408 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Buradan bütün anne babalara sesleniyorum. Çocuklarınızı kusurları yüzünden dışlamayın, onları yalnız bırakmayın...Bu mitolojik bir kitap...Tanrılar dünyasında küçük bir kız... Ailesi tarafından dışlanan, yalnızlığına çekilen Kirke...Hassas, kırılgan ve yüreği sevgi dolu bu küçük kızı çok seveceksiniz... Anne babası Kirke'yi beceriksiz ve
Ben, Kirke
Ben, KirkeMadeline Miller · İthaki Yayınları · 202134,1bin okunma
256 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Aile ve Aşk Üzerine
Aile ve aşk üzerine Psikiyatri Klinik Şefi olan, Psikiyatr Doc. Dr. Erol Göka’nın kaleme aldığı #AİLEVEAŞKÜZERİNE kitabı ile geldim. Araştırma-Psikolojik ve Sosyolojik Analizler içeren bu kitapta yazarımız geçmiş ve günümüzdeki aile tipleri, yaşam tarzı, çevre etkisini, zamanla değişen aile yapısını, çekirdek ailenin bozulmaya yüz tutmuş hallerini anlatırken geçmişten günümüze ailenin evrilişine parantez açmış. Ailenin yapısı Anaerkil mi? Ataerkil mi? Bunların aileye katkıları hakkında görüşlerini sunarken. “Ailenin var oluşunun ilk insanla başladığını. Yani Adem ile Havva’nın çift yani aile olarak gelmesiyle ailenin önemine vurgu yapıldığını” söylüyor. Ailenin yapısının eskiye göre daha kırılgan olduğu zamanla insanların aileye verdiği değerin azaldığını vurgulamış ki bu konuda bende katılıyorum. Eskiden zorluklar içerisinde belki başka şansları olmadığı için belkide bildikleri tek doğru olduğu için aileye daha çok sahip çıkıyorlardı. Ama günümüzde zorluklar karışında daha çabuk pes ediliyor daha fazla alternatifleri olduğunu görüyoruz hepimiz. Aile karşıtı görüşün her dönem var odluğu gibi şimdide var olmasıda bir etken tabi… İnsan değiştikçe, kendini algılama biçimi falan değiştikçe yaşantısı ve aile anlayışıda değiştiğini söylüyor yazarımız. “Aile bağları çözülüyor, mahremiyet, aşk erotizm biçim değiştiriyor.” Diyor. Şöyle bi bakınca aslında izlediğimiz diziler, gündüz programları aslında bu düşüncenin haksız olmadığını görüyoruz.
Aile ve Aşk Üzerine
Aile ve Aşk ÜzerineErol Göka · Kapı Yayınları · 20245 okunma
Reklam
Hastayken duygusal açıdan çok kırılgan olabiliriz, çünkü zihinsel sağlığımız kısmen de olsa, bize hiçbir şey olamayacağı yanılsamasına dayalıdır.
"Esin, evladın, erkek ya da kız kardeşin ,bir göğsün, bir kolun, bir bacağın, bir böbreğin, düşüğün, hatta bir kedi ya da köpeğin ölümü ya da kaybı tamiri olmayan bir durumdur, dolayısıyla tesellisi belki ömür boyu olmayacaktır. Kişi kırılgan bir döneme girer, hastalığa, kazalara, her türlü enfeksiyona, hatta ölüme açıktır. Eşini kaybettikten sonraki yıl içinde ölen dulların sıklığına değinen çok sayıda araştırma bunu gösteriyor."
Sayfa 17 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Küçükken terk edilen veya tacize uğrayan kişiler en çok zarar görenlerdir. Kendilerini güvende hissettikleri hiçbir yer yoktur. Her an kötü bir şey olacağını hissederler. Sevdikleri biri onları incitebilir veya terk edebilir. Kırılgan ve savunmasız hissederler. Onların dengesini bozmak çok kolaydır. Ruh durumları gergin ve değişkendir. Dürtüsel ve özyıkıcıdırlar.
Sayfa 51
...tıpkı birbiriyle çok mesafeli iki insanın ilişkisinde olduğu gibi, birbirini çok seven iki insanın ilişkisi de içinde pek çok bilinmezlik barındırabilir; üstelik ikinci ilişki şeklinde bu bilinmezlikler hemen göze çarpmayan, kırılgan ve nüfuz etmesi zor türdendir.
Reklam
Kırılgan kızlar ya terk edişin soylu dağında bir münzevi olur, ya da hayata bir yerinden katılır ve içlerinde zaman zaman nöbetler halinde dışarı vuran bir sızıyla yaşamayı sürdürürler. ‘Yaşamıyor gibi yaşamak’ sanatının ustasıdır onlar. Bir keşiş, yedi yüzyıldır mağarasında konaklayan bir bilgeyle karşılaşmış dağda. “Güzel insan” demiş ona, “neden şuraya bir ev yapıp da rahat etmiyorsun?” “Hayat çok kısa” diye cevap vermiş bilge, “yerleşmeye değmez.” Mağlupların bir bilgeliği vardır. Dünyanın mağlupları, dünyayı yerleşmeye değer bir yer olarak görmeyenlerdir. Kırılgan kızlar işte biraz da bunun için kırılgandır.
Uzak bir geçmişten geriye hiçbir şey kalmadığında, insanlar öldükten, nesneler yok olduktan sonra, bir tek, onlardan daha kırılgan, ama daha uzun ömürlü, daha maddeden yoksun, daha sürekli, daha sadık olan koku ve tat, daha çok uzun bir süre, ruhlar gibi diğer her şeyin yıkıntısı üzerinde hatırlamaya, beklemeye, ummaya, neredeyse elle tutulamayan damlacıklarının üstünde, bükülmeden hatıranın devasa yapısını taşımaya devam ederler.
Sayfa 49 - YkyKitabı okuyor
672 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
"Sensiz ben diye bir şey yok."
Şimdiii her yerde gördüğüm ve kimsenin kötü bir yorum yaptığını görmediğim
Dördüncü Kanat
Dördüncü Kanat
' ı sonunda okuyacak cesareti buldum. Çok korkuyordum çünkü yeni gelen kızı dışlayacaklar işte o da saf olacak kötü adama âşık olacak bende duygusuzca 670 sayfa okuyacağım diye düşünüp önyargılı davrandım. Ama hiç de öyle değildi. Tamam, klişe yerleri vardı
Dördüncü Kanat
Dördüncü KanatRebecca Yarros · Olimpos Yayınları · 20232,409 okunma
O zırh, ruhun yaralarının bağladığı bir kabuk gibi, onlara ulaşmanızı engeller. Cerahatli yarada yol alan bir cerrah gibi, ustaca sokulmalısınız o sisli geçmişin sokaklarına. Sevilme açlığının açtığı yaralar narindir. Düşünmeden ve hissedilmeden söylenmiş her söz, o yaraya tuz basar. Orada ancak sahici bir insan olabilirseniz, onun yaraları kadar sahici durabilirseniz, kendi yaralarınızla yüzleşecek kadar bir cesaretiniz varsa, varsınız. Kuru nasihatler, ezberlenmiş cümleler, acının örsünde dövülmemiş yaşantılar ruhun yaralarına nüfuz etmez. Ancak kendi kırılganlığının sesini duyabilen birisi, o kırılgan kızları da işitir. İnsan bir başkasını en çok yaralarından tanır. Kendi yaralarından. ... Kemal Sayar - YAVAŞLA
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.