Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Benim Hikayelerim III
Valla nereden bulaştık bu işe bilmiyorum.Böyle aşk dediğin şey yanmak ise ben kül olmuşum yani.Böyle bütün rüzgarları sırtıma almışım; o güzelim yüzlerinize, gülüşlerinize, ellerinize, böyle kadehlerinize dökülüyorum tek tek yani. Bazen en başından bellidir filmin sonu da lakin görmek anlamak istemez işte insanoğlu. Böyle sonunu bildiğin halde
416 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
Bir Küçük Yerli Edebiyat Magazini
Sevgili Erdal; Bu zor geçen son günlerimde bana o kadar derman oldun ki, seni, yaptıklarını, Türk edebiyatına katkılarını hayatım boyunca minnetle anacağım. Erdal Öz 1935 doğumlu, yani bu dergicilik, edebiyat sohbetleri mektuplar konuşulduğunda en erken mektup tarihi 1956 olduğuna göre Erdalcım henüz 21 yaşında, gerçi 17 yaşında yayınlanan
Sevgili Erdal - Erdal Öz’e Mektuplar
Sevgili Erdal - Erdal Öz’e MektuplarSelim Bektaş · Can Yayınları · 201915 okunma
Reklam
Hasbihâl
Gri takım elbise, beyaz gömlek, siyah kravat... Üstüme palto, altıma iskarpin... Elimde şemsiyem, kelimi örten şapkam... Bu vaziyet çıktım dışarıya. İçimde karışık duygularla,  adımlarım bir birine dolaşa dolaşa yürümeye başladım. Her zamanki gibi meraklı Berber Cemil köşede erketeye yatmış etrafı izliyordu. Beni farketmesin diye şemsiyemi açtım.
Saliha Bir Hanım İstiyorum. (Okumanızı Mutlaka Tavsiye Ederim)
Yaş 25 evlilik zamanı geldi geçti derken annem yuva kurma konusunu açtı. Saliha bir kız olsun gerisi gelir diye düşünüyordum. Yakın bir akrabamızdan haber geldi. Komşuları çok dindarmış. Kızın, ailesinden daha da dine bağlı olduğunu duyunca sevindim. Gittik bir görelim görüşelim dedim. İlk ailesiyle konuştum. Hatta ben konuşmadım sürekli onlar
Otobüs :")
"her sabah daha cesur her sabah daha güçlü, günaydın" Ayan güne karşı, hala gözlerim ayılmamış. Saate bakıyorum. Acele et, acele.. ben hep geç kalıyorum. "Geç kalmak yok"bugün olmaz diyorum kendi kendime.Aceleyle kalkıyorum yataktan. Elime geçen ilk pantolonu giymiyorum bugün. Dün akşam hazırladım. İlk ve belki de
250 syf.
9/10 puan verdi
Bana teessüf olsun ki bu yaşıma kadar hiç Hasan Ali Toptaş okumamıştım. Ve 2016'da okuduğum en etkileyici romanı yılın son gününe saklamışım. Kuşlar Yasına Gider'i okudum ve çok beğendim.  İlk olarak kitap kültürüne çok güvendiğim bir dostum mutlaka oku deyince dikkatimi çekmişti. Sonra Hürriyet'te 2016'nın en iyi beş kitabından biri denilince hemen alıverdim. Bu referanslar yüzünden beklentim çok yüksekti. Bu bir eser için ciddi bir handikaptır aslında. Ancak başlangıcından itibaren roman beni de adeta içine çekiverdi. Harikulade bir Türkçe; Türkçe'ye aşık edebilecek kadar duru ve yalın. Su gibi akıp giden bir yol türküsü gibi adeta. Ve bütün karakterler çok içten, çok bizden... Öyle ki, kitabın konusunu yazsam, gayet sıradan bir konuymuş gibi gelebilir. Ancak Toptaş, bu sıradan ve bence evrensel bir konuyu yerel motifleri kullanarak o kadar güzel anlatmış ki, sanki okur olarak biz de Ankara'nın o karlı sokaklarında Aziz amcayı arıyor; Denizli yollarında yolculuk edip, Gömü'de yavaşlıyor; o köy evinin odasında akrabalarla beraber çay içiyor; hastane koridorlarında tahlil için koşuşturuyoruz... Kitapta geçen onlarca türküden birinde der ki, on sene sakladım verdiğin saçı... Burada da senelerce saklanan, dile gelemeyen o sevgiler var işte...
Kuşlar Yasına Gider
Kuşlar Yasına GiderHasan Ali Toptaş · Everest Yayınları · 201919,8bin okunma
Reklam
Gelelim sana, hiç bu kadar susmak istememiştim... Bizim mevzular belliydi de, kafamız karışıktı işte biraz. “Kendi düşmanına kıyamadığında, dostuna hainlik üzerine konuşmaktan da caymalı insan.” demişti Sara hatun. Yani insan ki; omuz omuza yürür, uzun uzadıya böyle yollarda yan yana akar, süzülür ve gider ya hani. Demem o ki, oğlum Mehmet, “Aynı
Gezdiğim yerler de en çok beni etkileyen illeri sırasıyla söyleyeyim mi? Bir kere kafadan Rize! İlk gittiğimde "Ben bu hayatı hiç yaşamamışım, boş yaşamışım bu hayatı demiştim" Rize'nin çamlıhemşine bağlı köylerini ve yaylalarını gezenler varsa, ne demek istediğimi anlar. Rize'nin bu kadar manyak derecede yeşil ve her
Bir kapı olsa, açsam!
Hayatın pek çok kapısı var, açıp giriyorum o kapılardan birini. Belki dışarıda hiç kalmayanlardan içeride bir şeyler kalmıştır diye. Bir çok kapının ardında birçok aylak adam, ama Aylak Adam romanından bahseden yok aralarında, Faulkner'ı kimin çevirisinden okumak gerektiğinden söz eden kimse yok. Bir köşeye çekilip 'Menekşelendi
Sayfa 195 - Vadi YayıncılıkKitabı okudu
GELMEYEN İLHAM PERİSİ
Tak tak tak… “Güzide! Güzide! Lütfen kapıyı açar mısın?” dedi Osman. Gözleri yarım açık ve ayakta uyuyan bir halde kapıyı açtı Güzide. “Osman, ne oldu? Niye bu saatte kapıyı çalıyorsun?” diyerek kapıya yaslandı Güzide. “Acil bir durum var. Sen Türk Dili Edebiyatı öğretmeni değil misin?” diye sordu Osman. “Evet.” dedi Güzide. “Ben şiir yazmak
Reklam
"Bazılarının aklına gece deyince uyku gelir," dedi Gece. "Onlar geceyi bilmeyenler..." dedim.
Sayfa 111 - Can YayınlarıKitabı okudu
vaktinizi ayırıp okumanızı tavsiye ederim :)
Genç Kaymakam, yeni atandığı ilçeye bakmaya gitti. İlçeyi kendi başına gezdikten sonra, ara sokakta gördügü çay ocagında, bir bardak çay içeyim diye oturdu. O anda 12-13 yaşlarında bir çocuk, ''amca boyayayım mı ? dedi... Ayakkabısı boyalı olmasına rağmen, çocuğu kırmamak için ''Tamam gel boya'' dedi. Bu arada ''iyi boyarsan sana istediğin paranın iki katını veririm'' deyince, o çocuk: "Ben hep aynı boyarım" dedi..! Kaymakam, "nasıl yani?" deyince; - Öğretmenimiz: ''çocuklar, ne iş yaparsanız yapın ama herkese AYNI YAPIN. Ayrım yapmayın" diye tembih etti. Ben de bu parayla hasta anneme ilaç alacam, sana ayrım yaparsam o ilacın annemin hastalığına şifası olmaz..! Genç Kaymakam, hayatının en iyi dersini alımıştı.. Ağlamamak için kendini zor tuttu. Boyacı çocuğa cebindeki en büyük parayı verirken, bir de kartını verdi. Babası olmayan ve hem okuyan hem de hasta annesine bakmaya çalışan çocuğa ilgilenme sözü verdi ... Çocuğa o dürüstlüğü aşılayan öğretmenini de ziyaret ederek, ilçe de görev yaptığı sürece ilgi gösterdi. Boyacı çocuktan duyduğu "BİZDE HERKESE AYNI OLUR" cümlesini meslek hayatında unutmamak ve hep uygulamak için makamında masasında bulunan isimliğinin arkasına yazdırdı... Bazen uygulamakta zorlansa da asla taviz vermemeye çalıştı..!
SADECE TANIŞIYORUZ
SADECE TANIŞIYORUZ Otelin göz alıcı sarı ışıkları alında lobideki masların çoğu doluydu. Giriş kapısının sağ çaprazındaki köşede maslar birleştirilmiş kalabalık bir grup oturmaktaydı. Bazıları kel olmaya başlamış, bazıları ise saçları ağarmış ellili yaşların ortasındaydı hepsi. İçlerinde hiç kadın olmaması dikkatlerden kaçmıyordu. Çok yüksek ses
İhtiyar'ın Aşkı
Sevgilimi etkilemek için yeni yapılan köprüyü kapattım. Her ayrıntıyı düşünmüştüm; bir masa, iki sandalye, usta bir garson ve müzik… Putin’den rica ettim sağ olsun kırmadı Kızıl Ordu Korosunu gönderdi. Deniz çok boş kalmasın diye Ege’de marinalarda ne kadar tekne varsa kiraladım, her şey mükemmel olmalıydı, köprü yeni açılmıştı ama müteahhit işi işte, asfaltı beğenmedim, sağ olsun bizim çocuklar bir gün içinde yenilediler, gün batımına yakın köprüdeki yerimizi aldık, Kızıl Ordu Korosu’nu çok beğendi sevgilim, hatta hemen bir istekte bulundu, Moskova’nın Bağları diye, beni yine şaşırtın aşkım dedim, romantik olsun diye garson önceden tembihlediğim gibi iki çay getirdi, köprünün altından yatlar geçiyordu, mutluluktan uçacaktı aşkım, birden çığlık attı, ayağa kalktı, Kızıl Ordu Korosu'da duraksadı, bir sessizlik oldu, sevgilim çığlıklar içinde aşkım bu ne dedi, ayy çok güzel dedi, sen nasıl bir adamsın, ölürüm ben senin için dedi, çığlıklar atıyordu, çok mutlu olmuştu, bunu nasıl yaptın dedi, ben neden söz ettiğini anlamaya çalışıyordum, parmağı ile ilerisini gösteriyordu, ne var aşkım dedim, ayyy çok güzel dedi, bak rengi de değişiyor deyince, anladım güneşten söz ettiğini… O güneş aşkım dedim, benle ilgisi yo… Yok dememe fırsat vermeden beni öpmeye başladı… İhtiyar - sonradan görme
492 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.