Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cansu

Cansu
@cansuozdemir
Psikolojik Danışman
Lisans
15 okur puanı
Haziran 2017 tarihinde katıldı
İnsan emellerini yalanlayan şeyleri istediği şekilde yorumlamaya çalışarak kendisini daima arzuları içinde oyalamakla geçirir.
Sayfa 208Kitabı okudu
Reklam
... hatırasına kazınan yüzünü zihninde tamamlamış, ondan uzak yaşadığı sürece o yüzü daima besleyerek arada geçen zamanı sanki ortadan kaldırmaya çalışmıştı.
Onun âlemi işte şu yavaş yavaş açılan zihninin içinde mai bir gökyüzü, o mai gökyüzünün içinde birçok gülümseyen umut yıldızlarından ibaretti. Orada da bir bârân-ı elmas...
Ahmet CemilKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanlar tuhaftır! Kötü bir şey yapmakta olduklarını hissedecek olurlarsa mutlaka en önce vicdanlarını susturacak bir sebep bulurlar. Kötü işler sahibi olanlara sorunuz, hepsinde kendi kendilerine icat edilip itina ile pekiştirilmiş sebeplere rastlarsınız. Hiç olmazsa sanki birçok sırların mevcut olduğunu farz ettirerek güler, size, 'Anlatamam ki, bilseniz beni mazur görürsünüz...' demek ister. Onun için öyle sebepler vardır ki henüz kendisi bile çözümleyip bir sonuca bağlayamamıştır ya da birtakım sebepler mevcut olduğuna inanmamıştır ama incelemek gerekse hiçbir şey yoktur...
Sayfa 110 - Ahmet Şevki EfendiKitabı okudu
... harekete başlayan kalabalıktan uzak, düşünceleriyle yalnız kalmakta büyük bir vicdan rahatlığı duydu.
Sayfa 16 - Ahmet CemilKitabı okudu
Reklam
Bazen o renkleri hiç görmemiş, o müziği hiç duymamış olmayı dilediği saatler bile oluyordu. Ama ona sorsalar, ölümü pahasına bile olsa yaşadığı olayları dün ya da başka hiçbir şeye değişmezdi. Artık öğrendiği bir şey vardı: Başkalarıyla paylaşılmayan zenginlikler insanı mahvediyordu.
Sayfa 237Kitabı okudu
Çeşit çeşit yalnızlık vardır. Momo'nunki çok az kişinin bildiği ve çok az kişinin dayanabileceği bir yalnızlıktı. Bir hazine sandığının içine kilitlenmiş ve hazine her gün çoğala çoğala sonunda onu boğacak gibi hissediyordu. Hiçbir çıkış yolu yoktu. Kimse ona ulaşamıyor ve o da kimseye varlığını gösteremiyordu. Dağ gibi bir zaman yığınının altında bunalmış kalmıştı.
Sayfa 237Kitabı okudu
"Çocuklarım dost olsun diye endişelenmek yerine şefkatli bir ilişki sürdürmek için ihtiyaç duydukları becerileri onlara kazandırmam gerektiğini düşündüm" diye açıkladım. "Hayatları boyunca neyin doğru neyin yanlış olduğuna takılmak yerine birbirlerini dinlebilmelerini, farklılıklarıyla yaşayabilecekleri çözümler bulabilmelerini istedim. Kişilikleri birbirleriyle arkadaş olmaya hiç uygun olmasa da en azından arkadaş edinecekleri güçleri olacaktı."
"Duygular ile davranışlar arasındaki ayrımı iyi yapmalıyız" diye cevap verdim. "Çocukların tüm duygularını ifade etmelerine izin verebiliriz, ama birbirlerine zarar vermelerine değil. Bizim görevimiz zarar vermeden öfkelerini nasıl ortaya koyacaklarını onlara göstermek."
...her zaman doğru şeyi yapma ve doğru şeyi söyleme baskısı...
Bu yeni beceriyi edinirken anne babaların çektiği en büyük sıkıntı her zaman doğru şeyi yapma ve doğru şeyi söyleme baskısı duymaları. Neyse ki kısa sürede çocuklarıyla her zaman ikinci bir şansları olduğunu görüyorlar.
Reklam
Çocukların arasında iyi duygular olsun diye ısrar etmek beraberinde kötü duyguları getiriyordu. Çocukların arasındaki kötü duyguları anlamak beraberinde iyi duyguları getiriyordu. Kardeşler arasındaki uyumu sağlamak dolambaçlı bir yoldu. Yine de en kestirme yol buydu.
Kötü duygular dışarı çıkmadan iyi duygular içeri giremez.
Başkalarının önünde ezilip büzülmeden, gönlünün dilediği gibi davranmaktan daha güzel bir şey yoktur. Hem insan ne diye kendini aldatsın ki? Boş kafalılara özgü yersiz bir çaba bu.
... yalnızca acı ve yılgınlığın olduğu bir yere inancı inşa ettiği için.
Bu, sıradan bir şans, bir rastlantı olabilirdi; fakat benim için taşıdığı anlamı ve daha sonra bana getireceklerini göz önünde bulundurduğumda, bir mucizeden farkı yoktu. Çok güzel bir mucizeydi. Sırf bana getirdiği iyilikler sebebiyle değil, aynı zamanda yanlızca acı ve yılgınlığın olduğu bir yere inancı inşa ettiği için.
Sayfa 113 - Nemesis Kitap. Çeviren: Filiz KahramanKitabı okudu
Ümit edeyim, tahammül edeyim, güzel. Ben buna razıyım, fakat niçin, neyi beklemek için?
Sayfa 255 - İnkılâp KitabeviKitabı okudu
...başkalarının elemi de bizim yüreklerimize düştüğü zaman...
- Acımak... Ben insan ruhlarındaki derinliğin ancak onunla ölçülebileceğine kaniyim. Evet, dibi görünmeyen kuyulara atılan taş nasıl çıkardığı sesle onların derinliğini gösterirse başkalarının elemi de bizim yüreklerimize düştüğü zaman çıkardığı sesle bize kendimizi, insanlığımızın derecesini öğretir... Fikrimce yalnız doğruluk hastalığı, bir hak ve hakikat meselesi etrafında toplanmak kabiliyeti bir cemiyeti mesut etmeye kâfi gelemez... Bunun için acımak, birbirimizin feryadını, iniltisini duyabilmek de lâzım!..
Sayfa 14 - İnkılâp YayıneviKitabı okudu
Reklam
- Bir insan için zaaftan mahrumiyet de büyük bir zaaf değil midir? Hatta zaafların en büyüğü...
Sayfa 13 - İnkılâp YayıneviKitabı okudu
"Yama, yara örtüsüdür. ... Kanayan ve üzeri örtülmesi gereken o kadar çok şey vardı ki."
Sayfa 48 - Yasin Çakır - Cinayet ŞubeKitabı okudu
...İçimiz buna mecbur değil elbet; o kendi bildiği bir dünyada yaşayabilir. Duygularımız her vakit içimizin gökyüzünde sığırcık sürüleri gibi çılgınca dans edebilir. Sayısız kırlangıç gelip içimizin saçak altlarına yuvalarını çatabilir. Doru atlar içimizin sonsuz kırlarında oradan oraya rüzgar gibi koşup oynayabilir. Bunların hepsi mümkün; çünkü içimiz bir şeyleri geride bırakacak kadar büyümeye mecbur değil.
Sayfa 10 - Serçe Parmağı- Gökhan ÖzcanKitabı okudu
Güzel şeylerin istemekten vazgeçtiğinde olacağını söyleyenlerin yanıldığını, insanın hiçbir zaman beklemekten, istemekten geri kalmayacağını bildiğinde anlıyorsun. İnsan en çok da istemiyorum derken istiyor. En çok da beklemiyorum derken bekliyor.
Sayfa 8 - Emine ŞimşekKitabı okudu
Hep onu bulursun..
"Alçak!" dedi kendi kendine; "Bıraktıkların yetmiyormuş gibi bir de kağıt karalıyorsun. Oysa bu işin bittiğini biliyorsun. Buraya bir kere gelmen gerekti. Ya yeniden başlayacaktı, ya bitecekti. İşte geldin, bitti. Hep onu bulursun diye korkuyordun, değil mi? Kıskanıyor musun? Durmadan seni mi düşünecekti ha, kendini beğenmiş?"
Sayfa 37 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Dökme kalıplar
Sonra o Rum kızını öptüm. Harbiye'ye yakın caddenin ortası tenhaydı. İki kişiydiler; kol kola gülüşerek geliyorlardı. Yanımdan geçerken benden yana olanı tuttum, öptüm. Yüzü soğuktu. Bağrıştılar. Öteki, -Terbiyesiz, pis sarhoş, dedi. Kafamı hınçla geriye attım gülerken. Gittiler. Ne yamansınız dökme kalıplarınızla; bir şeyi onlara uydurmadan rahat edemezsiniz. Oysa ben sarhoş falan değildim. Bir bardak şarap içmiştim yemekte. Hem onu öpmemiştim ki soluğumda şarap kokusu duysun. Bir sigara yaktım, yürüdüm.
Sayfa 10 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Yaratılana muhabbetle bakamazsan Yaradan'a muhatap olamazsın! Bütün aşklar bakış ve göz ile başlar, ancak Ali'nin ve Fatıma' nın aşkı kalp ile başladı."
Sayfa 113 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
İnsanın tüm hikâyesi aslında bir ayrılık hikâyesiymiş.
Sayfa 245 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
"Hep sesindeki ağaçlara tutunduğum canım! Tırnağım kırılsa sızısından uykuları kaçan babam, neredesin?"
Sayfa 205 - Kapı yayınlarıKitabı okudu