Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
199 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Frida'nın eşsiz hayat hikâyesi ben de dahil elbette birçok yazarın ve sinema dünyasından da birçok sanatseverin ilgisini çekecek türden.Bu beklenen bir şeydi zaten.Hakkında sayısız kitaplar yazıldı ve 5 sinema filmi ile beyaz perdede yerini aldı.Bunlardan en önemlisi ve en çok izleneni "Frida" adlı filmdir. Julie Taymor'un
Frida Kahlo
Frida KahloNazan Arısoy · Dokuz Yayınları · 20191,512 okunma
336 syf.
·
Puan vermedi
Deprem gibi büyük felaketler unutulmasın istiyoruz. Hem gidenlere saygı, geride kalanlara teselli hem de aynı acılar tekrarlanmasın diye dersler çıkarabilmek için. Aydan Üstkanat ve bu işe gönül vermiş güçlü bir ekip #yemekbirleştirir diyerek çok anlamlı bir çalışmayla o acı günleri farklı bir hatıraya dönüştürmüşler. Toprak önemli, tarım ve su hayati konular. "O acı günlerde karın doyurmak hayatta kalmanın şartıydı, şimdiyse ruhu doyurma zamanı..." diyor yazar ve şef Aydan Üstkanat. Kitapta on ilimizin yöresel tatları, mutfak kültürü ile birlikte, tarihi ve tarım bilgilerine de yer verilmiş kısa ve öz bir şekilde. Tarifler ile ilgili dikkatinizi çeken şu oluyor: Ben Adana'da yaşıyorum ama kitaptaki tarifler evimizde uygulananlara yakın olsa da farklılıklar var. Bunun nedeni de en başta açıklanmış. Herhangi bir yemek için internete başvurduğunuzda ya da çevrenize sorduğunuzda onlarca tarif çıkıyor karşınıza. O yüzden bu güzel ekip, aşçılardan, bu işin ustalarından bilgiler alıp, farklı tarifleri denemişler. En sevdiklerini de bize sunmuşlar. Bu açıdan orijinal tariflere en yakın olana ulaşılmıştır diye düşünüyorum. O yüzden de unutulmaması adına ayrıca kıymetli bir derleme. Ailecek keyifle incelediğimiz, tarifler ve bilgiler üzerine uzun uzun keyifli sohbetler ettiğimiz bu kitap bence kütüphanenizde bulunmalı.
Anka
AnkaAydan Üstkanat · Altın Kitaplar · 202425 okunma
Reklam
Sixteen Tons Nedir Biliyor musunuz?
"Bazı insanlar der ki insan çamurdan yapılmıştır Zavallı adamcağız kas ve kandan yapılmıştır Kas ve kan ve deri ve kemikler Zayıf bir zihin ve kuvvetli bir sırt Onaltı ton yüklersin, eline ne geçer Daha da yaşlanıp daha da borca batarsın Aziz Peter beni çağırma çünki gidemem Ruhum şirkete zimmetli Güneşin ışıldamadığı bir sabah
Eski Bir Rus Askerin İtirafı
Çeçenya’daki birinci ve ikinci savaşlar sırasında bizzat kendim pek çok ölüm olayına şahit oldum. Ölü insanları gördüm, onlarca yaralanmış veya sakat kalmış çocuk ve yetişkin gördüm. Sadece ızdırap, kan ve gözyaşı vardı. O dönemde olduğu gibi, şimdi de halen Rus güçler tarafından sivillere karşı yapılan mezalimle ilgili çok sayıda hikaye
biz, kendi yaptıklarımızın sonucuyuzdur. Böylece de, önüne geçemediğimiz belli bir özyabancılaşma yaradılışımızın içine işlenmiştir. “Özgürlük” der Thomas Mann’ın Doktor Faustus romanında Adrian Leverkühn, “diyalektik dönüşleri pek sever”. Bu sebeple ilk günah (elmayı yemek) bir özgürlük eylemiyle bağlantılıdır ama aynı zamanda kendi seçimimiz olmayan ve kimsenin suçlanamayacağı bir durumla da ilgilidir. Elmayı yemek kusur ve zarar içerdiği için “günah”tır ama istemli kötülük içermediği için de “günah” değildir, ilk günah, Freud’un arzu için söylediği gibi, bilinçli bir eylemden çok, doğduğumuzda kendimizi içinde bulduğumuz ortak bir durumdur.
336 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
ANKA YEMEK BİRLEŞTİRİR 6 ŞUBAT Ne denir bilmiyorum. Korku filmlerinde izlerdik bu sahneleri. Çaresizlik ne yapacağınızı bilememe, korkuyla yaşamak ne zor.
Anka
AnkaAydan Üstkanat · Altın Kitaplar · 202425 okunma
Reklam
1500'lerde İngiltere'de insanların çoğu Haziran'da evleniyordu. Senelik banyolarını Mayıs'da yapıyorlar, böylece Haziran'da çok kötü kokmuyorlardı. Ama yine de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu.. Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük
Adam aynalardan hoşlanmadığını söylemiş. Çoban da eğer yemek yerken bakarsa bunun çok ilginç bir şey olacağını söylemiş adama. Bunun üzerine adam meraklanmış tabii. Tavuk budunu ağzına götürürken taştaki görüntüsüne bakmış. Çığlıklar atmaya başlamış.Odun parçasına sanlı çamurlu toprak yediğini görmüş taşın üzerinde.
Bu hayatta değişmeyen bir gerçek var; Bir gün herkes kaybettiği şeylerin değerini mutlaka anlayacak...Hani bazıları olur ya hayatımızda, hani üzerine çok düştüklerimiz... Hani şu "yemek yedin mi, üşürsün kalın giy, sakın saçların ıslak dışarı çıkma..." Diye sıkı sıkı tembihlediklerimiz...Çocuk gibi koruduklarımız, gözümüzden bile sakındıklarımız... Bir gün onlar da anlayacaklar ama çok geç kalacaklar...
Aralık ayında, başıbozuk kuvvetlerin durumu daha da karıştı. Birçokları yeni orduya geçti; fakat Ethem’in etrafında hâlâ kuvvetli bir kısım bulunuyordu. Miralay Arif, Anadolu İhtilâli hakkındaki hatıralarında bundan epeyce bahseder. Yazdığına göre, Ethem’in üç bin kişilik kuvveti, ayrıca yüz makineli tüfeği ve dört topu varmış. Onların fikir
Reklam
144 syf.
9/10 puan verdi
Hem olmak, seyyah olmak
Bursa’ya bir seyahatimde bana eşlik eden yol arkadaşlarımdan birisiydi
Yaşadığımız Şehir - Otobüsname
Yaşadığımız Şehir - Otobüsname
. Mükemmel bir okuma süreciydi benim için.
Fatma Barbarosoğlu
Fatma Barbarosoğlu
bir Türkiye fotoğrafı için bir davranışlar albümü olarak tanımlamış kitabı. Bilmem daha bir ek yapmam gerekir mi? Bir seyahatimde okumamın etkisi de bir başka oldu. Kitabın her bir kısmı anlam kazandı gözümde. Yol
Yaşadığımız Şehir - Otobüsname
Yaşadığımız Şehir - OtobüsnameFatma Barbarosoğlu · Profil Kitap · 202088 okunma
Seyahatte, kafanı boşaltmışken iyi düşünürsün; bir yerden bir yere giderken iyi düşünürsün; yürürken, yemek yerken iyi düşünürsün. Tuvalette bile düşünürsün yahu! Ama iyi düşünmek için esasen yalnız kalmak gerekir. Bu temel şarttır, yalnız kalmayı bilmek gerekir. Yalnız kalmayı bilmeyen milletlerden fazla bir şey çıkmaz. Mesela iyi bir düşünür çıkmaz. Maalesef biz Türklerin böyle bir kabiliyeti yok, bu yüzden de bizden iyi düşünür pek çıkmıyor. Aptal olduğumuz için mi? Estağfurullah. Ama şu var; Türk yalnız kalamaz, milletimizde böyle bir huy yoktur. Beraber ders çalışır, beraber yazı yazar, beraber gezmeye gider, beraber aylaklık eder. Türkler sinemaya bile tek gitmez; yalnız kalmayı bilmez, sevmez. Yalnız olmamanın getirdiği garantiye, yani tehlikeden uzak yaşamanın konforuna güvenir. Ama işte bu garanti de yaratıcılığı sakatlar, iş çıkarma kabiliyetini azaltır. Yalnız kalamayan insanın düşünce ve gözleme kabiliyeti yarım oluyor. Bu yüzden ben insanlara yalnız kalmayı öğrenmelerini öneriyorum. Yalnız kalmayı bilmek iyidir, önemlidir; Türkiye gibi bir yerde avantajdır. Zira evlilik müessesesi bile bizde yalnız kalmamak üzerine kurulmuştur. Halkımız evliliğin gerçek mahiyetini anlamaz. Evlenince, kumrular gibi dip dibe oturmaları gerektiğini zanneder. Öyle şey olur mu? Biraz da birbirinden ayrı duracaksın. Nefes alacak, aldıracaksın. Evlilik sürekli dip dibe duracak, yan yana yürüyecek bir şey değildir. Çok açık ki bunun da artık anlaşılması lazım. Tabii herkesin kendisini, yaşamının onda sekizinde aynı yerde bulması da evlilikle bağdaşmaz.
Amerikan Mühendisleri Odası'nda gerçekleştirdiği sunumun hüsranla sonuçlanmasının üzerine aklındaki yeni fikirlerle hayata tutunmaya çalışan Tesla'nın yolu bu kez de Westinghouse Electric Company'nin sahibi George Westinghouse ile kesişir. Aslında birkaç gün önce yaptığı sunumda Westinghouse da vardır ve diğerlerinin aksine
Sayfa 38-39 | Destek YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.