Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
162 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
(arkakapakyazısından) “Kendi kendini eğiten insanın hikâyesi olan Hayy bin Yakzân, Ortaçağ’ın en önemli dinî-felsefî eserlerinden biri sayılmaktadır. İbranice, Latince, Flamanca, Fransızca, Almanca, İngilizce çevirileriyle XVII. Ve XVIII. Yüzyıl Avrupası’nın en popüler eserlerinden biri olmuş, Avrupa edebiyatında azımsanmayacak bir iz
Hayy Bin Yakzan
Hayy Bin Yakzanİbn Tufeyl · İş Bankası Kültür Yayınları · 20211,585 okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Dostoyevski romanında karakterler aracılığıyla ahlaki değerlerin bireysel özgürlüğün ve toplumsal normların çatışmasını inceler Aleksey'in safiyetini koruyarak toplumun karanlık tarafını temsil etmesi romanın ana temasını vurgular Ayrıca roman boyunca sınıf farklılıkları ahlaki çöküş ve varoluşsal sorunlar gibi temalar da işlenir Dostoyevski'nin İnsancıklar'ı yazarın döneminin sosyal ve politik gerçeklerine derinlemesine bir bakış sunar ve insan doğasının karmaşıklığını anlamak için derinlikli bir yolculuk sunar.
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 202361,7bin okunma
Reklam
160 syf.
9/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Victor Hugo’nun “Bir İdam Mahkumunun Son Günü” kitabı, 19. yüzyıl Fransasında idam cezasını eleştiren güçlü bir eserdir. Kitap, ölüm cezasına çarptırılan bir adamın son altı haftasını, kendi ağzından anlatır. Mahkum, önce idam cezasının yerine başka bir ceza alacağını umut eder, ancak zamanla kaderini kabullenir ve ölümle yüzleşmeye başlar. Hapishane yaşamının zorlukları, gardiyanların kötü muamelesi ve kötü yemeklerden kurtulacağı için bir yandan sevinirken, diğer yandan ailesini, özellikle de annesini ve hastalıklı karısını düşünür. İnfaz günü yaklaştıkça, mahkumun ruh hali giderek kararır ve ölüm düşüncesi onu daha da bunaltır. İdam günü geldiğinde, mahkumun küçük kızı onunla vedalaşmak için getirilir, ancak mahkum tanınmaz hale gelmiştir. Mahkum, idam edilmeden önce bekletildiği odada, kendinden önceki mahkumların duvarlara yazdıkları yazıları okur ve bu onu daha da gerginleştirir. Dışarıda, infazı izlemek için toplanan kalabalığın sesleri duyulur ve mahkum, insanların bu vahşete olan merakını ve kan susamışlığını sorgular. Hugo’nun eseri, bir idam mahkumunun psikolojisini ve son günlerinde yaşadığı içsel çatışmaları derinlemesine inceler. Yazar, bu eseriyle idam cezasının insanlık dışı olduğunu ve toplumun bu cezaya olan tutumunu sorgulamayı amaçlar. Kitap, sosyolojik ve psikolojik açıdan idam cezasını ve toplumun bu konudaki tutumunu eleştirirken, aynı zamanda okuyucuya mahkumun gözünden bir bakış sunar ve onun duygusal dünyasını hissettirir.
Bir İdam Mahkumunun Son Günü
Bir İdam Mahkumunun Son GünüVictor Hugo · Can Yayınları · 2019119,9bin okunma
540 syf.
9/10 puan verdi
·
57 günde okudu
Bu eser Sylvia Plath'in hem kafasındaki düşüncelerle hem de depresyonla olan mücadelesini anlatıyor. İç dünyası, hayata ve insanlara olan bakış açısı karmaşık, bazen fazla kötümser bazen de fazla iyimser olan bu gelgitli halleri çoğunlukla onu umutsuzluğa sürüklemiş. Tek isteği kafasındaki sesleri eserlerine aktarmaktı ancak bu mücadelesi o kadar da kolay olmamış. Uzun dönemler şiirleri, düz yazıları geri çevrilmiş bu nedenle de yazma hevesi kırılmış. Ne olursa olsun hayata, eşine olan inancını kaybetmemiş. Ben onun romantik, depresif , şairane tarzını çok seviyorum. Kitabı okurken onun düşüncelerinin çoğuna hayran kaldım. En sevdiğimde duygularını derinlemesine ve en ince ayrıntısına kadar anlatmasıdır. Bu tarz kitapları okumanın bana en büyük katkısının duygularımı ve düşüncelerimi daha iyi ifade etmem olduğunu düşünüyorum. Çünkü duygularımız soyut olduğu için onları anlatırken somut betimlemelere ihtiyaç duyuyoruz. Sylvia'nın yaşadığı buhranı net anlatması bizim onu daha iyi anlamamızı sağlıyor. Kendisini sevdiğim için sanırım okurken çoğu bölümlerde gözlerim doldu. Keşke demenin bir anlamı yok ama yine de diyeceğim... Keşke uzun yıllar yaşayıp bize çok güzel eserler verseydi. Eğer kendisini daha yakından tanımak istiyorsanız kesinlikle tavsiye ederim.
Günlükler
GünlüklerSylvia Plath · Kırmızı Kedi · 20141,061 okunma
280 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
OKUDUM - BİTTİ KİTAP ADI: OLAĞAN PSİKOPATLAR YAZAR ADI: KEVİN DUTTON SAYFA SAYISI: 267
Olağan Psikopatlar
Olağan PsikopatlarKevin Dutton · Domingo Yayınevi · 20131,373 okunma
43 syf.
7/10 puan verdi
Tanrı'ya Uzanan Eller ve Boşlukta Yankılanan Dualar
Anton Çehov'un Kara Keşiş'i, Manastırda yaşayan ve inanç krizi geçiren Sofron adında bir keşişin hikayesini anlatıyor. Sofron, ne yaparsa yapsın Tanrı'ya yakın hissedemiyor ve günah ve pişmanlık duyguları arasında gidip geliyor. Hikaye oldukça kasvetli ve Sofron'un kafasının içi de pek parlak değil. Ama bu durum kitabı sıkıcı yapmıyor, aksine insan ruhunun karanlık köşelerine derinlemesine bir bakış sunuyor. Çehov, Sofron'un çelişkilerini ve duygularını o kadar güzel tasvir ediyor ki, okurken sen de onunla birlikte inanç ve varoluş üzerine düşünmeye başlıyorsun. Eğer insan psikolojisi ve din felsefesi gibi konular ilgini çekiyorsa, Kara Keşiş'i kesinlikle okumalısın. Ama karanlık ve kasvetli ortamlardan hoşlanmıyorsan, bu kitaptan uzak durman en iyisi olabilir.
Kara Keşiş
Kara KeşişAnton Çehov · İş Bankası Kültür Yayınları · 20226,8bin okunma
Reklam
İslam felsefesine genel olarak baktığımızda Aristo felsefesinden çok faydalandığını görürüz. Aristo kendisinden önce gelen bütün filozofların Tanrı anla­yışını derinlemesine inceleyip üzerine kendi felsefesini inşa etmiştir. Hatta inşa etmekle kalmayıp felsefede yeni ve hiç girilmeyen alanlar açıp felsefenin en önemli ismi haline gelmiştir. Bu açıdan baktığımızda Aristo için modern düşünce sisteminin kurucusu da diyebiliriz. Aristo’nun Tanrı anlayışına baktığımızda her şeyin üzerinde duran mükemmel bir varlık görürüz. Aris­to’ya göre Tanrı hem düşünen, hem düşünülen, hem de düşüncenin kendisidir. Bu düşünce sisteminin İslam felsefecilerini cezp ettiğini söylememiz yanlış olmaz. Farabi, İbn Rüşd, İbn-i Haldun gibi İslam felsefecileri için Aristo’nun neden önemli olduğunu bu bakış açısından bakarak kısaca anlayabiliriz. Bunların içerisin­ de hiç kuşkusuz Farabi en önemli isimdir. Farabi için Allah, en mükemmel her şeyin üzerindeki varlıktır.
Sayfa 21 - Destek Yayınları | Felsefe: 23Kitabı okudu
67 syf.
·
Puan vermedi
"Çocukluğun Soğuk Geceleri", Tezer Özlü'nün anı kitabıdır. Kitap, yazarın çocukluk ve gençlik yıllarını, ailesini, çevresini ve iç dünyasını anlatır. Özlü, kitapta kendi geçmişine ve yaşadığı döneme dair anılarını ve gözlemlerini okuyucularla paylaşırken, aynı zamanda büyüme, aidiyet, aile ilişkileri ve kadın olmak gibi evrensel konuları da ele alır. "Çocukluğun Soğuk Geceleri", sade ve içten bir dille yazılmış olup, yazarın duygularını ve düşüncelerini samimi bir şekilde aktarır. Tezer Özlü, kitapta kendi hayatından kesitlerle birlikte, Türkiye'deki sosyal ve kültürel değişimlere de değinir. Kitap, özellikle kadınların yaşadığı deneyimleri ve toplumdaki yerlerini anlamaya çalışanlar için önemli bir kaynak niteliği taşır. Tezer Özlü'nün "Çocukluğun Soğuk Geceleri", yazarın edebi yeteneğini ve derin düşünce dünyasını ortaya koyan önemli bir eserdir. Kitap, okuyuculara yazarın dünyasına derinlemesine bir bakış açısı sunarken, aynı zamanda insanın iç dünyasını ve büyüme sürecini anlamaya çalışan herkes için ilham verici bir kaynak olabilir.
Çocukluğun Soğuk Geceleri
Çocukluğun Soğuk GeceleriTezer Özlü · Yapı Kredi Yayınları · 201816,4bin okunma
277 syf.
·
Puan vermedi
"Seninle Başlamadı" (It Didn't Start With You), Mark Wolynn tarafından kaleme alınmış bir kitaptır. Kitap, aile geçmişimizin ve nesiller boyu aktarılan travmaların bugünkü yaşamımızı nasıl etkilediğini ele alır. Wolynn, kitapta genetik bellek, epigenetik ve aile dizimi gibi konuları ele alarak, okuyuculara bu alanlardaki çalışmaların kişisel ve duygusal yaşamlarımızı nasıl etkilediğini anlatır. "Seninle Başlamadı", genellikle yaşadığımız sorunların arkasındaki kök nedenleri anlamamıza ve bu sorunları çözmemize yardımcı olmayı amaçlar. Wolynn, okuyucuları kendi aile geçmişlerine ve yaşamlarındaki kalıplara daha derinlemesine bakmaya teşvik ederken, bu bakış açısının kişisel gelişim ve iyileşme üzerinde nasıl bir etkisi olabileceğini vurgular. Kitap, sade ve anlaşılır bir dille yazılmış olup, kişisel gelişim ve psikoloji alanlarıyla ilgilenen okuyucular için değerli bir kaynak niteliği taşır. "Seninle Başlamadı", geçmişimizin ve ailemizin bize nasıl şekil verdiğini anlamamıza ve bu anlayışı kullanarak daha sağlıklı ilişkiler kurmamıza yardımcı olabilir.
Seninle Başlamadı
Seninle BaşlamadıMark Wolynn · Sola Yayınları · 202212,8bin okunma
43 syf.
·
Puan vermedi
Sun Tzu'nun "Savaş Sanatı" (The Art of War) adlı eseri, yaklaşık 2500 yıl önce Çin'de yazılmış ve savaş stratejileri üzerine odaklanmış bir kitaptır. Kitap, stratejik düşünce, liderlik ve rekabetçi zekâ konularında derin bir bakış sunar ve sadece savaş alanında değil, iş dünyası, politika ve kişisel gelişim gibi alanlarda da uygulanabilir bilgiler içerir. "Savaş Sanatı", savaş stratejilerini anlatırken akıcı ve özlü bir dille yazılmıştır. Sun Tzu, stratejik düşünceyi vurgular ve savaşın en büyük zaferin, savaşmadan kazanılan zafer olduğunu öne sürer. Kitap, savaşa hazırlık, düşmanı yenmek, stratejik konumları değerlendirme gibi konuları ele alırken, aynı zamanda stratejik planlama ve liderlik üzerine derinlemesine düşündüren felsefi bir içeriğe sahiptir. "Savaş Sanatı", sadece askeri liderlere değil, herkesin hayatındaki zorluklarla başa çıkarken stratejik düşünmeyi ve planlama yapmayı öğrenmesine yardımcı olabilecek bir rehberdir. Kitabın bugün bile popülerliğini korumasının nedenlerinden biri, stratejik düşünce ve liderlik konularında sağladığı değeri zamanın ötesinde olmasından kaynaklanmaktadır.
Savaş Sanatı
Savaş SanatıSun Tzu · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202038,6bin okunma
Reklam
160 syf.
8/10 puan verdi
Manevi Bir Yolculuk Fabrika Ayarı ile Kendinizi Yeniden Keşfedin
Hayati İnanç'ın "Fabrika Ayarı" eseri, tıpkı isminin çağrıştırdığı gibi, modern dünyanın karmaşası içinde kaybolmuş ruhlara bir rehber niteliği taşıyor. Kitap, samimi bir sohbet havasında ilerlerken, okuru fıtratına, özüne dönmeye teşvik ediyor. Yazar, bu dönüşümün anahtarının farkındalık olduğunun altını çiziyor. Maddiyatın ve
Fabrika Ayarı
Fabrika AyarıHayati İnanç · Profil Yayıncılık · 20208,1bin okunma
Düşünce krizi, tek bir bakış açı­sının krizi olmaktan ziyade, belli bir düşünsel seviyeye ulaşmış olan bir dünyanın krizidir. Varoluş ve düşünce ile bağlantılı sıkıntı­ları giderek daha net görmemiz, bir fakirleşme değil, tersine sonsuz bir zenginleşmedir. Aklın kendi yapısına gittikçe daha derinlemesi­ne bakması, düşüncenin iflası değildir; eğer bakış açısının muazzam genişlemesi temellerin yeniden yapılandırılmasını talep ediyorsa, bu bir acizlik değildir. Düşünme, gerçek güçlerce taşınan, kendini sü­rekli sorgulayıp düzeltmelere zorlayan bir süreçtir. Bu yüzden açı­ğa çıkmış olanın önünü ürkekliği nedeniyle tıkamak, en vahim hata olurdu. Zira, anın sahip olabileceği en yüksek düzeydeki verimlilik, olayları artık kısmîlik olarak birbirleriyle buluşturma isteminden zi­yade, kısmî bilgileri giderek daha da kapsamlaşan bir bağlamlılık­tan hareketle anlama ve yorumlama isteminde yatmaktadır.
Sayfa 106 - De Ki Basım Yayım, 2008.Kitabı okudu
112 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Anımsayarak ve anımsadıklarımız kadar uyanırız!..
Bu kitap yazarında önsöz de belirttiği gibi "bir yaşayamama kılavuzudur," ve "koşarken geriye bakma çabasıdır." İnsanın sıradan bir gününü nasıl yaşayamadığını derinlemesine ele alan, felsefi bir bakış açısıyla anlatan ve her bölümünü okurken insanın günlük yaşamını, kendi davranışlarını sorgulatacak türden güzel bir eser. Yazarımız aynı zamanda her bölümde ünlü düşünürlerin, filozofların eserlerinden kesitlere, sözlere yer vererek kendisinin daha iyi anlaşılmasını sağlamış. Yazarımızın
Oblomov
Oblomov
' dan verdiği şu kesit insanın ne için yaşadığına dair düşünmeye sevk ediyor; "Ne için yaşadığını bilmiyorsan her gününü öyle ya da böyle yaşamak için yaşarsın. Bir günü daha geçirdiğin, akşam olduğu için sevinirsin ve gece rüyanda da o günü ne için yaşadığını, yarını ne için yaşayacağını kendi kendine sıkıntılar içinde sorarsın." Evet, yaşamak için yaşıyoruz sadece, bir anlamsızlık, ihtiyaçsızlık, doyumsuzluk içerisinde, ya da bir şeylere hep bir yetişme telaşındayken anı yaşayamadan öyle anlamsızca geçiyor bir günümüz. Bu anlamsızlığımız, yaşayamayışımız bir felsefi akım olsaydı, yazarımızında dediği gibi adı kesinlikle "Varolamayışçılık" olurdu. Yazarımızın kalemine sağlık:) Keyifli okumalar;) #OkurYayınGrubu #OkurKitaplığı
Sıradan Bir Gün
Sıradan Bir Gün
Ramazan Sarısakal
Ramazan Sarısakal
Sıradan Bir Gün
Sıradan Bir GünRamazan Sarısakal · Okur Kitaplığı · 202219 okunma
Puşkin'in tarihsel romanı Yüzbaşının Kızı ve roman fragmanı Büyük Petro'nun Arabı Walter Scott 'un kurgu ilkelerini derinlemesine incelediğini gösterir. Puşkin burada Scott'un sıradan bir öğrencisi değildir. Çünkü Scott'u incelemesi, kurgulama ilkelerini benimsemesi öncelikle sadece biçim meselesi değildir. Tam tersine: Walıer Scott'un büyük etkisi özellikle, Puşkin'in somut halkçılığa yönelik, eskiden beri süren gayretinin onun yardımıyla kuvvedenmiş olmasından ibarettir. Eğer Puşkin tarihsel romanlannı Walter Scott gibi -başkarakter olarak bir "vasat kahramanla" ve hikayenin yan karakteri olacak tarihsel bakımdan önemli bir kişilikle - inşa etseydi, bu benzer kurgulama yöntemi hayata bakış akrabalığından kaynaklanırdı.
Sayfa 86
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.