Öncelikle arkadaşlar bu incelemeyi bir pedagog bir öğretmen veya bir eğitimci edasıyla yazmadığımı belirtmek isterim. Kaleme alırken bir sosyolog ve 20 yıl bu eğitim sisteminin içinde olan bir fert olarak kaleme aldım. Elimden geldiğince bilimselliğe girmemeye sadece kendi alanımın noktalarına değinmeye çalışacağım. Önce kitap hakkında sonrada
UYARI !!!
Öncelikle bu kitap çok sigara yaktırır söylemeliyim. Sigarayı bırakmış veya bırakma düşünceniz varsa hemen elinizden sakince bırakın bu kitabı okumanın hiç zamanı değil.
O kadar çok yaktı ki kahramanımız sigarayı eminim okuyan bir çok kişide onla birlikte yakmıştır.
Zaten bu sigara böyle bir şey kelebek etkisi misali biri yaktımı sende yakmadan duramıyorsun
Her neyse kitaba gelecek olursak okuduğum her sayfa da bana Erdem Bayezid in
Bu memlekette insanlar belki de en çok baba sancısıyla inliyor, en çok baba deyince aklımıza gelir çocukluğumuz!
Mazinin araladığı perdeden sızıyor eski günler!
Onlarla kavgalı onlarla sevdalı olduğumuz!
Mısraları çınladı kulağımda
Hasan Ali Toptaş ın uslübu dili bu kadar güzel kullanışı bunları anlatmama bile gerek yok zaten o kadar çok inceleme yazılmış ki bu konuları anlatan. Onun için kitabın konusuna gelecek olursam
Aziz Bey'in eşinin ona bakması inceliği sevgisi oğullarının sabrı yanında olmaları bana aceba hala kaldı mı böyle insanlar dedirtti
Sorsak tabi herkes babasına eşine bakarım der ama hangimiz bayramlarda tatile gitmek yerine ailemizle vakit geçiriyoruz ki?
Bitmeyen işlerimizden kafamızı kaldırıp annemiz babamız nasıl diye hatrını sorabiliyoruz?
Biraz da insanın kendisiyle iç hesaplaşması gibi geldi bana bu kitap
Yazarımız ne kadar ince naif bir anlatımda anlatsa da tokat gibi vurdu yüzüme eksiklerimizi en azından ben böyle hissettim
Akşama kadar sokakta oynuyorduk. Yere düşen bir bisküviyi üfleyerek yiyebiliyorduk.
belki bir çoğunuz gibi ben de toprak yerdim, taşları şeker niyetine ağzımda dolandırır ve 8 yaşıma kadar gördüğüm her çiğnenmiş sakızı atardım ağzıma. :)) ya ben ne iğrenç bir çocukmuşum :DDKitabı okudu