Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ama bir kimse her şeyi kendisi düşünüp taşınıyor, alacağı kararları bir başkasının kendisine dikte ettirmesine pek yanaşmıyorsa, kuşkusuz böyle bir kimse asla hipnotize edilemeyeceği gibi, telepati denilen fenomene de asla konu olmayacaktır. Çünkü gerek hipnotize edilebilirlik, gerek telepati, körü körüne itaatten kaynaklanan olaylardır.
Kur'an-ı Kerim
Hazreti Muhammed daha hayatta iken Kur'ân ayetleri nazil oldukça, onları içlerinde Hazreti Ali'nin de bulunduğu vahiy kâtiplerine dikte ettiriyordu. Dönemin Müslümanları da Kur'ân okumak ve öğrenmek için bu ayetleri çoğaltıyordu. Hangi ayetin hangi surede yer aldığını Hazreti Muhammed vahiy kâtiplerine bildiriyordu. Dolayısıvla Kur'ân'da bulunan sureler, bunların ayetleri ve düzeni bizzat Hazreti Muhammed'in emri ile yapılmıştır.
Sayfa 34 - KRİPTOKitabı okudu
Reklam
Sanatı, hükümetlere ve şirketlere devrettik.
Sanatçıyı aramızdan uzaklaştırmakla , sanatın bize dikte edilmesine izin vermiş olduk.
Sayfa 170 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
Fark edemesek de ilerlememiz gerektiğini bize sürekli dikte eden varoluşsal bir gücün egemenliği altında eziliriz.
Sayfa 12 - Destek YayınlarıKitabı okudu
“Çünkü onu özlediğimi.”
Edebiyat öğretmeni annemin Kuzeyli Annem’in müsveddelerini düzelttiğini hayal ediyorum. Bana ne not verirdi? Tedirginim, belki de kitabı sevmeyecek. Alkolik kocasından bahsedilmesinden gına gelmiş olmalı. Ketum ve çekingen olan kendisinden, hayali hastalıklarından, kederinden bahsedilmesini istemiyordur. Abarttığımı söyleyecek. Ve son olarak, bir anne için yazar olan bir oğula sahip olmak bir armağan değil diyecek içinden. Kendisini yücelttiğim için beni suçlamayacak mı? Satır aralarını okumayı bilecek, bu kitabın bir ilanı aşk olduğunu, öğretmenimizin Anneler Günü için dikte ettiği övgü sözleri hariç, onu sevdiğimi asla söylemeyen benim hatamı telafi ettiğimi anlayabilecek mi? Bunları onu yeniden yaşatmak için yazdığımı anlayabilecek mi? Çünkü onu özlediğimi.
Sayfa 142 - YKYKitabı okudu
Hiçbir döneminde ne hayatı "geçen" ne de zamanı “akan” bir şey olarak hissetmişti. Remzi Bey bedenlerin yaşlanmasını, organizmanın çürümesini, hatta yaşamların sona ermesini de zamanın geçtiğine dair bir işaret olarak görmemişti. Onun için yeryüzünde hep kesintisiz, başı sonu olmayan bir temsil oynanıyor, insan türü ölüme direnç göstererek ve aktörler değiştiğinde her şeyi tekrar etmeye yönelerek, temel kaide olarak da sahneyi sahiplenerek, bitmek bilmeyen bir şekilde, kendine bir-birçok, çok ya da az sayıda- diktatör seçiyor; sahneyi ele geçiren neyi dikte ederse geçmişi, geleceğe yönelik yeniden yazıyor, isimleri ne olursa olsun, temsil hep zalim ile maz lum, mağdur ile muktedir arasında salınıyor, hayata dair teminat her seferinde ölüme ilişkin korku yoluyla sağlanıyordu. Türker Armaner
Reklam
50 syf.
·
Puan vermedi
Zweig bu kitabında aslında bizden bir şeyler anlatmaktadır. Uygulanan psikolojik baskılar ve insanın iç dünyasında var olan çatışmalar Zweig'in psikolojik betimlemesi ile açıkça ortaya serilmiştir. Yaşantımızda bizlere dikte edilen istenmeyen düşünceler ve bize bunları mecbur kılmak üzere tasarlanmış olgular. Kitapta düşüncelerin özgür olmasının yaşamımızda büyük payı olduğunu vurguluyor zira; " İnsan kendini kaçak hissettikten sonra hiç bir yerde özgür değildir." görüşünü kanıtlar nitelikte bir kitap diyebilirim. Tek solukta okunabilecek ufuk açıcı bir kitap, okumanızı tavsiye ederim.
Mecburiyet
MecburiyetStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202162bin okunma
328 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
11 günde okudu
Okuduğum ilk Jean Christophe Grange kitabı fakat son olmayacağı kesin... Önyargılı başladığım kitabı elimden bırakmak istemedim hiç bitmesini de istemedim...polisiye kitaplarında adrenalin merak sürekli tavan yapması gereken önemli bir husus ki kitabın sürükleyiciligini devamında getirsin... yazarımız bunu kitapda cok iyi dikte ettirmiş... adı üstünde polisiye kitaplarında ne olur bir katil bir ceset ve bunun soruşturmasini yapan bir polis şaşırmıyoruz fakat buradaki önemli detay konunun özgünlüğü kliselerin dışında gerçekleşen olay örgüsünün biz okuyuculara mükemmel bir titizlikle sirayet etrirmesidir ki bunu bu kitapda görebiliyoruz...polisiye seviyorsanız mutlaka okunulması gereken listenize kızıl nehirleri de ekleyin derim ben... pişman olmazsınız;))
Kızıl Nehirler
Kızıl NehirlerJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 202114,9bin okunma
Parasına DEĞER veren, Parasına bir dostu gibi SAYGI DUYAN, Parasını SEVEN, Bolluk-bereket bilincinde, SADECE İSTEDİĞİ ZAMAN parasını PAYLAŞAN bir insanım. Param benim için o kadar değerli ki, ne zaman, kime, nasıl, neden, ne şekilde, ne kadar harcayacağıma BEN, sadece ben karar veririm. Bir başkası benim para ile olan ilişkimi dikte edemez. Tıpkı bir başkasının size, kocanızla, sevgilinizle, sandalyenizle, arabanızla nasıl yaşayacağınızı, ne zaman neyi alıp neyi vereceğinizi dikte edemediği gibi. Param benim için bir aile ferdi gibidir. Param benim için sevdiğim bir dostum gibidir. Çok zengin bir yatırımcı, parası ile olan ilişkisini o kadar güzel tanımlamıştı ki, ilk duyduğumda ağzım açık kalmıştı. Parası için, “Çocuklarım gibidirler. Benden uzaklaşınca babalarını özlüyorlar” demişti.
Sanatçıyı aramızdan uzaklaştırmakla, sanatın bize dikte edilmesine izin vermiş olduk. Sanatı, hükümetlere ve şirketlere devrettik. Bizsiz sanat mekanik, yabancılaşmış, cansız bir şey haline geldi.
Sayfa 170 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.