Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gulaglarda Yaşam
30'lu yıllarda...hapishaneleri tıka basa dolduran profesörlerin, parti çalışanlarının, askerlerin, mühendislerin, köylülerin ve işçilerin elinde dürüstlükleri ve saflıkları dışında hiçbir şeyleri yoktu. Bu özel­likler ise o zamanki "adalet" sisteminde cezalandırma eylemini güç­leştirmekten ziyade kolaylaştırıyordu. İnsanları birleştirici bir fikrin eksikliği mahkumların direncini fazlasıyla zayıflatıyordu. Ölürlerken bile neden ölmek zorunda olduklarını anlayamıyorlardı. Haysiyetleri­nin ve öfkelerinin bir dayanak noktası yoktu. Her şeyden bağları koparılmış vaziyette, beyaz Kolıma çölünde açlıktan, soğuktan, ağır çalışma şartlarından, dayaktan ve hastalıktan öldüler. Orada ilk iş ola­rak kendilerine birbirlerini savunmamaları, birbirlerine arka çıkma­maları öğretilmişti. Yetkililerin de tam amacı buydu. Böylece sağ kalanların ruhları tamamen çürüdü, vücutları ise fiziksel çalışmanın gerektirdiği niteliklere asla sahip olamadı.
TERBİYE BABA'NIN EĞİTİMİDİR
Mesih'e iman ettiğiniz andan itibaren, Tanrı'dan gelen terbiyeyi kabul etmeye hazır olmalısınız. O'nun çocuğu değilseniz, Tanrı sizi serbest bırakacaktır. Terbiye edilmemiş bir hayat yaşamınıza ve kendi yolunuza yürümenize izin verecektir. Fakat Rab İsa'yı kurtarıcınız olarak kabul ettiyseniz, Tanrı'dan doğarsınız ve
Sayfa 285 - Akarsu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Gözü altın hırsıyla dönmüş olan Kolomb, keşfettiği adalarda yaşayan yerlilerin altın olarak vergi vermeleri zorunluluğunu getirdi. 1495 yılında, yerlilerin rahat durmadıklarını öne sürerek bir "cezalandırma" harekâtı düzenledi. Asıl amacı yerlileri köleleştirmekti.
_Kendine gülmeyen ustaya şaşarım. Güler geçerim ona işte. Öz evimde yaşarım. Benzemem hiç kimseye. _İnsanın kendine gülebilmesi; şimdiye değin, en iyiler gerçek anlamından yoksun kaldı bunun; en yetenekliler ise bu konuda bir deha göstermediler. Belki de kahkaha, bilgelikle birleşecek, geriye yalnızca "şen bilim" kalacaktır. Şu anda
Cezalandırma, özellikle bedensel cezalandırma çocukları her zaman olumsuz yönde etkiler. Çocuklara tatlı dil ve güler yüzle verilmeyen hiçbir ders başarı sağlayamayacaktır.
Şamil, bölgeye ilk temsilcisini 1843 yılında göndermişti. 1850 yılında daha güçlü bir ismi, Naip Muhammed Emin'i görevlen­dirdi. Bu kurnaz adam, aşiretleri birbirine düşürdü. Korkunç bir şiddetle hükmeden Muhammed Emin, bir yandan düzeni sağla­ma kisvesi altında katliamlara girişiyor, diğer yandan aldığı rüş­vetlerle cebini dolduruyordu. En
Reklam
Bir okulun amacı her çocuğu kazanmaktır.
Karne hediyesi neden sakıncalıdır?
Karne hediyesi çocuğa "okulda başarılı olmak kendi içinde değersizdir" mesajı verir. Öğrenme amaç olmaktan çıkar, araca dönüşür. Asıl amaç, hediyeye ulaşmak olur. Öğrenme değersizleşir. Çocuk, sadece öğrenmek için öğrenmelidir. Karne hediyesi bu amacı değiştirir. Gerçek öğrenme ikinci plana atılır. Örneğin, çocuk öğrenmesi zor olan işleri, başarısız olma korkusundan dolayı seçmez. Kolay İşleri seçer. Başarıyı, gelişmeye tercih eder.
Pumalar avlarını kovalar­ken, yakalama ihtimalleri olmasına rağmen birden durur. Puma ne­den durdu diye merak edersiniz. Aslında puma ince bir enerji hesa­bı yapmıştır. O avı yakalamak için harcayacağı enerjinin, o avı yedi­ğinde alacağı enerjiden az olacağını hesaplamıştır. Onun için koş­mayı bırakır. Tüm canlıların amacı enerjilerini en iyi şekilde kullan­maktır. Yoksa yaşamda ayakta kalamazlar.
Ödül, amacı araca dönüştürür. Ödülle ödev yapan çocuk, ödevi araç ödülü amaç olarak görür. Hatta çocuk ödevi ödüle engel görerek ödevden soğur.
233 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.