Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Bir insan acı çeker, mutsuzluk üstüne mutsuzluğa uğrar. Katlanır bunlara, yazgısını benimser, iyice yerleşir içine. Saygı görür. Sonra, bir akşam, hiç: Bir zamanlar çok sevdiği bir dostuna rastlar. Dostu biraz dalgın konuşur onunla. Evine dönünce, adam kendini öldürür. Sonra gizli dertlerden, bilinmeyen dramdan söz edilir. Hayır. İlle de bir neden gerekirse, dostu kendisiyle dalgın konuştuğu için öldürmüştür adam kendini. Böyle işte, dünyanın derin anlamını duyar gibi olduğum her seferde, onun basitliği şaşırttı hep beni."
(22 Mayıs - 21 Haziran) Bir İkizler Erkeği, ayaklarınızı yerden havalandırıp gökyüzünün bulutları arasında dolaştırabilir. Kendinizi, dünyayı ve her şeyi bir anda unutabilirsiniz. Fakat, bu anın ne kadar süreceğini ne siz bilebilirsiniz, ne de karşınızdaki İkizler Erkeği… Zaten size böyle bir güvence de vermiş değildir. Ayrıca da kendisinden
Reklam
Atatürk'ün Adalet'i... Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. Penceresinden gözüken Kurtuluş Parkına bakarak
(22 Mayıs - 21 Haziran) Bir İkizler Erkeği, ayaklarınızı yerden havalandırıp gökyüzünün bulutları arasında dolaştırabilir. Kendinizi, dünyayı ve her şeyi bir anda unutabilirsiniz. Fakat, bu anın ne kadar süreceğini ne siz bilebilirsiniz, ne de karşınızdaki İkizler Erkeği… Zaten size böyle bir güvence de vermiş değildir. Ayrıca da kendisinden
Kimi zaman sokakta, yüzü gözü sararmış, dalgın bakışlı bir adam ya da hıçkırıklar içinde bir kadın görürüz. Gerçekten hayvandan üstün yaratıklar olsaydık, o adamla o kadını hemen durdurmamız, yardım elimizi uzatmamız gerekirdi. Benim gözümde insan denen varlığı hayvandan üstün kılan tek şey budur!
Sayfa 112Kitabı okudu
"Dalgın olduk mu, gerçek benliğimizle davranıyoruz."
Reklam
Sık sık başı ağrıyordu. Çok ders çalışmasına rağmen "anne çok çalışıyorum fakat unutuyorum" derdi. Bakkala birşeyler almaya gönderdiğimde ne alacağını unutuyordu. Not tutmaya başladı, not tutmasa unutuyorum diyordu. Keşke o zaman farkına varsaydım diye kendimi suçluyorum. Biz çok ders çalıştığı için belki zihni yoruluyor diye
'' Basitlik sözcüğünün tehlikeli bir niteliği var. Ve ben bu gece yaşamın belirli bir saydamlığı karşısında artık hiçbir şeyin önemi kalmadığı için ölmek istenebilmesini anlıyorum. Bir insan acı çeker, mutsuzluk üstüne mutsuzluğa uğrar. Katlanır bunlara, yazgısını benimser, iyice yerleşir içine. Saygı görür.Sonra, bir akşam, hiç: bir zamanlar çok sevdiği bir dostuna rastlar. Dostu biraz dalgın konuşur onunla. Evine dönünce, adam kendini öldürür. Sonra gizli dertlerden, bilinmeyen dramdan söz edilir. Hayır. İlle de bir neden gerekirse, dostu kendisiyle dalgın konuştuğu için öldürmüştür adam kendini. Böyle işte, dünyanın derin anlamını duyar gibi olduğum her seferde, onun basitliği şaşırttı hep beni. ''
Bacaklarındaki el gergin, okşamakla kanmamış daha ileri kaydı. kadının sonradan kazandığı o ek-içgüdüyle bacaklarını kıstı. annesi, küçükken orasını kurcaladığını gördükçe eline iğne batırırdı. salt oraya verilen önem... 'dalgın olduk mu gerçek benliğimizle davranıyoruz. ben de öteki nazlı dişiler gibi miyim?' kendini yeniden koyuvereceği sıra erhan'ın eli bacaklarından ayrıldı. kini, istediğini karşı gelinmiş şımarık bir oğlan sesi duydu: - ne o, yoksa kız mısın? önce şaştı. 'ah, bu kadarı fazla... ' içinde yıkıcı, acı verici bir deprem başladı. dönüp baktı. şu yakışıklı erkek işte buydu. artık tanıyordu onu. şiirlerin, kitaplardan kapma büyük sözlerin yapma süsünden sıyrılmış; beylik yargılarla dolu, bayağı. böyleleri için n önemlisi kızlıktı. oysa b.'nin ona vermek istediği şeyin yanında kızlık neydi ki? yarın gidip bu kızlık dedikleri şey tanımadığı bir erkeğe verecekti. (hey gidi öfke, sen insan aklına daha saçma düşünceler bile getirebilirsin.) yanındaki erkek bunun sorumluluğunu almaktan korkar. biliyor korkaktır o. ona sarılmaktan, onunla öpüşmekten tat aldı diye onu hor gördü. 'bulaşık bezi. vıcık vıcık... ' onların gözünde bütün kadınlar birdir. amaçlarına götürmekteki başarısı denenmiş o pek rahat 'sıra'larını bozmazlar. önce el tutulur, sonra öpülür, sonra memeler okşanır; en son etekliğin altı gelir.'ben onun için yeni bir kobayım, bir deney hayvanı... ' birden suya düşmüş gibi üşüdü.
Dalgın olduk mu gerçek benliğimizle davranıyoruz.
Sayfa 33
Reklam
Mevlana İdris
Burası dünya. Gece gece gece Burası dünya ve biz artık çok sıkıldık. Oyun bitti, zifiri karanlıkta belalar uçuşuyor Dünyanın yalanları, uçakları ve bombaları arasında solup giden ömrümüzü Kuşa çeviren yasalardan, yönetmeliklerden, nizamnamelerden sıkıldık Telefon seslerinden, akıp giden televizyon görüntülerinden, bilgisayar tıkırtılarından,
59 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Bu kitabı ya çok beğenip seversiniz ya da hiçbirşey anlamadım bu ne biçim kurgu der yerersiniz.Ben sevenlerdenim.Müzeyyen'i seven tutkulu,iç sesiyle konuşan, kafasında hikayeler yazan,filmleri çok seven,Sadri Alışık repliklerini bolca kullanan ve benim şu an yaptığım gibi uzun cümleler kuran bir anlatıcı başrolde.Roman 58 sayfa ama nerdeyse her sayfada altını çizecek bir cümle var.Kurgu dağınık gibi ordan oraya atlamış sanki..Ama biraz özenle okuyunca kitap su gibi akıyor ve kahramanın iç sesiyle konuşmalarını içselleştiriyor,Müzeyyen'e hem kızıyor hem kızamıyorsunuz.Ben anlatıcıyı gözümde ince pardesüsü elleri cebinde dalgın dalgın dolaşan Orhan Veli gibi hayal ettim.Düşüncelerini içine atan ,az konuşan,çok kırılan bir adam olarak..
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku
Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutkuİlhami Algör · İletişim Yayıncılık · 201429,2bin okunma
Akşamüstleri Tünelden Taksime doğru sol kaldırımdan yürürseniz, gözünüze dalgın, siyah gözlüklü, yüzü kederli, ama müthiş kederli - yüzündeki keder besbellidir, elle tutulacak gibi, yüzü donup kalmıştır-, pantolonu ütüsüz, ağarmış saçları kabarmış bir adam çarpar. Bu adamın, bu Beyoğlu kalabalığı içinde bir hali vardır ki ( daha doğrusu her hali) size bu koskocaman şehirde yalnız, yapayalnız olduğunu söyler. Bu neden böyledir? Orasını kimse bilmez… Bazı adam vardır,insan yüzünde sırf hınç, kin okur. Bazısında gurur, bazısında neşe, bazısında bayağılık, aşağılık… Bu adamın üstünden başından da yalnızlık akar. Bir de bu adama, Kadıköy iskelesinin kanepelerinden birine oturmuş, heybeli köylüleri, çıplak ayaklı serseri çocukları, hanımefendileri seyrederken rastlarsınız. Bu adam hikayeci Sait Faiktir
Sayfa 203Kitabı okudu
ISRARLA OKUMANIZI ÖNERİYORUM !!!!!! Yaşlı kadın yatağından kalktı. Sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. Pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. ... Penceresinden gözüken Kurtuluş
"Dalgın olduk mu gerçek benliğimizle davranıyoruz."
Sayfa 33 - YKYKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.