Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
...büyüdükçe, bıkkınlık faktörü katlanarak artar. Ora-ya da gittim, onu da yaptım, buna artık dikkat etmeme gerek yok ve ne zaman olacak da bunu bilmem ya da kullanmam gerekecek? Daha ne olduğunu bile anlamadan, bütün o doğuştan gelen dikkat, kendini verme ve merakı çıkarıp atıp yerine pasif, dikkatsiz alışkanlıklar edinmişizdir ve şimdi bir şeyle ilgilenmek istediğimizde bile, çocukluğumuzdaki lükse sahip değiliz. Asıl görevimizin öğrenmek, özümsemek ve etkileşmek olduğu o günler mazide kaldı. Şimdi ilgilenmemiz ve beynimizi vermemiz gereken bambaşka, çok daha ivedi (ya da bize öyle geliyor) sorumluluklarımız var artık. Ve dikkatimiz üstündeki talep arttıkça –ki içinde yaşadığımız 7/24 dijital çağda çoklu görev baskısı her geçen gün daha da fazlalaştığı için bu son derece ciddi bir sorun aslında– asıl dikkatimizin de aynı oranda gerilediği bir gerçek. Ve durum böyle olduğu için, kendi düşünce alışkanlıklarımızı tanımak-ta veya fark etmekte gitgide daha da beceriksizleşiyoruz ve tam tersi olması gerektiği halde, zihnimizin, yargılarımıza ve kararlarımıza dikte etmesine her geçen gün daha fazla izin ve-riyoruz. Aslında bu, illaki kötü bir şey değil. Hatta başta bize zor gelen ve öğrenmesi zahmetli olan birtakım işlemleri oto-matikleştirme ihtiyacından da sık sık söz edeceğiz. Ama yine de dikkatsizlikle aralarında son derece tehlikeli bir yakınlık var. Etkinlik ve düşüncesizlik arasındaki bu incecik çizgiyi geçmemek için de sürekli özen göstermeliyiz
176 syf.
·
Puan vermedi
·
21 günde okudu
“Sınırların kadar özgürsün” sloganıyla kapakta yer alan özgürlük ifadesi aslında kişiliğinizi ortaya koymaktaki özgürlükten bahsediyor. Sınırlarımız, aslında kim olduğumuzu yansıtır diyerek bu sözü destekliyor. Kitaba gelen olumsuz yorumları önceden okumuş olsaydım muhtemelen kitabı okumamış olurdum, ancak kitabı okuyunca anladım ki haksız yere eleştiriliyor. Eleştirilerin başı gelenek ve göreneklerimiz ve toplum yapımız göze alınmadan yazılmış denilerek daha ketum bir insan olmamızı dikte ediyor sonucuna varsa da, aslında kitap bir çok kez her şeye ‘hayır’ demekten değil istemediğimiz halde dediğimiz ‘evet’ leri kendi sınırlarımızı korumak adına ‘hayır’ a çevirmenin faydalarını ve bunu nasıl kibarca yapabileceğimizi anlatırken, istemediğimiz halde ‘evet’ diyorsak bunun hayatımızdan neleri götüreceğinden de örneklerle bahsediyor. Farkındalık için okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum..
Hayır Diyebilme Sanatı
Hayır Diyebilme SanatıMüthiş Psikoloji · Destek Yayınları · 202011,5bin okunma
Reklam
Tanrılar adildir. Hiç kuşkusuz. Son tahlilde görünen o ki, tanrıların yasalarını, toplumları idare eden kişiler dikte ederler; İlahi Takdir düşüncesi, insanlardan çıkar.
Sayfa 234Kitabı okudu
İlk karşına çıkanla tartışma; yalnızca iyi tanıdığın, saçmasapan şeyleri savunmayacak kadar anlama yetisine sahip olduğunu düşündüğün ve utanılacak durumlara düşmeyeceğini bildiğin kişilerle tartış; otoritenin dikte ettiklerine göre değil, nedenlere, gerekçelere dayanarak tartışmayı bilenlerle; sunulan nedenleri dinleyip dikkate alanlarla; ve nihayet, gerçeğe değer veren, karşı tarafın ağzından bile olsa iyi nedenleri memnuniyetle dinleyen ve doğruyu karşı taraf söylediğinde, yani kendisi haksız olduğunda da bunu hazmedebilecek kadar adalet duygusuna sahip olanlarla tartış. Demek ki yüz kişi içinde tartışmaya layık bir kişi bile zor çıkar. Geri kalanı ise bırakın ne isterlerse onu konuşsunlar, çünkü desipere est juris gentium( budalalık insan hakkıdır) - Aristoteles
Kuşaklar arası iletişim
Çok ciddiye alınması gereken bir konuda belirli yaşin üzerindeki bircok vatandaşın tavır ve tutumları, söylemleri sürekli eleştirilen ve sorumsuzlukla suçlanan gençlerden daha berbat halde, gençlerin bu halde olmasının nedenlerinden en önemlisinin ebeveynlerin tavırlarından kaynaklandığı kanıtlanmış oluyor, sosyal deney niteliğindeki bu durumda gençlerin daha bilinçli hareket ederken, yaşlı vatandaşların vurduymaz tavırları akla ziyan bir durum! Herşeyi daha iyi bildigini, hayatı daha iyi bildiğini iddia eden yaşlılarımızın artık gençlerin önerilerine kulak vermesi ve degisen yüzyıla ayak uydurması; ayak uyduramiyorsa kendi antika fikirlerini gençlere dikte etmekten vazgeçmesini temenni ediyoruz.
Bu yüzden kızla iyi ilişki kurmanın en iyi yolunun ona kitap ödünç vermek olduğunu söyledim Edvard’a. Bu yolla Edvard da çok şey kazandı, çünkü kız ona doğrudan borçlu kaldı. En kazançlı çıkan benim, çünkü kitap seçimini dikte edip işin uzağında durdum. Bu bana gözlemlerim için geniş bir imkân sağlıyor.
Reklam
346 syf.
9/10 puan verdi
·
31 saatte okudu
Kitabı storytell'de dinledim. Uygulamayı ayrıca öneriyorum. Kitabı ortalama 6 saatte dinleyip bitirebiliyorsunuz. Bu kitap sadece bir sunum yapmayı öğretmiyor. Aynı zamanda Dünyaca ünlü yol açanların/gösterenlerin de normal insanlar olduğunu gösteriyor, bu durum içinize şevk veriyor, "ben de yapabilirim" hissi uyandırıyor. İyi bir sunumun sadece bilgi içermemesi, insanların duygularına dokunması gerektiğini söylüyor ve bunun nasıl yapılacağını, yol göstericilerin (Jobs, Oprah vs) bunu nasıl yaptığını anlatıyor. İçerisinde bu kişilerin hayat hikayeleri de anlatıldığı için sıkıcı değil, dikte etmiyor, anlaması kolay. Tavsiye ederim.
Hikaye Anlatıcısının Sırrı
Hikaye Anlatıcısının SırrıCarmine Gallo · Aganta Kitap · 2017149 okunma
336 syf.
10/10 puan verdi
ATAERKİL PAZARLIK: EVLİLİK
-İnsan Doğası Üzerine Safsatalar- "Karşıdan iki kişi geliyor sandım; meğer bir adamla karısıymış." şeklindeki Rus atasözüyle başlıyor kitap. Evliliğin, ailenin kadına ne yaptığını anlamak için kısacık ama özlü bir başlangıç. Evliliği sorgulayabilmek için aileden başlamamız gerekiyor. Oysa bunu yapamamamız için durmaksızın politika
Evlilik Mahkumları
Evlilik MahkumlarıLee Comer · Kadın Çevresi Yayınları · 198418 okunma
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.