Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her türlü kötü sıfat yakıştırılıyordu onlara. Bilimin ve edebiyatın düşmanı, şehirli ve nazik olmaktan uzak oldukları söyleniyor, çocuklarını hayvan gibi yetiştirmekle suçlanıyorlardı. Kıyafetleri komik bulunuyordu. Hep yerde yemek yiyorlar, masa nedir bilmiyorlardı. Yerde, döşeklerde yatıyorlar, yatak kullanmıyorlardı. "Kadınları tavşan gibi
15. Yûsuf'u götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz de ona, "Andolsun, (senin Yûsuf olduğunun) farkında değillerken onların bu işlerini sen kendilerine haber vereceksin" diye vahyettik. 16. (Yûsuf'u kuyuya bırakıp) akşamleyin ağlayarak babalarına geldiler. 17. "Ey babamız! Biz yarışa girmiştik.
Reklam
Özellikle, işlediği ahlaksızlıklar karşısında halkın başkaldırısını sindirmek için koyduğu ağır vergiler ve halkı itaate zorlayan fermanlarla Katolik Kilisesi, kendisine siyasi bir erk isnat etmiş ve bir derebeylik haline gelmişti. Bütün tasarruflarını, semadan alınmış ilahi talimatlarla gerçekleştirdiğini iddia eden kilise bu emirlere uymayanları da aforoz etmiştir. Kilisenin, vahiy yoluyla aldığını iddia ettiği talimatlarla bilimsel sahada da (Örneğin, yeryüzünün şekli gibi...) konuşmaya başlamasıyla asıl felaket meydana gelmiştir. Çünkü bir müddet sonra teorik ve deneysel bilimler, Tanrı tarafından öğretildiği iddia edilen bu bilgilerin yanlışlığını ortaya koymuş, bunun üzerine kilise bu handikabı aşmak için aralarında Galile, Kopernik ve Giordano Bruno gibi isimlerin de olduğu bilim adamlarına akıl almaz işkenceler yapmış, hatta bir kısmını ağaç yığınları üzerine koyarak yakmıştır. Bu aşamadan itibaren insanlar Tanrı'yı cahil ve zorba, vahyi irrasyonel, kiliseyi ve din adamlarını ise zalim olarak görüp din karşıtı bir cephede kendilerini konumlandırmaya başladılar.
“Onlar, mesela, halkin camilerde namaz kılmasını Ramazan ayında oruç tutmasını, din adamlarına hürmet göstermesini, Ramazan günlerinde yoksullara iftar sofraları hazırlamasını, geçim zorluğu çeken bazı tarım işçilerine bir miktar iane vermesini bir 'dindarlık' göstergesi olarak alıyor, bundan mutluluk duyuyor, bunu yapanın dindarlığını, iyiliğini, kalbinin inceliğini, ‘insancıllığını'(!) övüyorlar, onun zekâtını verdiğine, yoksullara sadaka dağıttığına tanıklık ediyorlar. Ama aynı adamın, kamu hakkı yediğini, toprakta çalışanlara zulmettiğini, onların emekleriyle oluşan servetlere onlarin haklarını gasp ederek el koyduğunu, Allah'ın hakkı olan kamu hakkinı onların ellerinden çekip aldığını hiç önemsemiyorlar. Bu sözde 'dindarlar'ın sefil, sefih ve şerir çocuklarının, eğlence gecelerinden birinde saçıp savurdukları paranın, babaları tarafından yoksullara bütün bir yıl verilen sadakalardan çok daha fazla olduğuna hiç dikkat etmiyorlar."
Yeni Granada Krallığı
İncil'i kendileri öğretmeye çalışmadıkları gibi, din adamlarına bir yığın baskı yapıp eziyetler çektirerek yerlilere Hıristiyanlığı öğretmelerini engellediler. Çünkü İsa'nın fikirlerini öğrenip benimsedikleri takdirde yerlilerin altınlarını ve değerli taşlarını yağmalamayacaklar ve onlara o ağır koşullarda kölelik yaptıramayacaklardı.
Sayfa 138
Reklam
Hrisostomotos herhangi bir Hıristiyan din adamı gibi davranarak şeytan ayetleri ile dolu dinlerinin emrettiklerini uyguluyor, aslında Hıristiyanlığın hiçbir zaman ve hiçbir dö-nemde sevgi dini değil, kan, kin, nefret ve ahlaksızlık abide-si olduğunu bir kere daha kanıtlıyordu. İnsanları Hıristiyanlaştırmak için her yolu mubah gören din adamlarına Hrisos-tomos ta katılıyor, Kıbrıslı Türklerin, vergi ödememek için Osmanlı döneminde Müslüman olan Ortodoks Hıristiyanlar olduklarını savunuyor ve şöyle devam ediyordu: "Türk işgalcileri ve göçmenleri adamızdan atar-sak, zorla Müslümanlaştırılan bu insanlar tekrar Hıristiyanlığa döneceklerdir."
94 syf.
8/10 puan verdi
·
9 günde okudu
İtiraflarım -L. N. Tolstoy
Hayatında birçok kişinin hayali olan şeylere ulaşmış, maddi anlamda iyi bir noktaya gelmiş ve bunlarla hayatı sevmekten ziyade ölümün yıkıcılığı karşısında aciz kalmış yazarın itirafları; psikolojik, sosyolojik ve felsefi anlamda derinliği olan bir eserdi. Edebi eserlerinin üslup anlamında yoğunluğunu hepimiz biliyoruz fakat romanların, dikkat
İtiraflarım
İtiraflarımLev Tolstoy · Karbon Kitaplar · 201722,9bin okunma
La!
"Onlar Allah’ı bırakıp din bilginlerini, abidlerini ve Meryem oğlu Mesih’i rabler edindiler. (Oysa) onlar yalnızca bir olan ilaha ibadet etmekle emrolunmuşlardı. O’ndan başka (ibadeti hak eden) hiçbir ilah yoktur. (Allah) onların şirk koştuklarından münezzehtir. (9/Tevbe, 31) “(...) Adiy, Medine’ye geldi. O, Tay Kavmi'nin lideriydi. Boynunda gümüş bir haçla Resûlullah’ın (sav) huzuruna girdi. Resûlullah (sav) Tevbe Suresinin 31. ayetini okuyordu. Adiy, Peygamber’e (sav): ‘Onlar, din adamlarına tapmadılar ki!’ dedi. Resûlullah (sav): ‘Evet, fakat din adamları, onlara helali haram, haramı helal kıldılar. Onlar da tabi oldular. Bu, onların, din adamlarına ibadetidir.’ buyurdu.” (Tirmizi, 3095; İbni Ebi Hatim, 10057-10058)
Ateş Adam
Persler, Magular'dan o kadar nefret ederlerdi ki, onların dini etkinliklerini yok etmek için kendi din adamları sınıfını oluşturmaya başlamışlardı. Bu Pers din adamlarına eski bir İndo-Aryan terim olan Athravan, yani "ateş-adam" diyorlardı ve bunları ismen de Avesta'ya sokuşturdular.
Sayfa 152Kitabı okudu
Reklam
Gazali hazretleri
Gazali, fıkhî meselelerin bir kısmını kendi beldesinde öğrendikten sonra Cürcan'a gitti. Orada hocası Ebu Nasr el İsmailî ile karşılaştı. Ondan ilim öğrenmeye başladı ve ondan işittiklerini yazdı. Daha sonra memleketi Tûs'a geri dönmek için yola koyuldu. Bu dönüş esnasında yaşadığı bir hadise onu yazdıklarını ezberlemeye ve içindekileri derk etmeye sevk etti. Kendisi bu olayı şöyle anlatıyor: "Eşkiyalar yolumuzu kesti ve yanımızda ne varsa hepsini aldılar. Çekip gitmeye başladıklarından onları takip ettim. Eşkıya başı bana döndü ve "Geri dön, yoksa ölürsün." Dedi. Ona "Sizden sadece not aldığım kâğıtları geri vermenizi istiyorum. Onların size hiçbir faydası olmaz." Dedim. "Onlar da neymiş?" dedi. Ona: "Şu torbalarda bulunan ders notları. Onları işitip öğrenmek ve not almak için memleketimi terk ettim." Dedim. Eşkiya güldü ve: "Ders notları elinden alınınca ilimsiz kalıyorsun, bu nasıl bir ilimdir?" dedi. Daha sonra torbaların bana verilmesini adamlarına emretti. Gazali diyor ki; "İşimi düzgün yapmam için Allah onu konuşturmuştu. Tûs'a varır varmaz kendimi, 0 ders notlarını ezberlemeye verdim ve üç yılda tamamını ezberledim. Önümü eşkiyalar da kesse artık ilimsiz kalmayacak hale geldim."
İmam Gazali
İmam Gazali
- NİSÂ SÛRESİ -
BAK, NASIL DA ALLAH'A KARŞI olmadık YALANLAR UYDURUYORLAR! hiç çekinmeden O'nun adına yalan söylüyorlar! BU APAÇIK GÜNAH, cehenneme atılmaları için ONLARA YETER! KENDİLERİNE KİTAPTAN BİR PAY VERİLENLERE BİR BAKSANA; hükmüne kayıtsız şartsız boyun eğdikleri din adamlarına, yani CİBT'E VE ilahî kanunlara aykırı hükümler veren azgın güçlere, yani TAĞUT'A İNANIYORLAR. (50. ve 51. Ayetler)
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.