Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Din sadece bir ideoloji, yani kısmen doğru kısmen de yanlış düşüncelerden oluşan bir hercümerçten ibaret olup, hakikati değerlendiremez; bilakis hâkim sınıf yararına gözbağcılık yaparak onun kusurlarını örtme işlevini görür. Dini bir tür uyuşturucu maddeye indirgeyen meşhur ifade, işte bu anlamda anlaşıldığında Marx'ın düşüncesinin gayet güzel bir özetidir. "Din bunalmış varlığın iç çekişi, kalpsiz bir dünyanın kalbi, merhametsiz bir çağın ruhudur. Din halkın afyonudur
Karl Marx
Din, baskı altındaki bir yaratığın iç çekişi, kalpsiz bir dünyanın kalbi ve ruhsuz koşulların ruhudur. Din halkın afyonudur.
Reklam
Marx dini "halkın afyonu" olarak tanımladığında, bunu alay etmek için ya da onun izinden gidenlerin sıklıkla yaptıkları gibi küçümsemek için söylememişti. Belki de tümcesinin tamamını anımsatmakta yarar vardır, şöyle diyordu: "Dinsel üzüntü hem gerçek üzüntünün dışavurumu, hem de bu üzüntüye karşı çıkıştır. Din ezilen insanın iç çekişi, kalpsiz bir dünyanın kalbi, ruhsuz bir dünyanın ruhudur. Din halkın afyonudur. " Onun bakış açısına göre, insanların gerçek bir mutluluk yaratmaya kendilerini adayabilmeleri için, bu "aldatıcı mutluluğu" ortadan kaldırmak gerekiyordu; şimdi bakıldığında, bundan şu sonuç çıkarılabilir: Vaat edilen mutluluğun daha da aldatıcı çıkmasının üstüne, halklar kendilerini avutan "afyon"larına döndüler.
''Din halkın afyonudur. İlahi sözler alttakilerin kaderlerine boyun eğmelerine yardımcı olur.''
Reklam
'Papaz yok, papaz yok. Din halkın afyonudur!'
Ulan stalin..
Ekim 1943'de Idel-Ural, "Şimdi Bolşevikler din adına halka ihanet etmek istiyor," manşetini attı. "25 yıldır dine vuran aynı Bolşevizm, bugün halka din adına savaşa sürdürme çağrısında bulunuyor." [...] Bir ay sonra dergi, İslama yönelik yeni Sovyet politikasını "yalan ve hile" olarak küçümsedi. 1944'ün başında Idel-Ural bu politikayı "Stalin'in yeni iha­neti" olarak karaladı. "Şimdiye kadar Stalin'e karşı olan müminlerin, şimdi camilerde inanç özgürlüğü tanıdığı için Stalin'e teşekkür ettikleri farz ediliyor." Dergi, "Stalin'in mollaları"nın "Kremlin'in elinde bir aletten başka bir şey" olmadığını açıkça ortaya koydu, tıpkı bütün kampanyanın "devasa bir sahtekarlıktan başka bir şey" olmaması gibi. Aynı şekilde Ghazavat, "Sovyet kilise dalaveresi"ni ifşa etti. Azerbaijan çelişkiye işaret etti: "Yirmi beş yıl Stalin Müslüman ahaliye kötü davranıp mağdur etti ve binlerce kişinin öldürülmesinden [sorumludur]. Şimdi aniden, sa­vaş sırasında Müslümanlara kanı kaynadı" diye dalga geçen dergi, Stalin'in Marksist "din halkın afyonudur" sloganına bağlı olduğunu askerlere hatırlattı.
Sayfa 524 - ALFA | TARİHKitabı okudu
dünyada ve bilhassa ülkemize solun kendi ayağına sıktığı en büyük kurşun Karl Marks'ın "Din toplumların afyondur" sözünün yine sol tarafından bağlamından kopuk olarak algılanışıdır. Çünkü Karl Marks bu sözü aslında laikliği dine karşı yorumlayan hocası Bruno Bauer'e karşı dinin olumlu işlevini tasdik anlamında kullanır. Hegel'in Hukuk Felsefesinin Eleştirisi adlı çalışmasında bu sözü şöyle kullanır Marks: "Din ezilen insanın içli hüznünü, kalpsiz bir dünyanın sıcaklığını, ruhun dışlandığı toplumsal koşulların tinini oluşturur. Din, halkın afyonudur." Kendisi de Yahudiliğe mensup olan Marks bu sözü dinin baskı, zulüm, yoksunluk ve sömürüye karşı teskin edici gücüne atıf maksadıyla yapar. Ancak komünist ve sosyalist ideoloji mensuplarının bu konudaki yaklaşım ve uygulamaları genellikle bu sözün kastettiği manayı "dinin uyuşturucu" işlevi gördüğü şeklinde olmuştur ki bu da dünya genelinde tüm dinlerden dindarların bu ideolojilere mesafeli ya da karşı durmalarına yol açmıştır.
Sayfa 25 - Birol biçerKitabı okudu
Reklam
Orada öyle demek istemedi
Yıllar önce Marx'ın din anlayışını araştırmaya, "Din halkın afyonudur." sözünün yanlış yorumlandığını anlatarak başladım. Bu konuda açıklayıcı ve yanlış yorumları bertaraf etmeye çalışan bir makale yazdım. Araştırmam derinleştikçe "Din halkın afyonudur." sözünün Marx'ın din anlayışında aslında hiç de önemli bir yer tutamayacağını gördüm. Bu konuyu araştırmama daha fazla heyecan kattı.
Sayfa 11 - Fol kitap
443 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 günde okudu
Doksan Üç, Fransız İhtilali’ne yönelik olan karşı-devrimci tepkileri konu alıyor. Bu tepkilerin yani kralcılar ve cumhuriyetçiler çatışmasının nasıl iç savaş halini aldığını okuyoruz. Denizde insanların savaşta ne hissettiklerini gördüğümüz gibi başkentten uzak kırsal kesimlerde geçimini sağlayan insanların da düşüncelerini, bu ihtilalin onlara yansımalarını görüyoruz. Onlar bu çatışmanın nedenlerinin bilincinde değilken bile bu çatışmanın içinde kendilerini bulurlar. Kralcıların amaçlarına ulaşmak için gözlerini nasıl kararttığını, kadın, çocuk ve tutsak demeden herkesi öldürdüğünü görüyoruz. Ayrıca dini kullanarak bölge halkını kendi taraflarına çekiyorlar. Kitapta burayı anlattığı yerde aklıma “Din halkın afyonudur” sözü gelmişti. Aslında bir yandan da merkezi düşünce ile yerel düşüncenin çatışmasını da okuyoruz. Yerelde çatışmalar, saldırılar devam ederken merkezde de ihtilal günlük hayatı ve mekanları dönüştürmüş durumda. Ben kitabı severek okudum. İhtilalin yansımalarını, iç savaş haline gelen çatışmayı, yerelin ve merkezin düşünce farklılığını güzel dile getirmişti. Hugo bunları karakterlerin hikayeleriyle birleştirerek daha etkili hale getirmişti.
Doksan Üç
Doksan ÜçVictor Hugo · İletişim Yayıncılık · 2018660 okunma
384 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Merhaba şimdi acıklı bir hikayeden bahsedeceğim... İsrail işgali altındaki Filistin'de yaşayan bir ailenin nasıl dağılıp parçalandığını, yaşama sevinçlerini nasıl kaybettiğini anlatmış yazar. Yazar aslında aşırı kötü olaylar anlatıyor ama garip bir şekilde anlatımının yetersizliğinden olsa gerek en acıklı olaya bile çok giremiyorsunuz çok
Badem Ağacı
Badem AğacıMichelle Cohen Corasanti · Pegasus Yayınları · 20153,235 okunma
841 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.