Çok güzel bir roman. Çocukluğumda çizgi filmine bayılırdım yılda bir falan da olsa koyarlardı :) sonrasında romanı okuduğumdaysa bayıldım diyebilirim mükemmel bir kitap.
Beyaz DişJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202076,2bin okunma
arkadaşlar bana tavsiye edebileceginiz kitap olusa yazarmısınız cizgi roman olursa sevilirim hepinizi cok seviyorum bir kitap 1000 üyesi olarak ihşallah iyi anlaşırıs
okuduğum ilk dan brown kitabıydı.oldukça sürükleyiciydi.okurken devamında ne olacağını, kitabın sonunun nasıl biteceğini düşünüp durdum.birazını doğru tahmin etmişim ama o son olayı hiç kestiremedim.:D Birde Eyfel kulesi zaten gözüme güzel görünmezdi Langdon'un o benzetmesinden sonra iyiye sevimsizleşti.Bundan sonra Disney çizgi filmlerine ayrı bir gözle bakacağımda kesin.her yerde subliminal mesaj arar dururum.
El falı: onyedinci yüzyıldan sonra çingenelerin geliştirdikleri bir fal şekli. Kadınlar için sol, erkekler için sağ el.
1. Ev-koç-baş parmak: ihtiras cesaret
2. Ev-boğa-venüs tepesi: (baş parmak hizasından elin bilekte bitimine kadar): aşk, dostluk.
3. Ev-ikizler-venüs tepesi: aşk, dostluk
4. Ev-yengeç-ay tepesi: (venüs tepesinin karşısında,
Bahçenin kenarından geçerek yukarıya, Arnavutköy’ün tepelerine doğru yürürken burnumuza hãlã menekşe kokusu geliyordu. Altımızda bir Mayıs gününü bırakarak Şubat ayını yukarıda kamçı gibi bizi bekler bulduk. Say:149
Sabahın 4.30’u. İnsan sesleri sessizliğin içine düşüyor. Karanlığa bol bol duman fışkırtan meşalelerin geceye yaptığı te’siri
S.E.S Der ki...
Susuyor sözlerim verilmiş sözler tutulmayınca. Ay bile güneş bile tutulmuyor mu Rab'den emrolunca? Bir düşünürün sözünü düşünmeden kabul etmek gibi düşüncesiz ilhamlar vermeye kalkıyorlar üstelik...
Ben S.E.S, susuyorum, konuşmuyorum sanıyorlar... İçimde konuşan susmayan dur durak bilmeyen bir karanlık var...
Camdan bir kapı... görmüyor gözümüz ama var.... Çarptım kırılmadı yaralanmadım... ama güldüler kırıldım yaralandım...
Konuşurken en doğru olduğunu söyleyenler suskunluklarında korkabilirler kendilerinden... Camı ayna yaptılar bedeni gördük, gözlerimizi kapattık ruhumuzu görmeye çalıştık... Ama derin bir karanlık vardı onu kendimiz sandık.. Oysa ayna ile beden arasında mesafeden daha uzaktır ruh ile göz arasındaki mesafe... Sabır gerekir uzun uzun beklemek gerekir ruhu görmek için önce geçmişten geçmek gerekir...
Karanlığın içinde çizgi film gibi başlar şekiller renkli renkli oynar, sonra birileri belirir ruhunun derinliklerinde tanıdığın yabancılardır onlar... Kendine gelene kadar kimlerden geçersin hatırına gelmeyen, belli ki hatır kalmıştır birinizde...
Sonra güneşin sesini duyarsın annenin dilinden uyanırsın kendinden.....................
S.E.S..........................
Kalemi eline alıp iki insanı birbirine götüren yolu bulmaya çalışan biri, tek bir çizgi çizmeyi beklerken karalamayı andıran bir resim çizer. İki insanı birbirine götüren sayısız yol vardır.
"Bir erkek bir kadını bu denli çok sevmemeli. Sevgide, Juan Francisco'da olmayan, akıllıca bir denge olmalı. Bir kadının sevilme gereksinimi ile ne kadar sevildiğini bilmemesi arasında hassas bir çizgi olduğunu öğrenmeli."
Yürüyen Ölüler'in çizgi romanı için dizinin hızlandırılmış versiyonu diyebiliriz. Olayların bir kısmı kitaplarda, diziden daha farklı gelişiyor. Diziyi izliyorsanız ister istemez kitaplarla diziyi kıyaslayacaksınız ve hayal kırıklığına uğramanız olası, bu nedenle önce ya sadece diziyi izleyin ya da önce kitapları okuyup ardından diziyi izleyin derim. Çizimler güzel, karakterler ve kurgu başarılı, fakat dizi kesinlikle daha iyi.
Normalde orijnal olan yazılı materyali her zaman için görsel uyarlamadan daha önde tutmama karşın Yürüyen Ölüler'de böyle olmadı. Net bir şekilde dizi izlenmeli diyorum. Kurgu, karakterler ve olayların gidişatı açısından dizi kesinlikle daha tutarlı ve güçlü yapılmış. Darly, Merle, Beth gibi dizinin temel karakterlerinin hiçbiri çizgi romanda yok, ilerleyen sayılarda da olmayacaklar, bunun yerine dizide olmayan fazladan karakterler ve olaylar mevcut çizgi romanda. Dizinin etkisindeyim sanırım ama çizgiromanları beğenmedim ne yazık ki.
Kitap insanoğlunun en büyük hayallerinden biri düşünce gücü ile bir yerden bir yere naklin (sıradan bilim kurgularda ışınlama, çizgi romanlarda teleport, bu kitaptaki adı ile jaunteleme) keşfedilmesi ile başlıyor. Ondan sonra zaten 2400 yılına atlıyoruz.
Saldırıya uğrayan gemisinde mahsur kalan Gully Foyle günler süren beklemenin ardından kendisini almadan geçen "Vorga" isimli geminin ardından intikam ateşi ile yanmaya başlar, olaylar gelişir. Bilim kurgu tekniğinin çok üzerinde bir anlatımla insan ırkının açgözlülüğü ve toplum eleştirisinin düşmanlığı Dünya Klasikleri seviyesinde anlatılmış olması su katılmadık bir bilim kurgu bekleyenleri hayal kırıklığına uğratabilir. Tıpkı bende olduğu gibi... Özellikle ilk 4 bölüm aşırı derecede sıkıcı geldi. Arkasından 5 ve 6 bölüm ile hızlanan tempo, sonrasında giderek düştü ve son bölümde neredeyse dayanılmaz bir hal aldı. Gelecekteki yaşamın kaotik olması klişesini saymazsak (ki kitabın yazıldığı tarih itibari ile bu klişenin öncüsü olabilir, saymayalım) kurgu açısından kusursuz olduğunu söyleyebilirim. umutcalisan.com/2014/04/kaplan-...