Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Herşeyin ilki olmak, ilkini yaşamak..
Hz. Havva annemiz en ağır imtihanları yaşayarak kendinden sonra gelenlere bir örnek olmuştur. Kendisi ilk annedir ve tattığı duygularda hep ilk olmuştur, yaşadıkları kendisinde daha farklı bir şekilde yaşanmıştır. Çünkü yaşamış olduğu tüm zevk ve acılar hep ilktir, kendinden önce bir örneği bulunmamaktadır. Kendisini gelip teselli edecek bir arkadaşları da yoktur. Böyle bir acı ilk kez kendisi ile yaşanmaktadır. Ne yapacağını tam olarak bilmiyordu. Bildiği tek şey ise, “Bu bir imtihan idi, ve Allah’a sığınıp, sabretmek” bunu çok iyi biliyordu. Hz. Havva annemiz de Allah’a sığındı ve sabretti. Sonuç itibarıyla bu güzel sabrının karşılığını görerek Rabbinin rahmetine kavuştu, bağışlandı, affedildi.
Küçük Burjuvazi Küçük burjuvazi, yerli burjuvazinin en düşük ve en geniş taba- kasıdır. Entelijansiyanın büyük çoğunluğunu oluşturan öğretmenle- ri, öğrenci gençliği, düşük gelirli uzmanları, büro katiplerini ve alt kademe hükümet memurlarını ayrıca orta köylüleri; küçük işadam- larını; esnafları; marangozları; kendi küçük motorlu teknesi ve
Reklam
KOMPRADOR BÜYÜK BURJUVAZİ
Komprador Büyük Burjuvazi Komprador büyük burjuvazi, uluslararası burjuvaziyi kırsal ke- simde feodal güçlerle birleştirir ve ABD ile ve özellikle de şu an Japonya başta olmak üzere diğer emperyalist ülkelerle olan ticari ilişki- lerden yararlanır. ABD emperyalizminin ana ticaret ve finansal aracı rolünde en büyük sermayeyi yerel olarak
İnsan her zaman aynı insanları görürse, bunları yaşamının bir parçası saymaya başlar. İyi, ama bu kişiler de bu nedenle, yaşamımızı değiştirmeye kalkışırlar. Bizi görmek istedikleri gibi değilsek hoşnut olmazlar, canları sıkılır. Çünkü, efendim, herkes bizim nasıl yaşamamız gerektiğini elifi elifine bildiğine inanır. Ne var ki, hiç kimse kendisinin kendi hayatını nasıl yaşaması gerektiğini kesinlikle bilmez.
Sayfa 29 - Can yayınları, (1996)Kitabı okuyor
İçten içe biliyordum ki onun da benim gibi derin ve yüzeye çıkaramadığı bir geçmişi var. Çünkü öfkelendiği zamanlar gözlerine nefret dolu bir bakış gelip yerleşiyordu. Toptan bir nefretti bu. Şuna buna kızma, sinirlenme değildi. Dünyaya öfkeliydi ve bunun ne zaman patlayacağını bilemezdiniz. Hiçbir mantıklı açıklaması yoktu.
Sayfa 144Kitabı okudu
İnsan ne zaman yeterince yaşamış olur? Karış karış toprağı kısacık ömründe gezebildiğinde mi, dünyadaki tüm yemişlerinin tadına varıp, tüm insanlarla konuşabildiğinde mi? Çok okuduğunda mı, çok gezdiğinde mi? Uzun yıllar yaşayıp etleri pörsüdüğünde mi? Aslında hiçbir insan yeterince yaşamış olmaz çünkü her zaman daha fazlasını yaşayabilme şansı vardır.
Reklam
DOLMANCE: Hiç değil, çünkü başkalarının hissettikleri ile bizim hissettiklerimiz arasında hiçbir kıyaslama yapılamaz; başkalarının duyduğu en büyük acı bile bizim için kesinlikle bir hiçtir ve bizim hissettiğimiz en hafif zevk gıcıklanması bile bizi etkiler; dolayısıyla, ne pahasına olursa olsun, bize büyük zevk veren bu hafif gıcıklanmayı, bize
"Nazlı, neden yaptın böyle bir şey? " "Çünkü o bizden degil." "Bizden değil;ama tıpkı senin gibi canlı.Onun da cani var. Seni tekmeleseler nasıl acı duyarsan o da aynısını,sen onu tekmelediginde hissetti. Bu doğru bir hareket degil." "Ama babam öyle dedi.'Bunlar sokakta yaşıyor. Pus bunlar. Sana zarar verebilir. Gördüğün zaman sana yakınsa tekmele,öldür. ' dedi." "Baban yanlış söylemiş sana Nazlıcığım. Hem de çok yanlış söylemiş. Sen ince şunu sakın unutma,canlı ilana asla zarar vermemelisin. Bu kedi sana ne yaptı? " "Hiç birşey..." "O zaman neden ona vurasın,tekmeleyesin ki? Bir şey yapsa bile öncelikle sen de ona zarar vermeyi düşünme.Her ikinizin de zarar görmeyeceği yolu seç. Çünkü o da senin gibi savunmasız. Ayrıca onun dili de yok ,derdini anlatmak için." "Ama babam da annemi öyle seviyor. Hatta ağabeyimi de..."
Bilgisizle sohbet etmek güçtür bilene, Çünkü bilgisiz, ne gelirse söyler diline.
Köpek gibi geberip gideceğim bir gün. Çünkü derdimin ne olduğunu biliyorum, safra kesesi değil bu... Bu içimde büyüyen ölümün ta kendisi...
Reklam
REFORMİZM VE MODERN REVİZYONİZM
Reformcu ve revizyonist faaliyetlerin yoğunlaşması, faşist faa- liyetlerin yoğunlaşmasını tamamlayıcı niteliktedir. Fanatik gericiler çirkin karşı-devrimci eylemlerde bulunsalar dahi, reformist numa- raları asla bırakmazlar. Modem revizyonistlerle buluşma aşamasına kadar gideceklerdir. Reformizm ve modern revizyonizm faşizmin kırılgan
"Ve küçük şeylere dikkat ederim çünkü o küçük şeyler, bir insanın gerçekte nasıl biri olduğunu ele veren en büyük ipuçlarıdır."
Sayfa 132Kitabı okudu
Ne yapacağını bilmeyen savunmasız bir kız çocuğu gibi hissediyordum. Birinin bana elini uzatmasına, düştüğüm bu bataklıktan çekip çıkarmasına ihtiyacım vardı. Çünkü ben kaçmaya çalıştığım anda, alnımın çatından vurma cesaretini dibine kadar taşıyan katillerin elinden nasıl kurtulacağımı bilmiyordum.
Faşizm
Bürokrat kapitalistler, halkı ulusal şovenizm ve burjuva popü lizm kışkırtmaları ile aldatmanın özel işlevini yerine getirirler. ABD emperyalizmi, feodalizm ve bürokrat kapitalizminin kötülüklerine karşı ulusal kurtuluş ve halk demokrasisi için mücadele eden dev- rimci hareketi parçalayıp bozmak için parlamenterizmi kullanırlar. Çaresiz
Bay Y, ne zamandır düşündüğü üzere birtakım radikal ka- rarlar aldı. İşinden hemen istifa edecek, sevgilisinden ayrılacak. Acaba bunlardan hangisini öncelese? Kısa bir süre tereddüt et- tikten sonra, ilkin işinden ayrılmaya karar veriyor. Ama bunu kendisinden çok daha genç, sevimsiz, küstah patronuna yüz yüze ya da telefonda beyan etmek istemiyor. Ondan işitmesi ola- sı sert karşılıklarla baş edebilecek, ona cevap yetiştirebilecek bir ruh hâlinde değil hiç. Onunla muhatap olmayacak, adam sırası- na koymayacak, onun astı konumundaymışçasına bir pozisyona sokmayacak kendini. (Gerçekten de öyle olmasının bu noktada en ufak bir önemi yok.) Bir süredir gözetlenmekten ve ofisin ka- otik kalabalığından fazlasıyla rahatsızlık duyuyor. Kendini hiç de oraya ait duyumsamıyor. Galiba en iyisi ertesi gün ve izleyen günlerde işe gitmemek. Muhtemelen yarın arayıp işe neden gel- mediğini, hasta olup olmadığını, öyle olsa bile öncesinde neden kendilerini arayıp haber vermediğini sorarlar; o da bundan sonra çok istese bile oraya katiyen gelemeyeceğini, bir şeylerin onu zınk diye durduracağını, olduğu yere çivileyeceğini, çünkü işyerine ve çalışma sistemine bir türlü alışamadığını, kendisini o ortamda nedense rahat, mutlu hissedemediğini, dikildiği toprağı yadırgayan otantik bir bitki gibi hızla sararıp solduğunu, çürü- düğünü falan söyler bir çırpıda. Ne kadar da kolay, öyle değil mi? Hayatta bazı şeylerin bu kadar kolay halledilebilmesi hoşnutluk verici, aynı ölçüde de şaşırtıcı bize göre.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.