Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
DİN-YOBAZLIK: Atsız ilk olarak 1932 yılında, "Aynı tarihî yanlışlığa düşüyoruz” başlıklı yazıda din konusuna temas eder. Konuya bir tespit ve bir soruyla girer: "Bugün din hayatta birinci safta bir rol oynamıyor. Devlet dini bit kenara atmıştır. Fakat din, halk yığınları üzerindeki büyük nüfuzunu yapmakta devam ediyor. Ve Bolşevik Rusya
Ulus hayal edilmiş bir siyasal topluluktur - kendisine aynı zamanda hem egemenlik hem de sınırlılık içkin olacak şekil­de hayal edilmiş bir cemaattir. Hayal edilmiştir, çünkü en küçük ulusun üyeleri bile diğer üyeleri tanımayacak, onlarla tanışmayacak, çoğu hakkında hiçbir şey işitmeyecektir ama yine de her birinin zihninde toplamlarının hayali yaşamaya devam eder.
Reklam
Hamd yalnızca; Peygamberimiz Muhammed (sav)’i hoşgörülü, kolay, tertemiz ve hanif diniyle gönderen, onun ümmetinden olanlar için, onlara İslam şeriatının hükümlerini öğretecek âlimler yaratan Allah’a aittir. Salat-u Selam, kardeşliğe, muhabbete çağıran, düşmanlıktan, kin ve nefretten sakındıran Efendimiz’in, Peygamberimiz’in, Ehli
İtisam Yayınları
Tahmin ediyordu ki iyiyi gerçekten bilir, tanır aşina olursa öyle ya da böyle rahat edecekti. Tahmin ediyor hatta emin olmanın kıyılarında dolaşıyordu ki bir insan herhangi bir konuyu gerçekten iyi biliyorsa dünyada o konu hakkında gerçek hemen hiçbir şey söylenilmediğine hayretle şahit olacak ve ama kendine şahit bulamayacaktır. Bütün laflar, pazarlar, cemaatler, bilmeyen, az bilen, çok şaşıran, alık, safderun, sona varamayan, kendine varamayan, varılacağı bilemeyen bu dünya nüfusu kadar canlı için sabah akşam kurulan bir pazardır.
_Tanrı, ışığı yaratmıştır. Demek ki ilk Üstad-ı Azam Mason, Tanrı’nın kendisidir. _Adem Baba, ilk masonlardandır ve Tanrı tarafından Cennete mason olarak kabul edilmiştir. Bu, masonluğun eylem olarak değilse de bir oluş kudreti olarak daima var olduğunu söylemenin bir tarzıdır. Çünkü masonluk, insan ruhunun ilk ve eski bir ihtiyacına cevap
Davetçilerin ahlaki sorunların biri de genel müminler, özelde ise davetçiler arasındaki kardeşlik bağının zayıf olmasıdır. Bu olumsuzluk, birinin diğerine eğri bakmasına, hakkında kötü düşünmesine sebep olmakta; diğerini küfür, dalalet ve bidatle damgalamaya kadar varmaktadır. Bunun sonucunda da ayrılıklar meydana gelmekte, gönüller ve düşünceler birgbirinden uzaklaşmakta ve aykırı tutumlar ortaya çıkmaktadır. Örneğin bir davetçi, kendi cemaatinden olmayan veya kendi yöntemini takip etmeyen diğer bir davetçiye düşman gözüyle veya dünyevi ticaret yarışında olduğu bir tüccar bakışıyla bakabilmektedir. Bu çerçevede sevgiyi hak etmeyen bir kimseye, sırf kendi cemaatinden olduğu için yakın durduğu; buna mukabil iyiliği ve takvasıyla sevgi ve saygıyı hak eden birinden, kendi cemaatinden olmadığı için uzaklaştığı görülür. İşte bu şekilde davet sahasında sevgi ve nefret ölçütleri şaşmış, Allah için sevgi, Allah için buğz unutulmuştur. Dolayısıyla "Allah için sevgi Allah için buğz" temelinde, dengeli ve doğru bir eğitime önem vermek bu sorun ve hatanın tedavisi edilmesi gerekir. Tüm bağlılıkların akrabalık, bölge ya da cemaat temelli olmasından önce iman ve salih amel üzerine kurulması gerektiğinin bilgi ve şuuru verilmelidir. İslami kardeşliğin genel mahiyetine öncelik vererek özel kardeşlik ilişkilerinin baskın hale getirilmemesine dikkat edilmeli, bireyler düzeyinde aidiyet engellerinin kaldırılması, cemaatler düzeyinde grup bağnazlığının terk edilmesi üzerin çalışılmalıdır.
Reklam
İslam dünyasının düşünsel, kültürel hassasiyetleri ve öncelikleri, gerçekleri dikkate alınmaksızın, sözünü ettiğimiz teslimi­yetçi, işbirlikçi unsurlar, cemaatler temel insanlık sorunları hakkın­da, özgürlüksüzlükler hakkında, esir ülkeler, toplumlar hakkında, zulüm, işkenceler hakkında hiç konuşmuyor, tavır almıyor, sisteme hiçbir şekilde eleştiri yöneltmiyor; aşırı yumuşak, hafif ve duygu­sal yorumlar üretiyor. Sistem cemaat liderini güdümlüyor, cemaat lideride sistemi güdümlüyor.
_Laiklik, medeniyettir. _Laikliği, her şeyin üstünde zorunlu buluyorum. _Cadılarla, hortlaklarla ve ruhlarla ilgilenmek, politikacıların işi değildir. Politikacıların görevi, kanunlarla sınırlandırılmıştır. Politikacı, ruhları, sıradan insanlardan daha iyi bilmez ve bundan ötürü, en az benim kadar cahil olan ve benim selâmetimle benden daha az
_İslam = Arapçılıktır. Asimilasyonla inananı araplaştırır. Her müslüman halk, araplaşmaya mahkumdur. Kuran’ın kendisi, Araplar için Arapça olduğunu söyler.(Şura 7) İnsanın tüm yaşantısı, giyimi, yemesi, içmesi, gezmesi, eğlenmesi, sevmesi, düşünmesi ve inanması “çöl bedevîlerinin kabile kanunu” ölçütlerine göre ayarlanmaktadır. İslamlaşarak milli
Tahmin ediyor hatta emin olmanın kıyılarında dolaşıyordu ki bir insan herhangi bir konuyu gerçekten iyi biliyorsa dünyada o konu hakkında gerçek hemen hiçbir şey söylenilmediğine hayretle şahit olacak ve ama kendine şahit bulamayacaktır. Bütün laflar, pazarlar, cemaatler, bilmeyen, az bilen, çok şaşıran, alık, safderun, sona varamayan, kendine varamayan, varılacağı bilemeyen bu dünya nüfusu kadar canlı için sabah akşam kurulan bir pazardır. Bir şeyi bilen de başka hususta pazar salağı olmak için hazırlanmış işte şimdi dışarı çıkmaktadır, başka bir benzerinin kılavuzluğunu da ihmal etmeden elbet. Yemek yapmayı iyi bilen bir kadına bile aslında dışarıda lokma yoktur. Bilen aç, kalanı tok ve şişkindir. Zanaatı bilen bunca yalana şaşar, sanatkar bunca sanat alıcısı, okuyucusu heveslisine ar ederek bakar, Allah'ı bilen onun hakkındaki iftiralara yerle gök arasında kalarak kendi suyunu sıkar. Hayatta olmanın tek güç yanı bilen olmaktır. Tüm bilenlere imdat gelsin.
Sayfa 90 - İletişim Yayınları, Birinci Baskı 2022 İstanbul, [ISBN-13: 978-975-05-3314-3]Kitabı okudu
56 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.