Hepimizin zihninde bir yerde, bizi zaman kavramını düşünmeye iten temel bir şey var ve bu aslında öyle bir güç ki, dönüp dolaşıp kendinizi bunu sorgularken ve hissetmeye çalışırken bulursunuz. Bazen öylece durup zamanın akışını dinlersiniz, bunu hissetmeye çalışırsınız... Hissedilen bir şey de vardır, orası muhakkak. Ama nedir bu? Gerçekten saatlerdeki akrep ve yelkovan hareketi midir? Yoksa bu “yelkovan-saat” meselesini biz mi uydurduk? Spoiler vermiş olmak istemem ama evet, zihnimizdeki sisi dağıtmak ve bir anlam vermek için bunu biz uydurduk... Çoğu kimya ve fizik denkleminde yer verdiğimiz “t” zaman olgusu bile sabit bir veri olmayıp her denklemde, her olayda, her gezegende farklıdır ve değişik değerler alır. Evrende ne şimdi vardır ne geçmiş ne de gelecek.. O, Sadece karmaşık olaylar bütünüdür. Evrenin her yerinde geçerli bir anlamı olan “şimdi” düşüncesi yalnızca bir yanılsamadır. Bu tıpkı gökkuşağının ormana değdiği nokta gibidir. Onu gördüğümüzü sanarız ama bakmaya gittiğimizde orada yoktur.
İnsanın varoluşundan bu yana fizikçiler ve felsefeciler kendilerini bunu çözmeye adadı. Carlo Rovelli de onlardan biri. Kitabın yüzde sekseni tamamen bilimseldir ve anlatılan şeyler sayısız deneyle doğrulanmıştır. Yalnızca bazı noktalarda kanıtlanmış olmaktan uzak fikirlere rastlıyoruz fakat bunlar da bana kalırsa insan zihniyle kanıtlanması imkansız şeylerdir. Bir nevi bir sır ve Evrenin sırlarından yalnızca biri...