عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ مَسْعُودٍ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ أَنْ رَجُلاً قَالَ لَهُ: إِنِّي أَقْرَأُ الْمُفَصْلَ فِي رَكْعَةٍ وَاحِدَةٍ. فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ: هَذَا كَهَذِ الشَّعْرِ ۚ إِنَّ أَقْوَامًا يَقْرَقُونَ
الْقُرْآنَ لَا يُجَاوِزُ تَرَاقِيَهُمْ، وَلَكِن إِذَا وَقَعَ فِي الْقَلْبِ، فَرَسَخَ فِيهِ، نَفَعَ.
Abdullah ibni Mes'ûd radıyallahu anhdan rivâyet edildiğine göre, bir adam ona:
"Ben Kur'ân-ı Kerîm'deki Mufassal süreleri bir rekâtta okuyorum" dedi. Abdullah ibni Mes'ûd da ona şunu söyledi: Şiiri süratli bir şekilde okur gibi mi okuyorsun? Bazı insanlar Kur'an'ı okurlar fakat Kur'an onların gırtlaklarından öteye geçmez.
Böyle değil de Kur'an kalbe ulaşır ve oraya yerleşirse, işte o okuyuş faydalı olur.
Bir insana ömründe en fazla bin defa dolunayı izleme fırsatı verilir, ama büyük bir olasılıkla, yaşamının sonunda onu bir kez bile izleme zamanı bulamamış olacaktır.
Her şeyin derin olduğunu düşünmek kötü bir özellik.İnsanın sürekli olarak gözlerini kısmasına neden oluyor,sonunda da isteyebileceğinden daha fazlasını buluyor insan.