Rahmetli Aliya İzzetbegoviç, fikirleri, demokratlığı, bilgeliği ve gerçek dindarlığı ile çok büyük saygı duyduğum, hatta açık söyleyeyim hayranlık beslediğim bir liderdir. Onun birbirinden değerli eserleri Türkçeye çevrildi ve ben de daha önce bazılarını okumuştum. Son olarak Türkiye’de ‘Köle Olmayacağız’ adıyla neşredilen eserini okuma fırsatı
Colin Falconer'in Bir Hürrem Masalı'ndan sonra acaba daha böyle güçlü entrikalarla dolu başka Sultanlar var mı diye araştırıp büyük bir beklentiyle okuyup kısa sürede hüsrana uğradığım bir kitap,maalesef ki!
Bunu üzülerek söylüyorum ve baktığımda incelemelerin hemen hemen hepsinin olumlu olması da beni şaşırtan bir başka konu.Belki de kitaba
Yahya Kemal ,Balkanlar için;"Türkler,bir deniz gibi Balkanlardan çekilmiş lâkin tuzunu bırakmış,bütün o topraklar Türklük kokuyor."diyor.Ne kadar güzel bir söz Balkanlara gittiginizde hala orada ki Osmanlı mimarilerini goruruz.Oradaki insanlara "Turkiyeden geliyoruz" denilince gozlerinde hep bi isilti parlar.Belki hala ayni sinirlar dahilinda olmasakda 500 yıllık ortak gecmisimiz bizi bir yapiyor.
Peki neden unutuldu bu eski vatan.?
Anzaklar Canakkalede olen askerleri icin her yıl o kadar mesafeyi gozardi edip ,gelip atalarini anarken.Bizi ordaki atalarimizi anmakdan mahrum eden gaflet nedir?
Belki şoyle diyebilirsiniz;"eskiden vatanmis simdi degil beni ilgilendirmiyor"diyebilirsiniz.Peki o zaman Balkan savaslarinda sehit olan askerlerimiz, dedelerimiz niye oralarda canini feda etmis neden onca sivil katledilmis.Gunumuzde her ulkenin siniri belli fakat bir zamanlar dedelerimizin yasadigi yerleri can verdigi yerleri ve sehitlerimizi unutmamak icin oğrenmeliyiz "Balkanların Nasıl Kaybedildiğini" ogrenelim ki dogu anadoluyu,egeyi ,karadenizide aynı sekilde kaybetmeyelim.
Timuçin ağır ağır, -üzerine pars postu serilen- büyücek bir taşın üstüne çıktı. Eli hançerinde, düşman karşısında kükreyen bir arslan gibi sözüne başladı:
- Buğatırlar!.. Cenk kokuları gene kendini gösterdi. Gün şu tepelerden doğup, ay gökte parladıkça Türkler, Moğollar ve bütün danışıklarımız, yoldaşlarımız kılıçlarını indirmeyecek, at üzerinden inmeyecekler, "İşittik ki, atalarımızı köpek Çinliler yendiler; onları buyruklarına tutsak kıldılar. Dedelerimiz bu köpeklere bac vermekte idi. Bugün Timuçin "Tung-Hay" gibi bir serseme bac (vergi) vermeyi değil, onun ülkesini başına geçirmeyi daha doğru buluyor.
Fransız yazar du Loir (Sör Clausier du Loir), Sultan IV. Murad’ın padişahlığı döneminde İstanbul’a gelmiş, Osmanlı devlet teşkilatı, saray hayatı, Türklerin hayat tarzı, ibadet hayatları, yemekleri konusunda ilginç gözlemler yapmıştır.
Gördüklerinden o kadar etkilenmiştir ki, Osmanlı Türk toplumunun bazı kötülüklerden haberdar olmadığını
Kurgu harika olabilir ama kitapta sürekli dindar kesimi aşağılayıcı konuşması beni rahatsız etti..
Kitabın en hoşlanmadığım ve rahatsız eden cümlesi "kadınları gebe bırakıp sonra bir adamı ile evlendiren osmanlı paşaları gibi" (kelimeleri tam toparlayamasam da mana böyleydi) oldu..yanlış ve çirkin bir cümle..
Cümlenin yanlış olduğuna nerdeyse eminim ama eğer doğruysa bile bizim için savaşan ve dedelerimiz olan bu insanların peşinden yüzlerce yıl sonra söylenecek bir cümle değil..
En sevdiğim cümle ise "iranlılar batılılaşma yüzünden geçmiş şairlerini ve efsanelerini unutan biz türkler gibi değildir" cümlesi oldu..doğru ve güzel bir cümle...
Dilini gerçekten beğenmek ile beraber dindar kesim hakkındaki rahatsız edici üslubundan dolayı bir daha bu yazarı okumayı düşünmüyorum..
Yazandan da okuyandan da Allah razı olsun..
ATA Efendi, önünde duran kitap ve kağıtları üst üste masasının kenarına doğru istif ettikten sonra, "Bizim Onlarla savaşımız çok eskiye dayanır." dedi.
Karakeçeli, düşünceli bir biçimde, "Ne kadar eskiye?" diye sordu.
"Ashap'tan olan Arslan Baba'nın(r.a.) sakladığı mukaddes sırları Pir-i Türkistan Hace Ahmed Yesevi