•••
Bu yaraları ilk annemde görmüştüm...
Sinesindeki binlerce kırığa rağmen çay demlerdi babama,
Devam ederdi koşmaya...
Yüreğindeki cam kırıklarıyla kafa tutardı dünyaya...
Dalında binbir çeşit çiçek yetiştirirdi gözyaşlarıyla...
Bakışlarında uçsuz bucaksız bir imtihan,
Yüreğine düşmeyen cemreyi kendi düşürürdü havadan...
Bu kadar güçlü olmayı annemde görmüştüm...
Yüreğine gelmeyen baharda çiçekler açtıran,
Hep dik duran annemde görmüştüm...
Güçlü olmak istemeyen mecbur bırakılan annemde...
•••
600.gün... Zamanı tutamıyorum sevgili durduramıyorum. Son günümüzde bana "dursun mu zaman?" demiştin. Dursun artık sevgili, dursun artık, hayır zaman akıp gitmesin. Yarın, dün olsun. Zaman artık geriye aksın istiyorum. Merak etmiyorum geleceği, istemiyorum geleceği. Gözlerimin ışığının sönmesini izlemeyi değil, ışığını geri kazanmasını
Huzur istiyorum ben.Kimsenin beni rahatsız etmemesini istiyorum.
Beş kapiğe satarım ben dünyayı...
Bana,"Dünyanın batmasını mı yeğlersin, yoksa çayı içmemeyi mi?" diye sorsalar her zaman çay içebilmem için "Dünyanın batmasını "derim.
Ruhdaş olan insanların yollarının kesiştiği yerler var; bir kitabın dış kapağında, bir şiir dizesinde, bir kedi miyavlamasında, bir çocuğun hüznünde, sevincinde veyahut çay kaşığı seslerinin birbirine karıştığı yerde…
🌙🎈🌗🦋🌻
bugün kendinize bir iyilik yapın ve Avatar: Son Hava Bükücü'yü izleyin! Keşiş Gyatso ve Iroh Amca gibi unutulmaz karakterlerle beraber olacaksınız. Yanınıza atın yeşil çayınızı, hazırlanın dünyanın en havalı elementlerini bükme macerasına! Ve kim bilir, belki de gerçek dünyada bile biraz hava bükme yeteneği kazanırsınız... ya da en azından çay demleme konusunda Iroh kadar ustalaşırsınız
Benimle yaşlansana
Kitap okurum
Çay demler
Şiir yazarım sana
Ha bir de
Her sabah için şükrederim
Sonra gözlerine bakar "amin" derim
Amin bugünde gördüm seni
Zaman zaman çok yalnızım Kalbiye
Bugün ağlayarak kurabiye yerken,
Çay fincanında kendimi seyrederken
Çay beni içti, ben de çayı Kalbiye
Ruhumdan çaylar aktı saatlerce