Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Canlı bir kitapsın yazarı Mevlâ Açık dur,kitaplar seni okusun
Nerede düşürdüm şu motivasyonumu
Yaşamımı hareketli kılan mayalı hamurdan yoksunum; gece yarıları beni canlı tutan, sabahları beni uykudan uyandıran dürtüden yoksunum.
Reklam
Yakın zamanlara kadar tesirli olan, hatta bugün bile kıymetini kısmen olsun koruyan bu teoriye göre dünya; su, ateş, hava ve topraktan ibaret dört eleman "anasır-ı erbaa"dan meydana gelmiştir. Dünyanın içinde ve onun bir parçası olan insan ise; bu dört eleman, "ahlat-ı erbaa" dan oluşmuştur. Bu elemanlar; kan, safra, lenf ve sinirdir. Belirli bir insan bünyesinde bu dört elemandan birinin diğerine oranla fazla oluşuna göre, mizaçlar da; demevi (kanlı), safravi (safralı), sevdavi (kuruntulu), asabi (sinirli) diye dörde ayrılır. Ve bu mizaçlardan her biri belli birtakım huylar doğurur. Meselâ, demevi karakterler çoğu kez neşeli ve iyimserdir, canlı, hareketli ve girişken olur. Çabuk kızar, çabuk yatışır. İyi yüreklidir; kin tutmaz, sıcak, cana yakın ve sevimlidir. Safravi karakterler ise, soğuk, sevimsiz, hain, ikiyüzlü, fesatçı, fitneci; sevdâvi ise gevşek ve zayıf iradelidir. Asabilere gelince, bunlar da daha çok titiz, kavgacı ve kötümser olurlar. Bu teori bugün eskimiş olmakla beraber, dediğimiz gibi, kıymetini tamamıyla kaybetmiş değildir.
Tekrar edeyim ki, insan zekâsı ve bilgisiyle değil, ancak iradesi ile insandır. Zekâ ve bilgi az çok hayvanda da vardır. Fakat, ahlâkî irade canlı organizmalar zincirinin son halkasını oluşturan insana has bir güç ve ayrıcalıktır. İrade; yalnız insanı hayvandan değil, aynı zamanda insanları birbirinden ayıran ve aralarında üstünlük ve aşağılık farkları yaratan tek ruh kuvvetidir.
Çünkü insanları konuşarak tanıyamazsınız. Konuşmak, canlı yaratıklar arasındaki en etkisiz iletişim aracı. Dil yalan söylüyor, olanları çarpıtıyor.
Sayfa 29 - Doğan KitapKitabı okuyor
afgan âşık olduğu tek kadını hatırladı ve kalbiyle beyni arasındaki tünelde yaşayan kadının hayalinin doktor frankenstein'ın o meşhur yaratığı kadar canlı olduğunu fark etti. o kadın afgan'ın kalbini saran zarı yaşadığı müddetçe soyacak ve dokunduğu ilk eti yiyecekti. o kadın, afgan ne yaşıyor olursa olsun, genç adamın kalbini yiyip bitirecekti. çünkü afgan gerçek bir piç gibi âşık olmuştu. gerçek bir piç gibi âşık olmanın tek tedavisi ölümdü. kadının değil, piçin ölümü.
Sayfa 201Kitabı okudu
Reklam
Kur’an İnsan, İnsan Kur’an’dır .
Yalnızca bizler değil etrafımıza baktığımızda gördüğümüz, şahit olduğumuz canlı cansız her şeyin kendisidir . Yani Kur’an’ın içindeyiz ve aynı zamanda Kur’an’ın tüm bilgisi bizim de içimizde .
sözcüklerin arasında sözcüklerden mi oluşuyorum, yoksa sessizliğin içinde sessizlik miyim, tüm bunlar bir kesinliğe kavuşturulmadı henüz, bu konuda öne sürülen varsayımlardan yalnızca ikisi bunlar, yine de doğrusunu söylemek gerekirse şu ana kadar sessizlik üzerinde gerektiği gibi durulmadı ama görünüşe aldanmamalı insan, yineliyorum, öteki
İyi Geceler Kazayla mı dökülmüş Yoksa bir şişe mi devirir Bile bile üstüne her gece Kim bilir hangi çiçek Yağlı derisinde gezinir Hangi canlı böyle kokar Sevişmeden önce Gözler çift şerit otoban Sürme değil korkuluk Yapmadığı orospuluk Yılışmadığı erkek kalmaz Sonra iyi insan oluverir Meleklerden melek Ağlayarak döner eve Zil ve zurna ve kaltak Uykumun içine eder ‘İyi geceler’ kusar üstüme
"Ölümü savuşturmak için kendimizi yaşamdan yoksun bıraktık. Camlar ardında, madenden ağlar içinde konserve kadavralar gibi yaşadık.” "Ve alkol içinde!.." "Haklısın. Burada insanlar sadece sarhoşken canlı görünüyorlar."
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.