Acı olan, bizim gerçekten özgür olmayı bilemeyişimiz.
..
Bugün her birimizin en belirgin özelliği aşırı bireyciliğimizdir.
Fakat özgürlüğü burada aramak boşuna.
..
Özgürlük; sevgi adına fedakarlıkta bulunmak demektir.
Yol düşüncesi çeker insanı.
Bilinmeyeni aramak, kurcalamak, keşfetmek insanlık hikâyemizle başlar.
Yol olmasaydı bilinmeyene kanat çırpmak bu kadar cezbedici olmazdı belki de.
Şehir daha müreffehleşip zenginleştikçe, imkânlarının yönetimi, yozlaşma için daha fazla fırsatlar sunar.
"Meyhanecilerin, hırsızların, kumarbazlarn, hapishane gediklilerinin ve parasına boks maçı yapanların yerel siyasetimize egemen olmasını önleyecek yeterli moral anlayış ve sağduyuya sahip değilsek, hak ettiğimiz kadar iyi yöneticilerimiz var demektir."*
Sayfa 22 - Yarın Yayınları /*Josiah Strong, The Twenieth Century City (New York: Baker and Taylor, 1898)Kitabı okudu
Örneğin bir inşaat firması yetkilisi
''Türkiye'de kentsel dönüşüm adı, 'rantsal' dönüşüme geldi.
Biz müteahhitler bu işe rantsal baktığımız için bunun sosyolojik ve diğer etkilerini düşünmekten uzak kalıyoruz.
Kent artık son nefesinde.''
demiştir.
Sayfa 76 - Cinius Yayınları, 1. Baskı, 2018, (Erdem Timur - Neft Yönetim Kurulu Üyesi, Hürriyet Gazetesi Kentsel Dönüşüm Eki, 07.02.2014)Kitabı okudu
Kuşkusuz mega altyapı proje uygulamalarının ülkeye sağlayacağı yararlara karşı durmak olanaksızdır.
Ama bu kararların toplumda sorgulandığı da görülmektedir.
Dolayısıyla bu projelerde yer seçimine ve bu uygulamalara ne amaçla, ne pahasına, nasıl yapıldığına ve kamusal çıkarların hangi ölçüde kollandığına etraflıca ve bilimsel yöntemlerle bakılması ve paylaşılması gerekmektedir.
Bir topluluk zirve noktasına ulaştığında (nüfusun toplanmasına sebebiyet veren ekonomik avantajların sınırlarına vardığında)
ya istikrar kazanmalı,
ya yeniden dönüşmeli
ya da dağılmalıdır.
"Zirve noktasına ulaşmış ve hiçbir rahatlama tecrübesi geçirmemiş bir topluluk, büyük ihtimalle bir durgunluk haline girecektir."*
Sayfa 32 - Yarın Yayınları, Kitabın Orjinal Adı;''The City'', *Robert E. Park, Ernest W. Burgess ve Roderick D. McKenzie'nin The City (Şehir) adlı kitabından alıntılanmıştır.Kitabı okudu
Ölmek elbette her canlı için söz konusudur.
Ama vatan için bu millet için çarpıştığınızı ya da öleceğinizi düşündüğünüzde ölüm size muştularla gelir.
Bir bahar ülkesinden serin rüzgârlarla, gül kokularıyla gelir.
Bundan gizli bir övünç de duyarsınız.
Bütün şehirlerin duyduğu ve haklı olduğu bir övünçtür bu.
Bu onların hakkıdır.
Cepheye, muharebeye giden her asker gariptir...
Hayat ile ölüm arasında,
vazife ile sevdikleri arasında
hep tezat duyguları yaşarlar.
Yine de her şeye rağmen
vazife ağır basar...
Vazife,
her şeye hazırım demektir.
Her şeyi her şeye rağmen geride bıraktım.
Ölmeye hazırım.
Demektir...
Ama anlamıştım:
Her soru bir öncekinden daha zor olacaktı
ve her kaçış daha da kötü bir duruma sürükleyecekti.
H harfini aradım..
Kağıt elimde titriyordu..
Tek başıma geride kaldım..
Sayfa 78 - Can Yayınları, 1. Basım, 2002Kitabı okudu
..kendini arayanlar kafilesi Doğu'ya, ışığın yurduna.. akıp gidiyordu..
..bizim Doğumuz salt bir ülke ya da coğrafi bir şey değil,
ruhun yurdu ve gençliğiydi,
hem her yerdi hem de hiçbir yer,
tüm zamanların yekvücut olmasıydı.
Sayfa 15-25, Can Yayınları, 1. Basım, 2002Kitabı okudu
İnsanı kanatlandıran "ruh"
ve insanı kapaklandıran "balçık".
En çok kendi balçığına basarak düşermiş insan
"Balçık"ını yıkadıkça da adem/adam/insan olduğu ortaya çıkarmış..
Allah Teâlâ bir kuluna bir nimet verip,
onu ondan alıp onun yerine sabır verirse
mutlaka almış olduğu o nimetten daha hayırlısını verir.
- Ömer bin Abdülazîz -
Sayfa 107 - İnsan Yayınları, 13. Baskı, 2012Kitabı okudu