DELİ ve ANARŞİST!
Büyük (Deli) Petro'dan başlayalım:
Delilikle dahilik, despotlukla hoşgörü, dinsizlikle sofuluk, avamlıkla entellektüellik, askerlikle salon adamlığı arasında kimilerinin hayranlıkla, kimilerinin kahırla anlattığı biriydi o.
Öylesine tutarsız bir figür olan Petro'yu büyük yapan fiziksel görünüşü (yaklaşık iki metre boyunda dev gibi bir adamdı) değil, hırsları, hayalleri ve idealleriydi. Deli yapan şey ise bu ideallerine ulaşabilmek için her yolu denemesiydi...
Kendi kendisini yetiştirdi. Askerlik sanatının bütün inceliklerini çeşitli Avrupa dillerini öğrendi. Ayakkabıcılıktan gemi inşaasına kadar yirmi ayrı zanaata vakıf oldu. Daha önce hiçbir Rus'un yapmamış olduğu bir şeyi yaptı. Teknoloji, endüstri, ticaret, kültür, görgü ve savaş sanatı konusunda Batı'dan neler alınabileceğini görmek için iki kez Batı Avrupa'ya gitti.
Otuz altı yıllık (1689-1725) hükümdarlık döneminde Rusya'yı bir dünya gücü yapmak için uğraştı. Aristokratların sert muhalefetiyle karşılaştığı halde köklü reformlara imza attı. Osmanlı İmparatorluğu ile mücadelesi sonrasında Karadeniz'e, İsveç ile mücadelesi sonunda da Baltık denizine açılmayı başardı.
Kimileri onu "kanun koyucu", kimileri de "despot" olarak nitelese de Çarlık Rusyası'nı, Rus İmparatorluğu'na dönüştüren adam oldu. Özellikle "Boyar" denilen büyük toprak sahibi aristokratik sınıfın gücünü kırarak, merkezi otoriteyi güçlendirdi. Fakat boyarların serfleriyle olan ilişkilerine dokunmadı. Rus köylüsü (mujikler) için değişen hiçbir şey olmadı yani... Tıpkı diğer Batılı muadillerinde olduğu gibi.