Trainspotting ile hayatın gerçeklerine KISACA bir dalıp, çıkacağız…
Dibe vuranların, orada kalanların ve asla çıkamayanların, son vedasını ya HIV ile ya beyaz ile yapanların öyküsüdür… Dibe bir kez daldın mı, damarlarına zerk edilen kimyasal ile hayata yeni bir bakış açısı kazanırsın. Bu senin en kıymetli ve tek dayanağındır.
Herkes Süpermen olmak zorunda mı?
Düştüysek ve yara aldıysak, ağlamamak için kendimizi tutmamız neden? Dışarıya karşı neden kostümsüz çıkmıyoruz, içimizdeki Clark Kent'in yaraları gözükür diye mi?..
Insan, eksiktir; zaafları, beceremediği şeyler ve hiçbir zaman olamayacağı haller vardır. Insan olmanın yolu, güçsüz olduğunu bilmekten geçer. Hayali bir kahraman gibi görünmektense, öyle basit, düz ve olduğu gibi biri olmak INSAN olmaktır. Ne mutlu o insanlara..!
m.sarıtaş
All-Star Superman üzerinden biraz yazar çizer övgüsü ve biraz da yayınevi yergisi yapayım dedim.
Öncelikle YKY ve çizgi roman üzerine biraz konuşmak istiyorum, kitaba geçmeden önce. YKY yayınları comics denilen Amerikan çizgi romanlarına ilk başladığında (Superman Yeni Dünya, New 52 Superman, Justice League vb seriler ile) kitapları orijinal
Oturuyorum, bir şeyler yazmaya çabalıyorum. Önce bir resim çizmem lazım, ama her zamanki gibi kafamda. Başka türlü yazamıyorum bu aralar, yazar tıkanması denilen şey herhalde – ya da yazmaya çalışırken bataklığa saplanmak, bilemiyorum.
Neyse bomboş bir kağıt var karşımda. Önce bir yol çizelim, her şey yollarla var çünkü, hayat da bir yol değil
Bobby'nin yüzü Clark Kent'in iç çamaşır değiştirmesinden daha hızlı değişiyordu. Bobby hızla, hayretten rahatlamaya, öfkeye, neşeye ve olanlara dair hayalinden geçen kavrayışa geçti.
Süper kahraman mitolojisinde zımba teli olan şey, süper kahraman ve alt egolarıdır.
Batman aslında Bruce Wayne,örümcek adam aslında Peter Parker. Karakter bir sabah uyandığında örümcek adam olmak için kostüm giymek zorunda ve bu karakteristlikte,superman hepsinin üzerinde.
Superman superman olmadı,superman superman olarak doğdu.Superman sabah uyandığında hala supermandi.
Onun alt egosu Clark Kent. Dış görünüşü, o battaniye. kent'ler onu bulduğundasarılı olduğu battaniye onlar onun giysileri. Kent'in giydiği ise gözlükler,takım elbise onlar kostüm,onlar superman'ın giydiği kostümler.
Bizimle karışmak için giydiği kostümler
Clark kent'in karakteristlikleri neler?
Zayıf kendinden emin değil, bir korkak.
Clark kent,superman'ın bütün dünya ırkını eleştirmesi.
youtu.be/dHYDFClkqHw 🌻 Goodnight Moon
" Amerikan askeri,bu bağrı yeşil diyarda, en azından kadınlar açısından, artık Clark Kent değil,Superman olduğunu şaşkınlık ve sevinç içinde keşfeder.Bu Superman'in yardımıyla (yoksa işgaliyle miydi?) küçük ve bereketli ülkemiz,kayda değer miktarda pirinç, kauçuk ve kalay üretmeyi bırakmış, onun yerine kovboy dediğimiz pezevenkler tarafından titreşen taşralı memelerinin ucuna süsler yapıştırılıp bir Tu Do barının podyumuna ite kaka çıkarana dek ömründe rock şarkısı eşliğinde dans etmemiş fahişeler ve kızlardan, her yıl bereketli mahsuller elde eder olmuştur."
"Bu inek Clark Kent gibi kırmızı pelerininle gelip günü kurtarma dürtüsü nereden çıktı bilmiyorum ama hayır, teşekkürler. Aslında biraz ona benziyor olabilirsin ama ben o kurtarılmayı bekleyen genç kızlardan değilim."
Okuduğum en akıcı ve okuması zevkli kitaplardan biri oldu bu roman. Aslına bakarsanız kitabın her köşesinde bir savaş, isyan ve çatışma var. Ve bunların ortasında kitabımızın kahramanı bu olaylara karşıt dururcasına İsyan Kitapdar ismiyle dünyaya geliyor. “Bir insanın hayatı, doğumuyla başladığına emin misiniz?” şeklinde vurucu bir soruyla
Pekala DC İkonlar serisinin son kitabı Superman Şafaksöktüren ile karşınızdayım...
İlk olarak eğer yanlış bilmiyorsam yazarın türkçeye çevrili tek kitabı bu kitap.
Yazarın dilini anlatışını genel olarak beğendim.
Fakat Catwoman da yaşadığım sorunu bu kitapta da yaşadım ilk 150 sayfa boyunca grrçekten sıkıldığım anlar oldu ama bu normal sonuçta konuyu oturtmak zorunda yazar.
Her neyse kitap 170 den sonra bence baya açıldı ve beni içine çekti, ben ne olduğunu anlamadan bitti. Yazarın kitabı Clark Kent'in her zaman başına gelen olayla, bir yere yetişmesi gerektiği zaman yardıma ihtiyaç duyan kişiye koşuşuyla bitirmesi hoşuma gitti hatta o sahne gözümde canlandı ve kitabı ufak bir tebessümle bitirip kapağını kapattığımda gülümsetmeye devam etti.... (Umarım spoi olmamıştır.)
Her kentin kendi özgün kişiliği, kendi hayatı, çehresi vardır; bazıları trajik ve hüzünlü, bazılan canlı ve neşelidir.
Birbirini izleyen nesiler ona farklı bir karakter vermiştir. Her kent kolektif bir kişilik oluşturur, bunun her birey üzerindeki etkisi iyi ya da kötü, düşmanca ya da dostça olabilir. Ama kent bir yandan da çok karmaşık bir bireydir, her mahallesi kendine has tabiatıyla ötekilerden aynlır. Kentlerin sistematik incelemesi, hem tarihsel gelişimlerinin hem de özel ve
kamusal binalarında ifadesini bulan sosyal değerlerinin irdelenmesi, onları tıpkı bir birey gibi değerlendirmemize imkan verir. Karakterindeki baskın unsurların neler olduğunu belirleyebilir, bunların orada faaliyet gösteren nüfusun ilerlemesi açısından yararlı mı zararlı mı olduğunu saptayabiliriz.
Nietzsche’nin üstinsanı ile Amerikan karikatür dünyasında, peleriniyle gökyüzünde uçan Süpermen arasında kesinlikle hiçbir ilişki yoktur. Eğer üstinsan Nietzsche, isim babası olduğu bu karikatür kahramanının sahip olduğu mizahın en azından birazına sahip olsaydı, bu kendisi için iyi olabilirdi. Clark Kent hiç değilse, dünyadaki kötüleri ve iyileri etkisine sokmaya çalıştığı saf bir ahlakın adına çalışıyor. Nietzsche’nin üstinsanı bu tür zahmetlerde bulunmuyor bile. Onun üstinsanı için tek bir ahlaki prensip vardır: güç istemi. Ancak, Nietzsche’nin Süpermen’i, içinde en az o karikatür dünyasındaki kadar çok basit tiplerin bulunduğu bir dünyanın içinden doğuyor.