Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İttihat Terakki Liderlerinin Türkistanda Türklük Şuurunu Uyandırmaya ve Bağımsızlık İçin Mücadele Etme Fikrini Alevlendirmeleri İttihat Terakki'nin lideri Talat Paşa, 1914 yılında Ahmet Kemal İlkul'u okul açmak ve eğitim çalışmalarında bulunmak üzere Doğu Türkistan'a gönderir. Ardından Enver Paşa'nın teklifi ile Hacı Selim Sami
Sayfa 506Kitabı okudu
Enver Paşanın Türkistanda Bağımsızlık Hareketi Başlatma İsteği
Daha önce Türkistan'a gönderip, oralarda bir hareket başlatıp başlatamayacaklarını incelemesini istediği Hacı Sami'den cevap gelmiştir. Hacı Sami, Türkistan'ın parçalanmışlığından ve yıpranmışlığından söz ederek, buralarda böyle bir mücadelenin imkansız olduğunu bildirmektedir. Enver Paşa kendine yakışan şu cevabı verir: "Uzun zamanlardan beri Türkistan Türklüğü ile Osmanlı Türklüğü arasındaki irtibat kopmuştur. Ben, Osmanlı Ordularının Başkomutanı ve İslam Halifesinin Damadı olarak oraya gelir ve Türkistan'ın bağımsızlığı uğruna ölürsem, bu köprüyü kurmuş oluruz." Daha sonra da Zeki Velidi Togan'a şunları söyleyecektir: "Muvaffak olamazsak, hiç olmazss cesedimi burads bırakmakla Türklüğün istikbaline hizmet etmiş olurum." En yakın dostlarından Lübnanlı Şekip Aslan da, Enver Paşa'nın Batum'dan Türkistan'a doğru yola çıkarken, "Nefsinde ölümünü kararlaştırmış" olduğunu söyler. Batum'dan Trabzon eski valisi Cemal Azmi Bey'e yazdığı mektubunda, Berlin'deki çocuklarıyla ilgilenmesini ister. Evet, Enver Paşa'nın kararı ve demir olsa eriteceği kesindi; o, Trablusgarp'tan, Sarıkamış'tan tanıdığımız Enver Paşa idi.
Sayfa 479Kitabı okudu
Reklam
Enver Paşa: Demir Olsa Eritirim
Enver Paşa yeni bir yol çizmeliydi. Daha önce Türkistan'a gidip gelmiş olan amcası Halil Paşa ile görüşür. "Türkistan'ın henüz tam teşkilatlanmadığını ve temeli olan bir harekete bu yüzden girişilemeyeceğini anlatmaya çalışıyordum. Basmacı denilen ve Fergana bölgesinde dolaşan çete kuvvetlerinin bir kısmı vatansever, bir kısmı eşkiya, bir kısmı din elden gidiyor diye ayaklanan softalar, bir kısmı da malım gitsin canım kurtulsun düşüncesiyle hareket eden insanlardı. Üstelik silah ve cephaneleri de yetersizdi. Enver'e bunlarla bir hiçbir şey yapılmasının mümkün olamayacağını anlatmaya çalışıyordum. O'nun cevabı: Demir olsa eritirim, oluyordu."
Sayfa 478Kitabı okudu
Doğu Türkistanlı Müslümanlara Yapılan İşkence Çesitleri
1- Mazlumun başına madeni bir başlık geçirilerek elektrik verilir. Böylece cereyanın etkisiyle gözler dışarı fırlar. 2- Baş ve ayaklar iki ayrı makinaya bağlanır ve aksi istikametlere hareket ettirilir. 3- Eller bağlı olduğu halde sırta ağır kayalar konur. 4- Ellerden tavana asılarak saatlerce, hatta günlerce bu halde tutulur. 5- Çivili
Sayfa 51 - Kaşgar YayıneviKitabı okudu
Birinci boy: «Oğuz»lardır. Bunlara «Kun» da derler. Hıtay ülkesinden çıkmışlardır. Öz yurtlarını ot ve yem darlığından ötürü bırakmışlardır. İkinci boy: «Kay»lardır. Bunların sayısı Oğuzlardan artıktır. Kaylar «Sarı» ülkesine düşmüşlerdir ki Peçenek ülkesi ile Ermeni Denizi kıyıları yanındadır. Üçüncü boy: «Kırkız» adındadır. Bunlar da çokluk
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir. Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
Reklam
Agâh Sırrı Levend'in mükemmel yazısı
MEHMET EMİN YURDAKUL'UN KİŞİLİĞİ Agâh Sırrı Levend Bir toplumda beliren yeni düşünce akımlarını, değişen edebiyat ve sanat hareketlerini, kendilerini meydana getiren nedenleri incelemeden, yalnız görünüşlerine bakarak açıklamaya çalışmak çok yanıltıcı olur. Kişisel bir heves ürünü gibi görünen bir eserin bile, sonradan yeni bir devrin
Turak ve ona bağlı bazı Peçenek beyleri 1048'den beri İstanbul'da alıkonulmuştu. Bunlara zengin hediyeler verdi, gelecekte de kendilerine eğer başarılı olurlarsa daha büyük iltimaslar verileceği konusunda söz verdi ve bunun karşılığında soydaşlarını Bizans imparatoru ile barışa ikna etmelerini istedi. Ancak onlara güveni kalmadığı içinde
Bizans imparator Monomakhos Edirne'de yaşanılan hezimete çok öfkelendi ve kendisinden beklenmeyen bir tarzda onlara karşı bizzat kendisi gitmek istedi. Ancak o sıralar gut (dama) hastalığı ile uğraşması ve yürüyememesi onu başkentte kalmaya mecbur bırakh. Ayrıca komutanları ona göre korkak, basiretsiz ve doğru olanı yapmakta güçsüzdüler. Bu
Bizans Devleti 1056'dan itibaren yirmi altı yıl sürecek bir iç karışıklar dönemine girmişti. Bir taraftan ardı arkası kesilmeyen taht mücadeleleri, diğer taraftan büyük çiftlik sahibi aristokratların hükümete karşı düşmanca tutumları devletin zayıf düşmesine sebep olmuştu. Dışta ise hem Balkanlarda sık sık Peçenek saldırılarının görülmesi,
Reklam
Gerek Bizans İmparatoruluğu tarafından Anadolu'nun çeşitli yerlerine yerleştirilen Peçenekler, gerekse Oğuzların bir boyunu oluşturup Anadolu'ya gelen Peçenekler yerleştikleri yerlere genellikle kendi boy isimlerini verdiler. Bu yüzden de Türkiye'nin pek çok yerinde Peçenek adında yer ismi bulunmaktadır. Anadolu'daki Peçenek
12. asrın başlarında Suriye'ye yakın Bizans topraklarındaki Anadolu şehirlerinde Peçeneklerin garnizon hizmetini gördüklerini Ermeni vakanüvisti Urfalı Mateos'un kaydından anlıyoruz. Ona göre, Antakya Kontu Tancred ile Urfa Kontu Bauton arasında devam eden mücadele esnasında Bizans'ın vassalı olan Ermeni Prensi Goğ-Vasil Urfalılara
Peçenekler, Makedonya ve Filibe'den böyle uzaklaştırılınca geri çekilip Balkan sıradağlarını aşarak Tuna kıyılarına gidip oraya yerleştiler. Tabii bu durum Anna'da şöyle ifade edilmektedir: "bizim arazimizi sanki kendilerinin imiş gibi utanmazca sömürüp kullanmayı sürdürdüler". Aslında Peçeneklerin bu topraklara gelmeleri bir
Aleksios Komnenos tahta çıktığında Balkanlarda oldukça geniş bir coğrafyaya yayılan Peçenek kağanlığının merkezi Tuna boyundaki Yüz-tepe'de idi. Bazı Peçenek uruğları Slavların zorlamaları sonucu yurtlarından ayrılarak Tuna'nın batı kıyısına gelerek yerleşmişler ve Tuna boyundaki şehirlerde hakimiyeti sağlamışlardı. Kağan olarak
87 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.