Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Derler ki iyi Amerikalılar ölünce Paris’e giderlermiş.
Balbal: Kesin olarak ne anlama geldiği tartışmalı olan bu sözcük, bize iki şey anlatır: birincisi, öldürülen düşmanı ya da onun ruhlarından birini, ikincisi, galip gelenin ölümünden sonra onun mezarı başına dikilen taşı. Bu taş ise, öldürülen düşmanı ya da onun ruhunu simgelemektedir. Mezarın başına dikilen balbal her zaman şekilsiz, işlenmemiş bir taştır ve çok daha farklı bir şey olan ölünün heykeliyle asla karıştırılmamalıdır. Türklerde, mezarların başına taş bloklar dikmenin bir gelenek olduğu, gerek Çin raporlarında, gerekse doğrudan yazıtlardaki metinlerde ifade edilmektedir (Kırgızlar ülkelerine "Türk balbalların ülkesi" demektedir). Arkeolojik buluntular da bunu doğrulamaktadır, örneğin Bugut'taki eski kutsal tapınak (270 dolaylarında) ve bilinen bütün kutsal tapınakların en büyüğü olan lehe Chşotu tapınağı (600 dolaylarında). Çinliler, "Cenaze merasiminin ardından mezarın üzerine taşlar konur ve bir yazı tahtası dikilir. Taşların sayısı, ölenin yaşamı boyunca öldürdüğü düşmanlarının sayısı kadardır" derken, bir başka yerde "Eğer birini öldürdüyse, bir taş dikilir. Öyle adamlar vardır ki, mezarının başına bu taşlardan yüz, hatta bin tanesi dikilmiştir" derler.
Reklam
Derler ki, müzik güzelse, verdiği tat bütün duygulara ayar uydurur. Mutlu insan, melodilerde mutluluğu, hüzünlü insan hüznü bulur; İvan Andreyeviç’in kulakları ise yalnızca fırtınaların uğultularını duyuyordu.
Derler ki, müzik güzelse, verdiği tat bütün duygulara ayak uydurur. Mutlu insan, melodilerde mutluluğu, hüzünlü insan hüznü bulur…
Derler ki zaman her şeyi iyileştirir , Zamanla her şey unutulup gider , Bir de bana sor , o gözyaşları ve kahkahalar , Bugün hâlâ canımı acıtır , Gönlümü dağlar ! ...
Sayfa 160 - VenedikKitabı okudu
En'âm
‌ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي خَلَقَ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ وَجَعَلَ الظُّلُمَاتِ وَالنُّورَۜ ثُمَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. Böyle iken inkar edenler başka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar. En'am 1 ‌ وَهُوَ اللّٰهُ فِي السَّمٰوَاتِ
Reklam
Derler ki, yaz çiçeklerini sevmiyenler yazın ölürmüş, dedi. Acaba doğru mu?
Derler ki, bizler yalnız anlamadığımız şeylerden ürkermişiz.
Sayfa 57 - Can Yayınları 12. basım: Eylül 2021, İstanbulKitabı okudu
Derler ki: Görünüşün güzel olursa; Gözler seni unutamaz. Ahlâkın güzel olursa; kalpler seni unutamaz.
Kibir derler ona bilirler onu Ona uyan imansız vere canı Özünden gayrı kimseyi beğenmez Yice yerde durur aşağı inmez Nice tahta binenler yere düştü Nice benim diyene sinek üştü Sana uğratma kibrin endişesin Uyarsan kibre urağa düşesin Irak düşenlerin imanı yoktur Ki zira suretinde canı yoktur
Reklam
Roman Yazmak
Geleneksel romancılar, 'Ben olayları, kahramanları belirlerim, bir noktadan sonda onlar bana hakim olur ve olayları götürürler.' derler. Kuşkusuz bunda gerçek payı vardır; ama, benim romanlarımda kahramanlar bana hakim olamazlar. Romanı yazmaya başlamadan önce, bir iki yıl kahramanları uzun uzun düşünürüm, onlarla birlikte yaşarım. Ayrıca yazmaya kitabın ortalarından başladığım zıplaya zıplaya, tıpkı sek sek oynar gibi, bir bulmacayı atlaya atlaya çözer gibi yazdığım için kahramanların hikâyeyi elimden kapıp yazmalarına imkân yok. Bütün hikâyeyi kurduktan, yoğurduktan sonra, cümlelerin, paragrafların, nüansları güzelliği ve ayrıntılarının ilginçliği üzerine çalışırım." “Bir defa romanın konusu o olabildiği için insanın iç dünyasından söz etmek, dış görünüşünden her zaman daha ilginç olduğu için. 300- 400 sayfalık romanda kahramanımın en fazla uzun boylu ve gözlüklü olduğunu söylerim. İsterim ki kahramanın ben ruh dünyasını yaratayım, çok küçük ipuçlarını vereyim. Okuyucu kendi hafızasından buna benzeyen bir kahraman suratı bulsun ve onu roman boyunca sayfalarda ve sokaklarda gezdirsin. Tüm dış görünüşü vermek, okuyucunun hayal gücünü kısıtlar... bildiğim şey; kahramanınızın daha canlı kalmasını istiyorsanız, onu çok fazla tasvir etmeyeceksiniz."
Sayfa 108 - Lim Yayınları
Derler ki; Dünyada hangi dağları aşmış Olursan ol, aklın takılıp düştüğün taşta kalıyor.
Derler ki insan yüreği acımazmış, ama benimki acıyordu.
Nisa suresi
﴾78﴿ Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalar; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa “Bu Allah’tan” derler, başlarına bir kötülük gelince de “Bu senden” derler. “Hepsi Allah’tandır” de. Ne oldu bu topluluğa ki bir türlü söyleneni anlayamıyorlar! ﴾79﴿ Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter.
SEVDASIZ Derler ki: "Dünyada sevdasız yaşanmamış "Bir kalp gösterir misin bu ateşte yanmamış?" "Aşk öyle bir şeydir ki kimini sevindirir," "Okşar, bahtiyar eder, gözyaşını dindirir..." "Tabiatı tıpkı talih gibidir, yâr olmaz kimine de" "En samimi ateşle çırpınan bir sinede" "Kıyametler
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.