Yataklarımızda ölmek de iyidir
Temiz bir yastıkta ve arkadaşlarıımızın arasında.
Bir kez olsun ellerimiz göğüsümüze kapanmış, boş ve soluksuz, çizgisiz ,zincirsiz, bantsız ölmek iyidir,
Tertemiz bir ölümle ölmek iyidir
Gömleklerimiz de deliksiz,kaburgalarımızda hissiz.
Yanağımızın altında kaldırım taşları değil,
Beyaz bir yastıkta ölmek iyidir .
Sevdiklerimizin elleri arasında ellerimiz
Çaresiz doktorlar ve hemşireler etrafımızda,
Zarif bir vedadan başka hiç bir şey bırakmadan,tarihe bakmadan , hayatı öylece bırakıp ve birgün bir başkası gelip bunu değiştirir diye umarak ölmek iyidir.
Rabbim sana bunu yazdırtan zalimlere en büyük cezayı verecektir kardeşim. 😔🌼🇸🇩🥀
"Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem...
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam, ne tutsam, nereye gitsem?
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Attila İLHAN
“Bir gün yıldızlara çıkabilir miyim dersin? diye sordum.
“Sana yolu gösteririm,” dedi. “Her zaman yolu gösteririm.”
Rüya orada bitti ama bütün gece deliksiz uyumaya devam ettim.”
Hummaya tutulmuş gibiydim o günlerde... Birbirlerine zıt duygular, düşünceler; şüphe umut, sevinç ve acılar içimi didik didik ediyordu. Yaşıma göre yaptığım incelemeden, bunun sonuçlarından korkuyordum. Neşesizdim, günümü gün etmeğe bakıyordum. Yalnız geceleri - besbelli yaş icabı - deliksiz uykuya dalar, her şeyi unuturdum.
Yataklarımızda ölmek de iyidir
temiz bir yastıkta
ve arkadaşlarımızın arasında.
Bir kez olsun
ellerimiz göğsümüze kapanmış,
boş ve solgun,
çiziksiz, zincirsiz, bantsız
ve belgesiz ölmek iyidir.
Temiz bir ölümle ölmek iyidir,
gömleğimizde deliksiz
ve kaburgalarımızda delilsiz.
Yanağımızın altında kaldırım taşı değil, beyaz bir yastıkla,
ellerimiz sevdiklerimizin elleri arasında,
çaresiz doktorlar ve hemşireler etrafımızda,
arkamızda zarif bir vedadan başka hiçbir şey bırakmadan,
tarihe aldırmadan,
dünyayı öylece bırakarak,
bir gün bir başkası onu değiştirir diye umarak
ölmek iyidir.
Yataklarımızda ölmek de iyidir
temiz bir yastıkta
ve arkadaşlarımızın arasında.
Bir kez olsun
ellerimiz göğsümüze kapanmış,
boş ve solgun,
çiziksiz, zincirsiz, bantsız
ve belgesiz ölmek iyidir.
Temiz bir ölümle ölmek iyidir,
gömleğimizde deliksiz
ve kaburgalarımızda delilsiz.
Yanağımızın altında kaldırım taşı değil, beyaz bir yastıkla,
ellerimiz sevdiklerimizin elleri arasında,
çaresiz doktorlar ve hemşireler etrafımızda,
arkamızda zarif bir vedadan başka hiçbir şey bırakmadan,
tarihe aldırmadan,
dünyayı öylece bırakarak,
bir gün bir başkası onu değiştirir diye umarak
ölmek iyidir.
Mourid Barghouti, Midnight and Other Poems (2009)
🤎🇵🇸
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
İnsan bazen, nasıl da diğerlerinin usandırıcı konuşmalarının anlamsızlığından ve bütün o görkemli ifadelerden kaçmak, sözcüklerin geçersiz olduğu doğaya ya da zorlu ve uzun işlere sığınmak istiyor. Deliksiz uykulara, gerçek müziğe ya da duyumsamayla suskunlaşmış insan anlayışının kendisine!