benimseyemiyorlar. Anadolu köylüsünün davranışlarını, kendi halinde yaşayışlarını, cahilliğini gözlemleyip anı defterinde anlatıyor subayımız. Köylüler onu dışladıkça o da yabancılık çekiyor. Tek arkadaşı, asker Mehmet Ali’nin de cepheye dönmesiyle yalnızlığı iyice artıyor. Anadolu köylüsünü, savaşa bakış açılarını, cahillikten düşman askerinin bile onlar için kurtarıcı olduğunu düşünen bir halk... Romandaki köylülerin düşünceleri, Ahmet Celal’e davranışları beni okudukça ürpertti. Köylülerin, hem bu kadar cahil oldukları için üzüldüm, hem de Ahmet Celal’in sözlerini hiç dinlemedikleri için onlara kızdım. Akıcı, düşündüren ve hayret ettiren bir eserdi. Yakup Kadri, savaş döneminde Anadolu köylüsünü sosyolojik bakımdan çok başarılı bir şekilde gözlemleyerek bize aktarmış.
Yaban
YabanYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 202144,4bin okunma
224 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Büyük buhran, hayatlarımız...
Her zaman filmi yapılmış kitapları filminden önce okumuşumdur. Dövüş kulübü bu bakımdan benim için ilk oldu. Ve sayfaları gezdirdikçe karakterler, filmdeki olaylar daha ayrıntılı zihnimde canlandı. Dövüş Kulübü hakkında konuşmamak ilk kuralımızdı, çiğniyorum maalesef. Ama konuşmamak mümkün mü ki? Peki neydi bu kulüp? Bizim aslında sadece biz olduğumuz, arabamız, kıyafetlerimiz, ailemiz olmadığımızın bir kanıtıydı. Tüm hayatımızı adadığımız gereksiz ihtiyaçlarımızı gösterdi bize. Onlar olmadan da olurduk. Hayattaki amaç bu olmamalıydı. Sıradan insanların, bizlerin de içinde göremediğimiz bir güç vardı. Peki ne yapıyorduk bu gücü? Garsonluk, işçilik, beyaz yakalı köle olarak ortaya çıkaramıyorduk. Tyler Durden, yıkımla yeniden doğulabileceğini düşündü. Medeniyet yok olmalıydı, tarih silinmeliydi. Bu da Kargaşa Projesiyle mümkündü.
Dövüş Kulübü
Dövüş KulübüChuck Palahniuk · Ayrıntı Yayınları · 20209,7bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
632 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Oblomov; hepimizin içinde bir yerlerde ondan parçası olan, okuduğum en farklı kitap karakterlerinden biriydi. Gonçarov, Oblomov aracılığıyla Doğu’nun insanını özetlemiş aslında. Önsözde de dendiği gibi “Avrupa, hayallerini gerçekleştirmek için kuran insanların ülkesidir. Orada gerçekleşemeyen hayal bir acı kaynağı, bir tragedya konusudur. Doğu’da ise hayal bir keyif, bir gerçekten kaçma vesilesidir. Doğulu, geviş getirir gibi, kendi içinde başlayıp kendi içinde biten, hedefsiz, başıboş hayaller kurar.” Bu önsöz, benim için kitabın en güzel özeti. Oblomov biziz, bizden bir parça, çevremizden biri. Tertemiz kalbi, zekası var ama bunları yapmak için bir motivasyonu yok. Peki neden Ştlotsluk değil de Oblomovluk tercihimiz? Kitabın ilk sayfalarında hep bunu düşündüm. Oblomov neden böyle? Neden hareketsizlik, hayalleri gerçekleştirmektense hayal kurmak onun için daha cezbedici? Hatta kimi zaman bizim için de kimi durumlar böyle. Neden harekete geçemiyoruz? Soru işaretleri ilerleyen sayfalarda gideriliyor. Oblomov’un Rüyası bölümü o tatlı tatlı hayal kurup tüm gün yatış nedenlerini gösteriyor bize. Evet, Oblomovluk... Geçmişten şimdiye devam eden bir tembellik hastalığı... Bizi biz yapan en önemli etken çevremiz, ailemiz. Oblomov’u Oblomov yapan da buydu. Doğu’nun insanının kaderi buydu ama değiştirmek de onun elindeydi. Ama o ne yapıyordu, üşeniyordu. Kitap, hem kendime hem toplumuma hem Rus halkına ayna tuttu. Oblomov gibi bir karakteri hafızama kazıdı, bana kazandırdı. Oblomovlar var, hem içimizde, hem etrafımızda. İçimizdeki potansiyeli gün ışığına çıkarmamız, Oblomovluktan kurtulmamız dileğiyle...
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139,3bin okunma
161 syf.
10/10 puan verdi
·
22 saatte okudu
Sabahattin Ali... Sanki ne söylense eksik kalırmış hissini atamıyorum. Şu ana kadar okuyup beğenmediğim tek bir eseri bile olmadı. Edebiyatımızda gördüğü değeri çok hak eden bir yazarımız. Şiirlerinde hem umutlu, hem umutsuz. Bazen yaşamayı severken bazen ölümü arzuluyor. Aşkı seviyor, aşkın acısını doya doya yaşıyor ve bize de yaşattırıyor. Şiirlerini okurken birçoğunun bestelendiğini fark ettim. Sabahattin Ali’yi yaşamımızın her köşesinde görmemiz mümkün. Hangimiz denizler gibi derinken sevgiliye sığ görünmedik? Hangimiz sevdiğimizin yüzünü çiçeklerin en güzeline, şiirlerin en mükemmeline benzetmedik? Hangimiz en zor anımızda aldırma gönül diyerek avunmadık? Sabahattin Ali biziz, biz Sabahattin Ali... Şairimiz, şiirlerinde bizim hissedip anlatamadığımız şeyleri ne güzel özetlemiş anlatmış. Kimi zaman kendisini kurbağaya benzetip o güzel sevdiğine serenatlar yazmış. Ah Sabahattin Ali, keşke daha uzun bir yaşamın olsaydı, eserlerine doyabilseydik...
Bütün Şiirleri
Bütün ŞiirleriSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 201921,1bin okunma
Reklam
120 syf.
9/10 puan verdi
·
31 saatte okudu
Tek umut, yedi kollu şamdan
•spoiler içerebilir• Yahudilerin kutsal emanetlerinden olan 7 kollu şamdan, Roma’yı yağmalayan Vandalların eline geçer. Yahudiler için şamdan çok değerlidir, o hep yanlarında ışıldamalıdır. Yağmalanan onca şeydense o, onlardan alınmamalıdır. 70 yaşının üstündeki Yahudiler ve 7 yaşındaki küçük Benjamin şamdanın peşine düşer. Benjamin, şamdanı geri almak uğruna kolunu sakatlar ama bu çabalar nafiledir. Şamdan artık Vandallarla çok uzaklara gidecektir... Farklı dinleri kitaplardan tanımak, inançlarını ve kutsallaştırdıkları nesneleri görmek benim için ilgi çekici bi durum. Bu kitapta da Yahudilik ve Yahudilerin inançları, yedi kollu şamdan (Menora), Süleyman’ın Tapınağı kavramlarıyla sık sık karşılaşıyoruz. Dinine son derece bağlı ve inançlarını, umutlarını hiç yitirmeyen Yahudileri görüyoruz bu kitapta. Şamdan onlar için artık tek umuttur, o kurtulursa Yahudilerin de kurtuluşu olacaktır. Hep eziyet çekmiş, itilmiş kakılmış o göçebe halk artık huzura ermelidir. Kitabı sonuna kadar Yahudilerin umutlarıyla umutlanarak okudum. Kısa ve güzel bir kitaptı.
Gömülü Şamdan
Gömülü ŞamdanStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202214,2bin okunma
376 syf.
8/10 puan verdi
·
16 günde okudu
Osmancık’tan Osman Gazi Han’a
Osmancık romanı, Osman Gazi Han’ın hasta yatağında, Bursa’ya defnedilme dileği ile başlıyor. Sonrasında kitap bizi geçmişe götürüyor. Osman Gazi Han’ın Osmancık zamanlarına. O zamanlardan Osman’a, Osman’dan Osman Bey’e, Osman Bey’den Osman Gazi oluşuna yolculuk... Şeyh Ede Balı’nın rehberliğinde sinirli, deli dolu, kavgacı Osmancık’ın yerine sinirini kontrol edebilen, törelerine ve Kayı’ya her şeyden çok bağlı Osman’ın gelişi... Türk töreleri, adaleti, gelenek görenekleri kitapta güzelce işlenmiş. Yazar, kitabı “Osmanlı’nın sırrı nedir?” sorusundan yola çıkarak yazmış. Osmanlı’yı Osmanlı yapan unsurlar kitapta güzel işlenmiş. Tavsiye ederim.
Osmancık
OsmancıkTarık Buğra · Ötüken Neşriyat · 201816bin okunma
96 syf.
9/10 puan verdi
·
7 saatte okudu
Mürebbiye, Stefan Zweig’ın birbirinden güzel 4 öyküden oluşmuş kitabı. İlk hikaye, kitabın ismi olan Mürebbiye. 2 kız çocuğunun, çocuk meraklarıyla her şeyi öğrenmek isteyişleri ve gizli saklı kapı dinlemeleriyle yetişkin dünyasıyla tanışmaları... Çocuklarla, onlar çocuk anlamaz diyerek aramıza duvar örmemeliyiz ve onlarla ilgilenmeli, onları bilgilendirmeliyiz. Eğer öyle olmazsa ne olacağını bu öyküde net bir şekilde görüyoruz. Yaz Novellası’nda ise, yaz aylarında otelde kalan bir adamın genç bir kızı gözüne kestirip ona imzasız aşk mektupları yazmasını anlatıyor. Her mektup sonrası kızı gözlemliyor, bundan hareketle kurgusunu daha da güçlendiriyor. Genç bir kıza imzasız aşk mektupları göndererek hisleriyle oynaması, onu kukla olarak görmesi okurken beni sinirlendirdi. Geç Ödenen Borç, kitapta beni en çok etkileyen ve duygulandıran hikaye oldu. Tirol Alplerinde bir lokantada eski platonik aşkıyla karşılaşan bir kadın... Ve geçmişten gelen vefa borcunu ödemesi... Ufacık, karşılıksız, sadece ağızdan çıkan sözcüklerle bir insanın hayatını değiştiren bir iyilik... Kadın ve Yeryüzü’nde ise otelde gördüğü genç kızı doğa ile bütünleştiren, bağdaştıran bir genci görüyoruz. Kuraklık, nem ve onların insanlara geçirdiği bunaltıcı hisler. Hikayeyi okurken her saniye yağmur yağsa da rahatlasak diye düşündüm. Hava durumunun insan psikolojisini etkileyişini hissettim. Ve insanların ona göre davranışlarının ve hislerinin de değiştiğini...
Mürebbiye
MürebbiyeStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202126,4bin okunma
193 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Yeraltından Notlar, psikolojik çözümlemeleriyle herkesin kendinden bir parça bulabileceği bir kitap. Kitabın başlarındaki notlar kısmında: “Elinizdeki notlar ve yazarı elbette ki uydurmadır. Yine de bu notların uydurucusunu ve toplumumuzun bugünkü durumunu ele alırsak; buna benzer insanların varlığını olağan karşılamaz, aynı zamanda zorunlu olduğunu düşünürüz.” demiş yazarımız. Yazarın dediği gibi, sayfaları çevirdikçe kendimizden ve toplumdaki insanlardan parçalar bulmamız kaçınılmaz olacaktır. Romanda, yeraltında yalnız yaşayan, toplumdan soyutlanmış ve insanlara kinli bir adam var. Peki kahramanımızı bu duruma sürükleyen nedir? Bunu da 2. bölümde çok net anlıyoruz. Bir insanın kendisini açıklama, kanıtlama çabası ama her seferinde geri planda kalışı, sesini duyuramayışı... Ve evet sonuş olarak da kendi kabuğuna çekilişi...
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · AltınPost · 2012128,6bin okunma
344 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Gerçek, bir delinin kuyuya taş atması ve onca insanın o taşı araması mıdır gerçekten? Cinayetten hapse giren bir adam, evet suçunun cezasını çeker. Peki onu tecrite ve onca işkenceye mahkum eden bir iftiraysa ne yapmalı? Yıldız gezgini, işte bir mahkûmun bu hayattan kaçıp kendini farklı zamanlara ve farklı yaşamlara yolculuğa çıkaran kahramanımızı anlatıyor. Hangi hayatı yaşarsa yaşasın mücadele etmekten vazgeçmeyişi, şimdiki Standing’in güçlü ve direnişçi yapısının nedenini bize açıklıyor. Geçmişte ve günümüzde değişmeyen acımasız hapishane sistemlerine eleştirisiyle ve yıldız gezginimizin farklı hayatları eşliğinde bu kitabı severek okudum.
Yıldız Gezgini
Yıldız GezginiJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20146,9bin okunma
Reklam
70 syf.
9/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
Kitap, kocasını aldatan bir kadının tehdit almasıyla başlıyor. Yakalanma korkusu, vicdan azabı tüm vücudunu ele geçiriyor ve hiçbir şey yapamaz oluyor. Artık hayat, onun için bir çeşit işkenceye dönüşüyor. Zweig, bu hisleri çok güzel hissettirdi hatta yaşattırdı bana. Kitabı okurken her saniye korku ve vicdanla baş başa kaldım. Ve evet, Zweig’ın da dediği gibi “Korku cezadan çok daha beterdir.”
Korku
KorkuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2022103,2bin okunma
304 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Binboğalar Efsanesi, Çukurova’da konaklamak için ekilmemiş toprak bulamayan yörüklerin hikayesi. Hiçbir zaman umut etmekten vazgeçmeyişleri, oradan oraya bir toprak parçası bulmak için savruluşları... Ellerinde ne kadar ne kadar değeri olan eşya varsa verirler kışlak bulabilmek için. Hızır ile İlyas’ın buluştuğu anı kim görürse ne dilerse olur. Kışlak isterlerse kışlak bulunur ama herkesin derdi başkadır. Yaşar Kemal’in etkileyici betimlemeleriyle kitabı okurken yörüklerden biriymişim gibi hissettim. Haydar Usta oldum, kılıca umut bağladım. Ceren oldum, Halil’i bekledim. Kerem oldum, şahinimi uçurdum. Her şeyden önce yörüklerden biri oldum ve umudumu yitirmedim, direndim. Yaşar Kemal anlattıkça her şeyi hissettim, yaşadım. Çok etkileyici bir kitaptı severek okudum.
Binboğalar Efsanesi
Binboğalar EfsanesiYaşar Kemal · Toros Yayınları · 19904,969 okunma
152 syf.
10/10 puan verdi
·
4 günde okudu
George Orwell, bu romanında Stalin’i fabl aracılığıyla sert bir şekilde eleştirmiş. Çiftlikte yaşayan hayvanlar, insanların sömürgeciliğinden bıkar ve Bay Jones’a başkaldırırlar. Bay Jones çiftlikten kovulunca eşitliğin sağlanacağını düşünürler ancak “Bazı hayvanlar eşittir; ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha eşittir.” Domuzlar, yönetimi ele alır ve diğer hayvanlara karşı üstünlük sağlarlar. Koca Reis’in insana karşı savaşırken ona benzememeliyiz sözü gerçekleşememiştir. Domuzlar ve insanlar en sonunda ayırt edilemez olmuşlardır. Vadedilen her şey unutulur ve eşitlik hayalleri yalan olur...
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020247bin okunma
112 syf.
9/10 puan verdi
Bu kitabı Gün Olur Asra Bedel’in hemen sonrasında okudum ve Abutalip’in yarım kalmış hikayesi tamamlanmış oldu. İş yerinde yükselmek için insanların yapmayacağı hiçbir şey olmadığını anladım, bu masum bir insanın hayatı dahi olsa... Kitap aynı zamanda Cengiz Han’la olan bölümde çok güzel bir aşk hikayesine yer veriyor. Benim için kısa ama etkileyici bir kitap oldu.
Cengiz Han'a Küsen Bulut
Cengiz Han'a Küsen BulutCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202315,7bin okunma
409 syf.
10/10 puan verdi
Boranlı İstasyonu’nda çalışan Yedigey’in arkadaşı Kazangap’ın ölüm haberini almasıyla kitap başlıyor. Kazangap’ı vasiyeti olan ve Boranlılılar için çok büyük önemi olan Ana Beyit Mezarlığı’na defnetmeye götürürlerken kitapta Yedigey’in aklından geçen asra bedel olan yaşanmışlıklarını görüyoruz. Kitaptaki efsaneler ve yaşananlar beni çok etkiledi. En çok etkilendiğim ise Mankurt Efsanesi oldu. Okurken hiç sıkmayacak, duygu yüklü bir kitap.
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra BedelCengiz Aytmatov · Elips Kitapları · 201645,7bin okunma
31 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.