Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
‘’«Benim katkım» diyor Marx, «şunları ispat etmekten ibarettir: (1) sınıfların varlığı üretimin gelişmesindeki belirli tarihî evrelerle sınırlıdır; (2) sınıf mücadelesi ister istemez proletarya diktatörlüğüne götürür; (3) bu diktatörlük bütün sınıfların ilgasına, sınıfsız bir topluma geçiş dönemini tesis eder.» Bu bilgileri Marx'ın ağzından almak
Doğa olayı
Unutamayacağım bir doğa olayıydı yüzün,Milena. Bulutlardan değil, kendiliğinden gölgelenen bir güneştin sanki. Ne söyleyeyim daha? Kafam ve ellerim dinlemiyor. Senin.
Reklam
"Bir şey var ki, eğer biri intihar ettiyse adamın şunu bildiğinden emin olabilirsin: o, toplumun yararlı bir üyesi olmadığını biliyordur. Yüzleştiği asıl gerçeklik ve onu intihara götüren şey de budur; hiç kimse için önemli olmadığının farkına varmak. Emin olduğum bir şey varsa o budur. Bu bir doğa kanunu - harcanabilenler de yok olurlar, bunu kendi elleriyle de yaparlar. Bu yüzden, bir intihar olayı duyduğumda uykularım kaçmıyor. Mars'taki doğal olarak nitelendirilen ölümlerin kaçının aslında intihar olduğunu duysan şaşarsın. Yani şunu demek istiyorum; içinde yaşadığımız çevre zalim ve acımasız. Yaşadığımız bu yer, uyumsuz olanı uyumluların içinden çıkarıp atar, ayıklar."
Sayfa 60 - e kitapKitabı okudu
Hiçbir şeye sığamıyorum oh mu olsun ki bana gidenler bildiklerini de beraberinde götürür ay tutuldu misal dün sıradan bir doğa olayı ama aklım ermedi boş boş baktım havaya olsaydın da anlatsaydın kafam böyle karışmazdı olmadı öpüşürdük aklıma takılmazdı....
Fotoğraf çekiminden iki gün sonra, adadaki ilk küçük şokumuzu yaşadığımızı anlatmalıyım. Hani daha önce sözünü ettiğim ağaçlık yolumuzu hatırlıyor musunuz? İki yanına ulu ağaçların sıralandığı ve bu ağaçların yukarıda birbirine girerek doğal bir gölgelik oluşturduğu, yeşil bir tünele benzeyen serin yolumuz... Öğle güneşi altında bakkaldan ya da iskeleden kan ter içinde eve dönerken bu yola girer girmez, kuytu yeşil ormanların gölgeli serinliğiyle ferahlardık. Başımızın üzerindeki gölgeliköylesine sıktı ki güneşi görmüyorduk bile. Bu doğa harikası, adadaki en büyük hazinelerimizden biriydi. Bir gün o yoldaki ağaçların budanmaya başladığını görme bahtsızlığını yaşadık. Başkan’ın adamları büyük bir beceriyle ağaçları buduyor, onları birer yeşil duvar oluşturacak şekilde kesip biçiyordu. Bu çevik adamların yetenekleri ve maharetleri o düzeydeydi ki ağaçlara kolaylıkla tırmanıyor, yukarıda birleşen dalları süratle kesiyorlardı. Biz olayı duyup gelene kadar ağaçların yarısı budanmıştı bile. Yola toplanmış olan zavallı adalıların şaşkın bakışları arasında iki yanımızda muntazam duvarlar oluşmaya başlamış, o doğal, kendi haline bırakılmış ağaçlar, Versailles bahçelerindeki bahçıvanların şekil verdiği yeşil heykellere dönüşmüştü. En korkuncu da artık tepemizdeki gölgeliğin kalmamış olmasıydı. Güneş doğrudan doğruya yola vuruyordu. Tahmin edebileceğiniz gibi ilk şaşkınlık anını atlatır atlatmaz adamları durdurmaya çalışmıştık ama bizim yüzümüze bile bakmıyor ve işlerine devam ederken, “Başkan’ın emri! Onunla konuşun!” diyorlardı.
"Gök gürlemesi yalnızca bir doğa olayı. Tanrı insanlarla konuşmak isteseydi böyle dolaylı yolları seçmezdi."
Reklam
Beatnikler
-Gerçek şovenizmden büyüktür... -Bu konuda hepiniz aynı mı düşünüyorsunuz? -Hemen hemen... Doğanın içinde, doğayla olmak... Biz doğaya yakışmayan her şeye karşıyız. Dünya insandan eskidir. İnsan, dünyanın eskiliği içinde, dün kadar yenidir. Bu gerçeğe karşın insanoğlu doğaya karşı çıkıyor. Onu delik eşik ediyor. Buna insanların hakkı var mı? -Fakat doğa, olduğu gibi kabul edilmiş olsaydı, uygarlık olur muydu? Bu kez Kent'in konuşmasına fırsat vermeden, Core soruyu cevaplandırdı. -Uygarlığın en büyük öcü, insanı, insana karşı hiçe saydırarak, kendisine tutsak etmesidir. Dünyanın en uygar memleketi İsveç sayılır, dünyada en çok intihar olayı orada oluyor. O halde uygarlık önce veriyor, sonra alıyor. -Fakat bu konuda suçlu olarak insanların yakasına yapışamayız. Uygarlık, tarihi oluşum içinde, insan zekasının evrimi sonucunda doğmuştur: Corc: -Fakat bu evrim, insanlığın yararına, belli bir kanala akıtılacağı yerde, her dönemdeki çıkarcıların zoru ve isteği üzerine, belli bir sınıfın yararına göre çoğaltılmış veya azaltılmıştır. Bence en büyük sorun budur. İnsanoğlu derken tüm kastedilir, ancak her şeyde tümün değil, azınlığın iradesi ve çıkarı vardır. Biz uygarlığın mutluluk getireceğine artık inanmıyoruz. Yeniden doğaya dönmeli...
Sayfa 65 - Cem YayıneviKitabı okudu
518 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.