“Babam, bir meseleyi her durumda çözebilmek lâzım, derdi: 'Çağırırsın adamı, bir şey sorarsın; sana binbir dereden su getirir: Kalem yok, kâğıt yok, hesap cetveli yok, kitap yok.' Oysa babam, hasta yatağında bile hemşireye, serumun yetmeyeceğini açıklarken bunlardan hiç yararlanmamıştı. Eczacı çıraklığından yararlanmıştı. Babam isterdi ki mühendis
Anton Çehov'un "Altıncı Koğuş" kitabı bize temelde içinde bulunmadığımız bir durumu tam anlamıyla yorumlayamayacağımızı ve çevremizde bulunan insan sayısının kendi dengimizi bulmamızla bir ilgisinin olmadığını göstermek istiyor. Belki de hiç tahmin edemeyeceğimiz birinin dengimiz olduğunu, hayatımıza alacak kadar değerli hissettiğimizi ve hoşumuza giden taraflarını keşfederiz. Psikiyatri doktoru olan Andrey Yefimıç ve eğitimli bir hasta olan İvan Dmitriç arasında geçen felfesi çatışmaya odaklanır eser. İkisi de zıt görüşleri savunur ancak akıllı bir insanla sohbet etmeye hasret olan doktoru bu sohbet çok sarar. Evet akıllı bir insan.. Andrey Yefimıç kasabada akıllı, eğitimli insanlarla konuşmak ister ancak bu isteğini karşılayan akıl hastanesinde yatan Ivan Dmitriç'tir. Hasta olduğuna bakmayın çünkü onun felsefesi çoğumuza daha mantıklı geliyor eminim. Doktorun bu süreçte yaşadıklarını sade bir üslup ve akıcı bir dille yazmış Anton Çehov. Bakış açımızı genişletecek bir eser dahaa mutlaka okuyun
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202270,8bin okunma
Asıl adı Aleksey Maksimoviç Peşkov, ancak kendisi “ Gorki” takma adını kullanmayı tercih etmiş. Gorki, acı anlamına gelirmiş. Yazarın “ Çocukluğum, Ekmeğimi Kazanırken, Benim Üniversitelerim” adlı otobiyografik üçlemeyi okuduğumuzda bu soyadı almasını haklı bulacağımızı düşünüyorum.
Maksim Gorki, Rus Edebiyatının realist, sosyalist yazarlarından
Merhaba Arkadaşlar ; belki çoğunuz ünlü brezilya yazar olan Jose Mauro De Vosconcelos kitaplarını okumuşsunudur, bildiğiniz gibi Jose Mauro De Vosconcelos ‘un bir çok güzel eserleri vardır . Ve bu eserlerden sonuçusu olan Delifişek adlı kitabı çok güxel ve sade bir dille anlatılmıs ve kitap
herkesin bir çırpıda okuyabilecegim bir kitaptır.
Hâlâ idealist ve öğrencilerine yaşamı sorumluluk aldırarak öğretmeye çalışan öğretmenlerin olduğuna dair umudu korumamızı sağlayan, muhteşem bir yapıt. Ölü Ozanlar Derneği’nden beri gördüğüm en iyi öğretmen karakteri. Sözünü ettiğim kitap, Rob Buyea’nın Altın Kitaplar’dan Eda Aksan çevirisiyle yayımlanan, “Sınıftan Yükselen Sesler” adlı kitabı.