Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her Ne iş yapıyorsan onu bir ibadet gibi yapmalısın. O vakit anlarsın ki; tahta oymanın da, nal çakmanın da, çömlek yapmanın da; demir dövmenin, şiir söylemenin de sevabı vardır. Her işinde O varsa şayet, inan ki O dahi sana yârdır.
Sayfa 114Kitabı okudu
"Bir ibadet gibi yapmalısın" dedi Derviş Hasan Usta. "Her ne iş yapıyorsan onu bir ibadet gibi yapmalısın. O vakit anlarsın ki; tahta oymanın da, nal çakmanın da, çömlek yapmanın da; demir dövmenin, şiir söylemenin de sevabı vardır.
Reklam
Her ne iş yapıyorsan onu bir ibadet gibi yapmalısın. O vakit anlarsın ki; tahta oymanın da, nal çakmanın da, çömlek yapmanın da; demir dövmenin, şiir söyleminin de sevabı vardır. Her işinde O varsa şayet, inan ki O dahi sana yârdır.
"Her ne iş yapıyorsan onu bir ibadet gibi yapmalısın. O vakit anlarsın ki; tahta oymanın da, nal çakmanın da, çömlek yapmanın da; demir dövmenin, şiir söylemenin de sevabı vardır. Her işinde O varsa şayet, inan ki O dahi sana yârdır. Hem söylesene Ahmedim, insanın elinin emeğinden daha tatlı ne vardır?"
Sayfa 113Kitabı okudu
''Dede Korkut Destanı'nın Türkmenistan'da derlenen ve yazıya geçirilen boylarından anlaşıldığına göre Oğuz Türkleri 9-11.yüzyıllarda Türkistan coğrafyasında yaşananları yaklaşık bin yıl aklında tutmuş, gerektiğinde anlatarak paylaşmış, fırsatını bulduğunda yazıya geçirmiştir. Bu yaşananları gittiği coğrafyaya da taşımıştır. Nitekim Dede Korkut kitabının Dresden ve Vatikan nüshaları bunu göstermektedir.''
Her ne iş yapıyorsan onu bir ibadet gibi yapmalısın. O vakit anlarsın ki; tahta oymanın da , nal çakmanın da , çömlek yapmanın da; Demir dövmenin,şiir söylemenin de sevabı vardır. Her işinde O varsa şayet, İnan ki O dahi sana yârdır.
Reklam
İngilizlerin sinsi faaliyetlerini sezen Sultan, Arap vilayetlerine özel statüler veriyor, Arap liderlerini taltif ediyordu. Bu topraklara yönelik en mühim faaliyeti ise hiç şüphesi HİCAZ DEMİR YOLLARI projesi'ydi. Bu proje tamamen bir Osmanlı teşebbüsü olup, Osmanlı mühendis ve teknisyenleri tarafından gerçekleştirilmiș, masraflarının tamamı İslam dünyasından toplanan yardımlarla karşılanmıștı. Hindistan, İran, Tunus, Cezayir, Fas, Türkistan, Sumatra, Java ve Malezya Müslümanları açılan yardım kampanyalarına katılmışlar, bilhassa Afganistan Sultanı Amir Han en büyük yardımı yapan kişi olmuştu. Hicaz Demir yolu projesiyle bu topraklardaki Osmanlı nüfuzunun artacağı endişesine kapılan İngiltere, Osmanlı Devleti'nin açtığı demir yoluna yardım kampanyalarını engellemeye çalışmıștır. Bu baltalamak hareketini Rüştü Paşa şöyle anlatır: "Bu hat başladığı zaman İngilizler bizde, bu hattı inşa edebilecek kabiliyeti görmeyerek, Hindistan'da ve Mısır'da yayınlanan gazeteleriyle, Türklerin yardım bahanesiyle Müslümanları soymak için yeni bir tertipte bulunduklarını, Türklerde bu iktidarın olmadığını ve beyhude yere aldanıp para vermemelerini ilandan çekinmemișlerdir."
Sayfa 167 - Timaș yayınlarıKitabı okudu
Türkiye'de Sosyalizmin Gelişmesi
Meşrutiyetin idaresinde, Avrupa'dan sosyalist fikirleri taşıyanlar, "Osmanlı Sosyalist Fırkasını" kurmuşlardı. Bu devirde "İştirakçı Hilminin" faaliyetleri meşhurdur. Sosyalist ve komünist hareketin canlanışı, 1920'lerden sonra, Rusya'nın desteği ve teşviki ile olmuştur.III. Enternasyonel'in Moskova'daki 2. kongresinde, milli kurtuluş savaşları hakkında dikkat çekici kararlar alınmıştır. Karar kısaca şöyleydi:Sömürge, yarı sömürge ve fakir ülkelerin,kapitalist emperyalizme karşı yürüttükleri kurtuluş savaşlarına, 3. Enternasyonal, Sovyetler Birliği ve diğer ülkelerin komünist partileri destek olmalıydılar. Ancak bu yardımı yaparken "milli" nitelik taşıyan savaşların, "sosyalist" renge büründürülmesine çalışılmalı ve milli liderlerin yerini, "Sosyalist liderlerin" alması için gayret gösterilmeliydi. Türk Kurtuluş Savaşı'na da Sovyetler Birliği bu yüzden yardım etti. Aslında bu yardım, Türkistan Türklerinin Moskova kanalıyla gönderdikleri yardımdı. Atatürk'ün yerini alması için Mustafa Suphi ve yoldaşlarını Türkiye'ye gönderdiler. Trabzon'lular bunları öldürünce, hesapları boşa çıktı. O yüzden Nazım Hikmet, burjuva Kemal'in omuzuna(bindi), Hak tuu diye uluyarak, Atatürk'e ve Türk milletine hakaret eder.
... Yesevi halifeleri önemli görevler ifa etmişlerdir. Hacı Bektaş-ı Veli, Şeyh Edebali, Ahi Evran halifeleri arasında yer almaktadır. Akıncı sufilerin yetiştirilmesinde, Hoca Ahmed Yesevi Türkistan'da bulunmasına rağmen, Anadolu'ya da etki etmiştir. Hayatı boyunca etrafındakilere, Allah Teala'yı ve Peygamber Efendimiz'i (s.a.v) sevmeyi, mütevazi olmayı, doğruluğu yaymayı, haksızlığa karşı çıkmayı, yardım sever olmayı, kanaatkar olmayı ve nefsi terbiye etmeyi tavsiye etmiştir. Alimliğinin yanında şairdir...
Sayfa 200Kitabı okudu
Demir Türkistan'da
"Fukaraya beşaret, üseraya serbesti, kalbi kırık olanlara teselli, zulüm altında ezilenlere hürriyet vermek için geldim."
Sayfa 64 - Kaknüs Yayınları
Reklam
" Her ne iş yapıyorsan onu bir ibadet gibi yapmalısın. O vakit anlarsın; tahta oymanın da, nal çakmanın da, çömlek yapmanın da; demir dövmenin, şiir söylemenin de sevabı vardır. Her işinde O varsa şayet, inan ki O dahi dana yardır. Hem söylesene Ahmedim, insanın elinin emeğinden daha tatlı ne vardır? "
Sayfa 114Kitabı okudu
Bayezid'in niyeti artık açıkça ortaya çıkmıştı. Elçileri daha Tatar ordugahından ayrılmamışken, Timur benzeri bir karşılıkta bulundu. Ordusunun denetlenme emrini vererek, elçilere birliklerinin ne kadar güçlü olduğunu gösterdi; bunlar, hükümdarlığının dört bir yanından gelmiş ve çok sayıda sefere katılmış askerlerdi. Arabşah'a göre, bu
Sayfa 352 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
İki tarafın başında da yenilmemiş birer Bozkurt vardı. Vuruştular. Ya yıldırım üstün gelecek, ya demir eritilecekti. Talih ikincisine güldü. Demir yıldırımı eritti. Türkistan'ın aksak padişahı, Türkiye'nin mağrur sultanını tutsak kıldı.
(Bumin Kağan 'dan Nevrûz'a)
"Türk hâkanlarının asırlarca örste demir döğerek Ergenekon Günü'nü kutladıklarını biliyoruz. Bu, Ergenekon'dan Çıkış'ın anılmasıdır. Prof. Abdülhalûk Çay, bunun Nevrûz günü olduğunu uzun boylu anlatan bir kitap yayınladı. Nevrûz hakkında bir kaç cümle söylemek isterim. Türkistan'da ve bir döneme kadar Osmanlı'da kutlandığı gerçektir. Dîvân şiirimizde nevrûziyye'ler vardır. Ancak son dönem Osmanlı' sında nevrûz kutlama âdetinin tavsadığı, hattâ ortadan kalktığı muhakkaktır. Nevrûz, gece ile gündüzün 12'şer saat olarak eşleştiği, daha astronomik tabirle bahar'ın başladığı gün olarak, bir takvim tabiri şekliyle bilinirdi. Ben İstanbul'da 19.asrı yaşayan büyüklerimden hiç nevrûz kutlaması duymadım. Buna karşılık benim çocukluğumda bile gayri resmî olarak Hıdrellez yani 6 Mayıs günü kutlanırdı. Zaten doğrusu 22 Martta çayır çemene çıkılamaz. 6 Mayıs bunun için çok daha münasiptir. Sonra bir tarihte 1 Mayıs, Bahar bayramı ilân edilip Hıdrellez silinmeye çalışıldı. 1 Mayıs, işçilerin bayramı olarak Batı'dan geldi. Batılılar' ın böyle anneler, babalar, kadınlar günleri de vardır. Ancak 1 Mayıs, Komünistler'in resmî devlet bayramıdır. Bizde de 1970'lerde artık bahar bayramı hâlinden çıkıp komünist bayramı hâline geldi, Lenin ve Mao bayrakları açılarak kutlandı. ... Nevrûz'u ise Türkiye'de Kürt milliyetçileri ortaya çıkardı. Kürtler'in millî bayramı olarak lanse edilmek istendi. Bir kaç yıllık bir bid'attır. ..."
Sayfa 12 - Ötüken Neşriyat
Enver Paşanın Türkistanda Bağımsızlık Hareketi Başlatma İsteği
Daha önce Türkistan'a gönderip, oralarda bir hareket başlatıp başlatamayacaklarını incelemesini istediği Hacı Sami'den cevap gelmiştir. Hacı Sami, Türkistan'ın parçalanmışlığından ve yıpranmışlığından söz ederek, buralarda böyle bir mücadelenin imkansız olduğunu bildirmektedir. Enver Paşa kendine yakışan şu cevabı verir: "Uzun zamanlardan beri Türkistan Türklüğü ile Osmanlı Türklüğü arasındaki irtibat kopmuştur. Ben, Osmanlı Ordularının Başkomutanı ve İslam Halifesinin Damadı olarak oraya gelir ve Türkistan'ın bağımsızlığı uğruna ölürsem, bu köprüyü kurmuş oluruz." Daha sonra da Zeki Velidi Togan'a şunları söyleyecektir: "Muvaffak olamazsak, hiç olmazss cesedimi burads bırakmakla Türklüğün istikbaline hizmet etmiş olurum." En yakın dostlarından Lübnanlı Şekip Aslan da, Enver Paşa'nın Batum'dan Türkistan'a doğru yola çıkarken, "Nefsinde ölümünü kararlaştırmış" olduğunu söyler. Batum'dan Trabzon eski valisi Cemal Azmi Bey'e yazdığı mektubunda, Berlin'deki çocuklarıyla ilgilenmesini ister. Evet, Enver Paşa'nın kararı ve demir olsa eriteceği kesindi; o, Trablusgarp'tan, Sarıkamış'tan tanıdığımız Enver Paşa idi.
Sayfa 479Kitabı okudu
87 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.