~ Hayatı Sorgulayan; Serzenişli Aylak Bir Spoiler ~
Bu sitede veya başka bir sitede örnek hikayeler ya da roman girişleri örneği paylaştığımız bir bölüm olsa ve ben Aylak Adam'ın noktası virgülüne aynısını yazsam ve diğer arkadaşlar yazdığımı okusa eminim ki bırakın kitap yazmamı artık kitap okumamı yasaklamak isterler beni edebiyat yazı düşmanı
Kitabımız herkesin malumu. Kitabı okumayanlar da en azından Halil Ergün’ün keman kaşlarını TV de seyrettiklerinden “ parça-pinçik” de olsa bahsettiğimiz konuya uzak durmayacaklarıdır.
Bu bunaltıcı kitabı oldum olası sevmedim. Hak ettiğinden abartılı şekilde fazla önem verildiğini düşündüğüm bu kitapta dikkatimi çeken bazı noktaları paylaşmak
O kadar ki gecenin sırrına vakıf olanlar mutlu uyuyanlar değil mutsuz uyanıklar..
Gecenin sırrı kapılarını ancak acı çeken kalplere açıyor. Bu yüzden geceler uykudan çok uyanıklık taşıyor..
(Uzun olduğunu biliyorum fakat zaman harcamaya değecek çok güzel bi hikaye okumanızı tavsiye ediyorum.)
İYİLİK VE KÖTÜLÜK
Bir varmış bir yokmuş. Allah’ın kulu çokmuş. Günün birinde biri İyilik biri Kötülük diyorlarmış iki kişi varmış. Bunlardan biri sürekli iyilik yapma gayretinde öteki kötülük yapma gayretindeymiş.
Bir gün böyle bizim gibi
Sevdiğim bir insan yazmış bu güzel yazıyı bana da paylaşmak düşüyor...
-kendini geliştirme yolları,ogrenildiginde ufku iki katına çıkaran şeyler-
yazılanların çoğunun bunları biliyor muydunuz tadında olması sebebiyle (ki emek ürünüdür takdir ve teşekkür etmek lazım), hayata daha geniş açıdan bakmak, ufkunu gerçekten genişletmek isteyenlere kendi
Ne de güzel yazmış Reşat Nuri Güntekin. Bir ailenin yıkımını ve ailenin her bir dalının kopuşunu, yapraklarının dökülüşünü, duygusallığı da ön planda tutarak yazmış. Az sayıdaki sayfalarında o kadar çok ders alınması gereken cümleler var ki keşke ders alabilirsek ya da ders almamız gerekmeden tüm insanoğlu olarak hakim olabilsek.
Sayfa sayısının aksine aslında çok dolu dolu olan bir eser ama okurken keşke daha uzun olsa önümüzde bu lezzetten 600 - 700 sayfa olsa diye düşünmedim değil.
Güneş Ülkesi okuduğum ilk ütopya. Okuduğum baskı Say yayıncılığın Ütopya dizisinden 2014 yılında çıkan baskıdır. Öncelikle belirtmek isterim ki; 112 sayfa olan kitabın sadece son 60 altmış sayfasında Campanella'nın Güneş Ülkesi metnini okuyabiliyoruz.
Kitap, Ütopya ya da Başka Bir Dünyanın Olabilirliği Üzerine başlıklı Mustafa Hazım Bayka
Çocuğunu okula göndermemenin cezası sadece para ödemekken, askerlik hizmetini yerine getirmemenin karşılığı hapisti. Ne demek İstendiğini anlayabiliyorduk. Kulaklarımız duyuyordu. Kanun satırlarına gizlenmiş o muhteşem mesajı almıştık. Buna, kanun yoluyla teşvik deniyordu. Eğitimini tamamlamamak büyütülecek bir şey değildi. Ama askere gelmemek korkunçtu! Cehalet öldürmezdi ama asker kaçaklığı sürün dururdu. Bunu kanunlar söylüyordu. Okulu siktir et ama askerliğini mutlaka yap, diyorlardı. Benim açımdan cahil kalmanda sorun yok, yeter ki asker ol. Çünkü kusura bakma ama, cehaletin umurumda bile değil! Peki, demiştik biz de. Sen nasıl istersen!… Devletin gösterdiği yoldan gitmek büyük keyifti! Belki dışımız değil, ama içimiz çok rahattı.
Doğubayazıt’da üç yıl kalmış biri olarak, roman çok ilgimi çekti. Romanı ve içeriğini çok merak ettim ve içimde okuma isteği uyandı. Yazar Yaşar Kemal romanında Ağrı Dağını, Doğubayazıt Ovasını, İshak Paşa Sarayını o kadar güzel anlatıyor ki, insan romanı okurken farkında olmadan kendini bir an, Ağrı Dağının eteğinde Doğubayazıt’da
Bilal Tayfur - Gelemem Anne
Özledim seni anne. Olmaz sanmıştım ama özledim. Bilirsin beni anne. En iyi sen bilirsin. Gideceğim zaman bir yere, çıkmadan önce o kapıdan kaç kere gelirim yanına. Kızarsın her seferinde “sorumsuzsun” diye de bir kez olsun bırakmazsın beni kendi halime. Ama bilirsin ki çıktığımda babam kadar kuvvetli o kapıdan,
Stephen King'in eserini belki 25 sene sonra yeniden okurken kitabın yazarın başyapıtlarından birisi olarak adlandırılmayı hak ettiğini düşündüm. Ne yazık ki çok kötü bir kitap ismi seçilmiş: aslında kitabın gerçek ismi Misery ve bu isim kesinlikle kitaba daha çok yakışıyor.
Misery, en azından son dönem King kitaplarında görüldüğünü düşündüğüm