Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
'Oğlum Mustafa ilkokulun son sınıfındayken karnesini öfkeyle önüme attı.''Senin paradoksların yüzünden matematikten iyi not alamadım'' dedi. Henüz on bir yaşında olan oğlumun paradoks sözcüğünü kullanmasından hafif bir gurur duymakla birlikte, bu suçlama beni üzdü. ''Ne gibi paradokslar?'' diye sordum. Mustafa açıkladı: Öteki anneler, çocukları iyi karne getirmeyince, onlardan hesap soruyor, onları azarlıyorlarmış. Bende, gerçek kültürün, okullarla ve üniversitelerle hiçbir ilgisi olmadığını anladığımı söylüyormuşum, bir insanın bir yığın diplomayla karacahil kalabileceğini savunuyormuşum. Tanıdığım en bilgili ve en kültürlü insanlardan biri olan Abidin Dino'nun ortaokul diploması bile almadığını boyuna anlatıyormuşum. Asıl amaç, diplomalı değil, bilgili ve kültürlü olmaktır diyormuşum. Buna benzer paradokslar yapıyormuşum sabahtan akşama kadar. İşte, çok kitap okuyan Mustafa da, bu aykırı düşüncelerim yüzünden, bol bol kitap okumuş, dolayısıyla matematik dersine boş vermiş, sonuçta kötü not almış. Oğlum bir daha karne getirdiğinde ciddi pozlar alıp yazı masama oturdum, okuma gözlüklerimi taktım, karneyi dikkatle inceledim. Sonra, sert yapmaya çalıştığım yapay bir sesle, ''oğlum, matematkten daha iyi bir not alabilirdin'' dedim. Mustafa karneyi öfkeyle elimden kaptı, ''Ben de seni adam sanmıştım, tıpkı öteki anneler gibisin'' dedi. Yani oğluma gene yaranamamıştım; çünkü çocuklarınıza yaranabilmenizin yolu yoktur nasıl olsa. ''
407 syf.
7/10 puan verdi
·
197 günde okudu
Bu kitap Şevket Süreyya Aydemir’in aslında otobiyografisi. “Şunu yaptım, şurada doğdum.”dan ziyade, hikâyesini romanlaştırarak anlatmış. Hani İlber Ortaylı’nın “Bir Ömür Nasıl Yaşanır?” isimli bir kitabı var ya, işte bu başlığa layık bir ömür olarak Şevket Bey’i gösterebiliriz. Emrah Safa Gürkan da o dönemin insanlarını anlatırken nasıl hızlı
Suyu Arayan Adam
Suyu Arayan AdamŞevket Süreyya Aydemir · Remzi Kitapevi · 20213,437 okunma
Reklam
Bugün ne oldu
... Bugün bir dostuma kendime ait bir kusurumu itiraf ettim.. Neden bunu söylemek ihtiyacı hissettin dedi.. Belki yaptığım şeyi art niyetle anlarsın diye bunun bana ait bir kusur olduğunu bilmeni istedim dedim..Ve senin üzülmemeni kırılmamanı beni anlamanı bekledim bunu söylerken.. O da dedi ki senin bana yaptığın her şey kusur olsa ne olur ki seni kusurunla bile seveceğimi değer vereceğimi bilmemen beni üzdü.. Sessizliğin de hikmeti var…konuşmanın da….ama asıl marifet nerede ve ne vakit ‘sus’acağını anlamakta…dedim... .
Hayatım boyunca bana yapılmış en kötü hakaretti . Beni düşündürdü, beni üzdü,beni sinirlendirdi ve korkuttu. Çünkü bana "Babana çok benziyorsun,ilerde babandan kötü olacaksın. Tam da babana göre bir evlatsın" dedi. ??
İlk ızdırabım şunu gösteriyor: İkinci saniyemin hissetmeye mahkum olduğu şey Ve benim bütünüm en iyi panzehir Bu acıyı yumuşatmak ve iyileştirmek.— bunu birkaç sayfa önce zaten yazıya dökmüş olduklarını kabul etmek onu oldukça üzdü. "Neden bizim için kendiniz bir tane yazmıyorsunuz Bay Elton?" dedi; “tazeliğinin tek güvencesi budur; ve hiçbir şey senin için daha kolay olamaz.” "Oh hayır! hayatında neredeyse hiç böyle bir şey yazmamıştı. En aptal adam! Bayan Woodhouse'un bile" -bir an durdu- "ya da Bayan Smith'in ona ilham veremeyeceğinden korkuyordu." Ancak hemen ertesi gün ilhamın bir kanıtı ortaya çıktı. Bir arkadaşının hayran olduğu genç bir bayana söylediği saçma sapan bir saçmalığı içeren bir kağıt parçasını masanın üzerine bırakmak için birkaç dakika aradı. Emma hemen onun kendisine ait olması gerektiğine ikna oldu. "Bunu Miss Smith'in koleksiyonu için teklif etmiyorum" dedi. "Arkadaşım olduğu için onu herhangi bir şekilde kamuoyunun gözüne sokmaya hakkım yok, ama belki de ona bakmaktan hoşlanmayabilirsin." Konuşma Harriet'ten çok Emma'ya yönelikti ve Emma bunu anlayabiliyordu. Onun hakkında derin bir bilinç vardı ve arkadaşının gözlerine bakmaktansa onunla göz göze gelmeyi daha kolay buluyordu. Bir an sonra gitmişti: - bir anlık duraklamanın ardından, Emma gülümseyerek ve kağıdı Harriet'e doğru iterek, "Al şunu," dedi; "bu senin için. Kendinizinkini alın.” Ama Harriet titriyordu ve ona dokunamıyordu; ve hiçbir zaman birinci olmaktan hoşlanmayan Emma, ​​onu kendisi incelemek zorunda kaldı. Özlemek--
26 MART 2024
Olm siz adam akıllı insanlar olsaydınız hiç kadınları bu sohbete dahil etmez konuyu uzatmadan Burhan ve babamla konuşurdunuz ama siz naptınız yine her zamanki gibi kendinizi büyük gördünüz. Neyse Allah büyüktür elbet bir gün hakkımız sorulacaktır. Tamam belki bu hırsızlık olayı tam gün yüzüne çıkmamış olabilir ama biz sizin ne olduğunuzu çok çok
Reklam
Gülhane
Artık gelmeyeceğinden emin olduğum insanlarla gittiğim yerlere yalnız gitmek benim en sevdiğim melankolidir -“arz ederim bu işin ismi cesaret konulsun”. Bu gelmemek, mecburidir. Fanilikten kurtulan kişiden bahsediyorum, evet. Bilmiyorum, artık anıların tarihleri zihnimde karıştı, hepsini yekpare aklımda tutamıyorum. Bu durum son zamanlarımın
396 syf.
·
Puan vermedi
·
27 saatte okudu
"Bu dünya zalimdir, Emma."
Merhabalar! 12 Aralık 1821'de Fransa'nın Rouen kentinde varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Gustave Flaubert, edebiyat dünyasının en önemli isimlerinden biri haline gelecekti. Hukuk eğitimi almasına rağmen tutkusu yazıya yöneldi ve 19. yüzyılın en önemli akımlarından biri olan gerçekçiliğin öncülerinden biri olarak
Madame Bovary
Madame BovaryGustave Flaubert · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201933bin okunma
Geçtiğimiz sonbahar aylarında yetmişlerinde Alman bir çift ile tanıştık. Ellerinde büyük ve her yeri işaretlenmiş bir harita ile dünyayı geziyorlarmış. Türkiye’ye çok defa gelmişler. Türkiye’nin son zamanlarda çok değişmiş olduğunu inancı olmayan bir amca ve Hristiyan olan bir teyzeden duymak beni biraz üzdü. İslâmiyete dair çok meraklılardı ve çok fazla soru sordular. Özellikle “her namazda abdest almak çok zor değil mi?” dediler :) Amca inançsız ama ölümden çok korkuyordu. “Siz İslama inanıyorsunuz ölümden korkmuyorsunuzdur sanırım” dedi. Hazreti Allah’ın bizi koruduğuna dair düşüncelere sahip anladığım kadarıyla. Teyze ise eşarbımıza dokunup dokunup “Ahh bu kadar kapanmak bu güzel saçlarınızı kapatmak size zor gelmiyor mu?” diye sordu sürekli :) Vedalaşırken Peygamber Efendimizin kokuyu çok sevdiğinden ve güzel koku hediye etmekten çok hoşlandığından bahsederek teyzeye minik bir hediye verdik. Parasını vermeye çalıştılar :) Hediye olduğuna zar zor ikna ettik. “Almanyada kimse kimseye parasız bir şey vermez. Sizin dininiz ve Peygamberiniz çok güzel” diyerek gözlerini sildiler. Tuhaf bir hatıra oldu benim için :)
80 syf.
8/10 puan verdi
Cemile
Cemile asla beklediğim sonla bitmedi Danyar ve Cemile'nin nerde olduğunu ne yaptığını bilseydik keşke bu biraz üzdü ve Sadık gerçekten iyi bir eş değilmiş kızın arkasından neler dedi ayıp yani
Cemile
CemileCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201932,2bin okunma
Reklam
bataklığa güneş vurduğunda sivrisinek doğdu gövdesi öyle duygun - kanatları öyle kırılgandı ki sorduklarında sivrisinek değilim dedi - bir periyim ben ve artık her gün güneşlerde gözü - rüzgarda kanatları delidolu uçuşturdu durdu - tekdüze şarkısını söyleyerek usanmadan sanki her şey - ağaçlar ve insanlar - törenseldi - hazzı tanıdı ne gördüyse izledi - yetinmeden ve umursamadan - imrendi hep - bir şey üzdü kendini bir gün soktuğunda bir adamı yapayalnız - az buçuk şair - - o gün sivrisinek hüznü tanıdı
196 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
“sevmişsin onu” dedi,uzun bir sessizlikten sonra “oluyor bazen,sonra nasıl bu kadar aptal olabildiğini anlamıyorsun" 2021'de Nobel Edebiyat Ödülüne layık görülen bu eser, Abdulrazak Gurnah'tan okuduğum ilk roman. Hatta yazarımızın ilk romanıdır "Ayrılışın Hatırası". Afrika'da geçen gençlik yıllarının ardından ülkeyi terk eden Hasan'ın hikayesi. Abisinin ölümünden sorumlu tutulan Hasan, bir yandan da alkolik ve tacizci babasının zorbalıklarına katlanmaya çalışır ve başına gelenleri bir nevi kadercilikle kabul eden annesinden yardım umar. Tüm zorluklara bir de ülkesinin çalkantılı politik atmosferinin getirdiği belirsizlikler eklenince işler iyice içinden çıkılmaz bir hal alır. Girdiği üniversite sınavının sonuçları bir türlü açıklanmayınca, yurtdışına gitmeyi ve orada okumayı kafasına koyar. Bunun için gereken parayı, Nairobi’de yaşayan zengin dayısından istemeye karar verip düşer yollara.. Hikaye'de yaşananlar beni çok üzdü, hatta zoruma bile gitti(zengin/yoksul - kadın/erkek - okuyan/okumayan, aç olan/tok olan..), düştükleri durumlar, yaşadıkları sorunlar, düşünceleri ama ne yazık ki acı gerçekler.. Afrika’nın asla dillendirilmeyen, dillendirilmedikçe insanların hayatını her yönden kuşatan dertlerini gözler önüne seren olağanüstü bir roman.. Tavsiyemdir. Bu roman'ı Begüm Çakır ile okuduk, ay sonu kitap hakkında konuşacağınız. Heyecanlıyım.. Başarılı bir romandı..
Ayrılışın Hatırası
Ayrılışın HatırasıAbdulrazak Gurnah · İletişim Yayınları · 202371 okunma
''Ne düşünüyorsunuz?'' diye sordum. O, nispet yapar gibi mırıldandı: ''İnsanın elinde olsa da, kaçıp kurtulsa!..'' ''Nereye gitsin? Her yerde Allah'ın eli vardır. Kurtuluş yok. Üzdü mü bu sizi?'' ''Hayır. Aşk, belki yeryüzündeki en kuvvetli sevinçtir. Belki! Fakat bu bronz ele baktığım şu anda kaçmak istiyorum.'' ''Özgürlüğü seviyor musunuz?'' ''Evet.'' ''Ya, ancak bronz ele boyun eğdiğimiz sürece özgürsek? Ya 'Allah' sözcüğü, halkın kendisine verdiği alışılmış anlamı taşıyorsa?'' Huzursuzlukla bana baktı. Gözleri madeni gri renkteydi, dudakları kurumuş, kederli bir anlam taşıyordu. ''Anlamıyorum!'' dedi ve korkuyla uzaklaştı.
Sayfa 57 - Can Yayınları *Rodin'in ünlü heykeli üzerineKitabı okudu
Derin sesiyle, "Sanırım yolculuk seni üzdü," dedi. "İstediğin şey iyi bir dozda basit bir ilaç. Domenico'ya köyde hintyağı diye bir şey olup olmadığını soracağım." Scrap gözlerini açtı ve doğrudan Bayan Fisher'a baktı. “Ah,” dedi Bayan Fisher, “Uyumadığını biliyordum. Eğer öyle olsaydın sigaranı yere düşürürdün.” Scrap sigarayı korkuluğun üzerine attı. "İsraf," dedi Bayan Fisher. "Kadınlar için sigara içmeyi sevmiyorum ama yine de israfı daha az seviyorum." "Böyle insanlarla ne yapılır?" diye sordu Scrap kendine, gözleri Bayan Fisher'a dikilmişti; ona öfkeli bir bakış gibi gelen ama Bayan Fisher'a gerçekten büyüleyici bir uysallık gibi görünen bir bakıştı bu. Bayan Fisher duygulanarak, "Şimdi tavsiyemi dinleyeceksiniz ve pekala hastalığa dönüşebilecek bir şeyi ihmal etmeyeceksiniz," dedi. Biliyorsunuz İtalya'dayız ve dikkatli olmak gerekiyor. İlk önce yatman lazım." Scrap, "Ben asla yatmam," diye çıkıştı; ve yıllar önce, Kasvetli Ev'in dramatize edilmiş versiyonunda Zavallı Jo rolünü oynayan bir aktrisin söylediği o cümle kadar dokunaklı, hüzünlü geliyordu kulağa: "Ben her zaman yoluma devam ediyorum," dedi Zavallı Jo bu oyunda, ısrarla. bunun bir polis memuru tarafından yapılması; ve o zamanlar bir kız olan Bayan Fisher, elbise çemberinin ön sırasındaki kırmızı kadife korkuluğa başını koymuş ve yüksek sesle ağlamıştı.
160 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın kapağı içeriğini bağırıyordu ama bu kadar keskinlik beklemiyordum. Yazarı sosyal medyadan tanıyorum. Çocukluk travmaları ve ebeveynlerin tutumu üzerine değinmiş birçok yazısını okudum. Sanıyordum ki bu kitapta çocuğun aitliğine değinecek. Halil Cibran edası ile; “Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil, Onlar kendi yolunu izleyen
Seni Feda Etmeyeceğim
Seni Feda EtmeyeceğimNihan Kaya · Eksik Parça Yayınları · 0474 okunma
299 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.