“İstanbul gerçekten de yokuşlarıyla, kalabalığıyla insanı şaşırtan, bir yandan da hayal kırıklığı yaşatan bir şehir. Camileri, tarihi eserleri, ama bir yandan da ayakkabılarınıza yapışan o çamurlar...”
Evet agatha’nın zekasına hayran kaldığım başka bir kitap daha. İlk defa polisiyede bu tarz bir kitap okudum diyebilirim. Yazım tarzı ve ters köşeleriyle ağzınızı açık bırakacak,gerçekten buna emin olabilirsiniz. Sessiz sakin bir köyde yaşanan bir cinayet ve ondan öncesinde öldürülen adamın karısının şantajdan dolayı intihar etmesiyle başlayan kitapta bu kasabaya emekliye ayrılmış hercule poirot adındaki çok yetenekli bir dedektif taşınıyor ve ister istemez olaya dahil oluyor açıkcası gerçekten en etkilendiğim agatha christie romanı olabilir şu ana kadar okuduklarım arasından. Kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum.şimdiden iyi okumalar sevgili okurlar.
Ah, Tavşan. Bizden ne kadar daha uzağa sürüklenip gitmek istediğine bak. Senin için kaç kez cinayet işlediğim halde. Sana verdiğim onca elbiseye rağmen. Beni, senelerden beri hissettiğinden daha sıcak tutan şöminenin başında kalp kalbe oturduğumuz zamanlara rağmen. Ama anlıyorum, tabii ki, senin küçük aykırılık anlarına ihtiyacın var. Bir de bize bak, biz senin gitmene izin verdik, yani bizi gerçekten üzdüğü halde. Doğal olarak, bu bizim canımızı da sıkıyor.