Biz bunlara bakıp korkmamalıyız. Düşmanlarımız korksun. Hem de nasıl korkuyorlar. Korkularından bize
bu zulümleri yapıyorlar. Korkmasaydılar yapmazdılar. Yüz elli yıldır bizi tüketmeğe uğraşıyorlar. Yüz elli yıl! İşte bu yurtta bir avuç Tatar kaldık. Bizi büsbütün yok etmedikçe içleri rahatlamıyacak. Biz mahvolduktan sonra bile, bu sefer ruhumuzun önünde titreyecekler. İyi bak bu yıkıntılara!.. Sen benim evlâdım olmakla beraber, bu toprağın, bu yıkıntıların bir parçasısın... Seni bu toprak doğurdu,
bu toprak besledi. Bil ki yalnız değilsin. Büyük bir milletin zengin geçmişi ve parlak geleceği seninle beraber. Bahçesaray'dan Kaşgar'a varana kadar binlerce minaremiz göklere uzanıyor. Bize Tatar diyorlar, Çerkez diyorlar, Türkmen diyorlar, Kazak diyorlar, Özbek diyorlar, Azer diyorlar, Karakalpak, Çeçen, Uygur, Kabardı, Başkırt, Kırgız diyorlar. Bunlar hep yalan! Deniz parçalanmaz. Biz
Türk-Tatarız. Bunu senin kalbinin bildiği gibi, her Başkırt, her Kırgız, her Kazak'ın, Kırgız'ın da kalbi bilir. Kalbinin hisleriyle hareket et. Dünyanın boş hırslarına kapılma...
Bu incelemeyi bir o kadar çok yapmak isteyip bir o kadar da nasıl toparlayacağım konusunda tereddütte kalmamı hesaba katmazsak gelin detaylara bakalım. Kitabı alıp okumadan önce
Hüseyin Nihal’in fikir dünyasına bir göz atmakta fayda var diye düşünüyorum. Herkes kitaplarında kendinden izler taşıyor fakat Atsız bu kitabında açık bir şekilde
Ama sen uzaklardaydın ey kalbim
Uzaklardaydın, sevdiğim uzaklardaydı
Ayın yıldızların çağlayarak
Berrak şelaler yaparak
Coşku içinde aktığı
Bir yerlerdeydi.Hani bir gün bir çobana rastlamıştık
Adı Ferhat mıydı neydi
Koyunların, kuşların, böceklerin ve çiçeklerin
Sadakatten mest oldukları
Herbirinin gözlerinde
Kaybolur gibi kayar gibi
Dalıp
Yaslan göğsüme sevdiğim
Benim gönlüm gök gibidir açık deniz gibidir
Pas tutmaz benim içim yeryüzü gibidir
Toprak gibidir
Sen ki bulut gibisin
Ay gibisin güneş gibi bazen
youtu.be/m-IHQqIKD70?si=...
Deniz kaplumbağalarını kurtarıyorlar.
İnsansı hayvanları öldürüyorlar.
Çünkü o ayrı dava.
Bu ayrı dava.
Beyaz melek nasıl olursun?
Ama O Başka Bir Mesele…
Deniz kaplumbağalarını kurtarıp,
“İnsan hayvanları” diyerek öldürüyorlar insanları.
Ama o başka bir mesele, bu başka bir mesele…
Nasıl beyaz bir melek olunur?
Vicdanlar yarım…
Özgürlük hareketleri için mücadele edin,
Bağımsızlık hareketlerini ise yok edin.
Öldürülenlerin ırklarına ve sayısına göre,
Gösterin şefkat ve
Sait Faik yalnız bir adamdır,yaşamın tekdüzeliğinden sıkılmış,yanlız ama mutlu bir adam...İyi bir gözlemcidir ;yaşamı ve insanın hallerini seyreder,öyküleri gerçek yaşamından gözlemlerinden kesitlerdir, kurgu yok gibidir.Derin bir insan,hayvan ve doğa sevgisine sahiptir,bunu eserlerine sade akıcı ve samimi bir dille yansıtır. Bir ada insanı
1. Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
2. Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
3. Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
4. Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
5. Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
6. Hoşgörülükte deniz gibi ol.
7. Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.
Dilek E.D “Hayallerim talan, şansım en büyük günahlarla yan yana; son kez dönüp baktım ki ah bu ne yaman bir istila...!”
“Vakti gelince, yıldızlar da tutunamaz gökyüzüne...”
“Denizin kıyısına vurmuştu deniz kabukları; ömrü suda tamamlanmamış da ölüsüne bir avuç toprak arar gibiydi...”
“Baharı beklerken, kışa yenik düşer insan...”
“Bazı cümleler vardır ki harfleri mizanda hafif gelse de kıymeti gönlün ve ruhun sahici terazisinde tartılmaz.”
“İnsan bu... Hep kendime eder. Kimine göre kader, kimine göre keder...”
“Mevsime düşen ilk yaprağı gördüm, düştüğüm ilk günü hatırladım...”
“Yenilir, insan... Yaşama sımsıkı sarılır da dünyaya yenilir...”
“İnsan bu işte, peydah ettiklerini aşk adına sakınıp korur...”
“Heybende bulamadıklarını, gecede ara!”
Yaslan göğsüme sevdiğim
Benim gönlüm gök gibidir açık deniz gibidir
Pas tutmaz benim içim yeryüzü gibidir toprak gibidir
Sen ki bulut gibisin
Ay gibisin güneş gibi bazan
İyilikle Değişir Dünya
192 syf.
Kitabın yazarını sanırım bilmeyen yoktur. Sosyal medyada (Instagram ve YouTube) kanallarında birden ortaya çıkıp bazen yardım istiyor bazen de yardım ediyor. Ben ilk sosyal medyada gördüğümde yardım istiyordu bir nevi halkımızın ne kadar yardımsever olduğunu deniyordu diyebiliriz. İlerleyen zamanlarda tekrar bir
Toprağın sarsıntısı denizin fırtınasına benzemiyor, büsbütün ayrı bir şey; denizde her zaman müteyakkız bulunuyoruz; deniz, biliyoruz ki insanoğlu için güvenilecek bir unsur değildir. Onu başından düşman olarak aldığımız için su bizde mukavemet, müdafaa ve zafer sevkitabii ve ihtiyaçlarını uyandırıyor...
Halbuki toprak böyle değil; o insanlığın en güvendiği unsurdur. Saadetini, refahını, emniyetini ona bağlamıştır. Onu her zaman itaatli, müşfik veyahut hiç olmazsa lâkayt ve sakin görmeğe alışmışızdır. Toprağın sarsılması işte bu emniyetin yıkılmasıdır ve bir dost tarafından hançerlenmeğe benzeyen vahim bir hâli vardır. Onun için denizden gelen tehlike karşısında atik ve cesaretli kesilen insan, topraktan gelen tehlike karşısında maneviyatını kaybetmiş bir sürü şekline giriyor.
...
bu deniz kıyısında iyiyim, beni rahat rahat alıyor burası; hiçbir şeyim de eksik değil; ama şu istek beni yiyor: ölmeden önce, elimden geldiği kadar çok toprak ve deniz görmek.