Aşk, akıl için bir sırrı kadim,
Maşuk, aşık için bir ism_i azim,
Sekarat girdabındaki bir derviş gibi,
Aşık, maşukun adını tesbih eder de, eder...
Ama ne içinde erir, ne sonuna erer,
Halkın gözünde değersiz bir derbeder, akılsız bir meczuptur O,
Halbuki uçsuz bucaksız, dipsiz kenarsız, hadsiz hudutsuz bir alemde mahpustur, mahkumdur, mahcuptur O.
Hiç kimse bilmez, bilemez.
Aşk bir kemendi esaret gibi görünür sana ama,
Aslında o maddeyi manaya, cesedi ruha, aklı kalbe, görüneni görünmeyene bağlayan bir miraç-ı hürriyettir.
Bir yanın zelil olsa da, bir yanın azizdir.
Bir yandan yaksa da Aşk, bir yandan serindir.
Tıpkı bir afyonu manevi gibi içine girmekle kalmaz, iliklerine siner,
Sonrası bir meftanın sekarat hissizliği sanki.
Hasılı kelam, AŞK İLAHTAN SANA LÜTFEDİLMİŞ BİR HALDİR.
Bunun üzerine söylenecek her söz ne idüğü belirsiz kıyl-ü kaldır...