Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
J: ..... eğer kendini bir düşünce trenine bağlanmış, geçmişinden gelen ve çığlık atmanın KAÇINILMAZ bir hal aldığı yerlere doğru yol alırken bulursan, DELİLİĞİN her zaman var olduğunu unutma. DELİLİK, ACİL ÇIKIŞ KAPISIDIR... Sakince DIŞARI adım atıp bütün o tüyler ürpertici şeylerin üzerine kapıyı kapatabilirsin. Onları kilit altında tutabilirsin. Hem de ... SONSUZA DEK.
ÖMÜR HANIMLA GÜZ KONUŞMALARI ...Ve güz geldi Ömür hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde. Yağmur ha yağdı ha yağacak. İn- cecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan.
Reklam
344 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Yazar, kitabının son sayfasında, 'vedalaşma' evresinde amacını açıklamış. Demektedir ki: Bu kitapta size sadece ve sadece 'hakikati gülerek belirtme'ye, ' gerçek bilgeliğin delilik' ve 'kendini bilge sanmanın da gerçek delilik ' olduğunu hatırlatmaya çalıştım. Ben bir okur olarak kitap boyunca bu algıyı alamadığımı belirtmek isterim. Daha ziyade kitabın sonlarına doğru; hikayeyi, Kadına yönelik şiddetin, kadın cinayetlerinin özünü vurgulamakta olduğunu kanaat getirdim. Bunu yaparken de;Şamanizmin ağırlığın da, efsanelere, mitolojiye dayandırarak geleneksel sosyolojik toplumsal yapımızdaki, uyuşmazlıkları, çarpıklıkları, bağnazlıkları, çatışmaları çok güzel bir anlatımla ortaya koyduğunu, Bunları, halen daha süre gelen, toplum mantalitemizin olumsuzluğu olarak gördüğüm, mezhepsel ayrışma mızın açtığı bir yaraya örnek güzel bir aşkın da hikayesi ile harmanlaştırıldığını tesbit ettim. Yazarın, araya kendisinin okura hitap eden bölümler koymasına bayıldım. Birde, sizin görmediğiniz ama seslerini duyduğunuz kalabalığın uğultusu olur ya işte o uğultudan, tanıdık sesler gelir kulağınıza onca sesin içinden. İşte bende bu kitapta AHMET ÜMİT'in sesini de duyar gibi oldum. Ne ilginç değil mi Kahramanın adı da Ümit? Yanılıyor muyum? Ben beğenerek okudum. Her zaman beğenmişimdir Uzuner'in kitaplarını. Tavsiye edeceğim bir kitap. Toprağı da kütüphaneme kattım. ilk fırsat da okuyacağım. Sizlere de iyi okumalar dileğimle.
Su
SuBuket Uzuner · Everest Yayınları · 20195bin okunma
Severim ormanı. Şehirde yaşamak kötü: Oralarda şehvet düşkünü pek çoktur. Şehvetli bir kadının rüyalarına girmektense, bir katilin eline düşmek yeğ değil midir? Şu erkeklere bakın hele: Gözlerinden okunuyor, - dünyada bir kadınla yatmaktan daha iyi bir şey bildikleri yok. Gönüllerinin dibi bataklık. Bataklıklarının bir de zekası varsa, ne yazık!
Siyaset dünyası temelde içgüdüsel seviyededir. Orman yasalarına aittir: Güçlü olan haklıdır. Politikaya ilgi duyan insanlar da en vasat olanlardır. Siyasetin sadece tek bir özelliğe ihtiyacı vardır. Bu da çok derin bir aşağılık duygusu. Politika neredeyse tek bir matematiksel formüle indirgenebilir: Politika güç arzusudur. Friedrich Nietzsche,
Savaşa inanıyor musun? diye sordu. Hayır. Savaşmaya hazır mısın? Evet. (siperden çıkıp vuruluncaya kadar düşman ateşine doğru yürümek gibi çılgınca bir fikir vardı kafamda.)
Reklam
Ne yaptığını bilmiyordu. İş yapmanın belli bir yolu vardı; boğa güreşinin, sevişmenin, sahanda yumurta yapmanın, su ya da şarap içmenin. ve doğru yapmazsan hepsinde boğuluyordun, öldürüyorlardı seni.
Dün gece sahilde yürüdüm, sahil sayılmaz aslında kayalıklarda, sonra durdum, oturup güzelliği içime çektim. Denizi, gökyüzünü, kumu. Sonsuz bir huzur kapladı içimi. Sonra yine mucizevi bir şey oldu. Üç sincap üstüne oturduğum kayalıkların dibinden beni gördüler ve kayaya tırmanmaya başladılar. Kayada bana doğru tırmanırken taşların arasından bana bakan minik yüzlerini görebiliyordum. Sonunda kayayı tırmanıp ayaklarıma geldiler. Gözlerini yüzüme dikmişlerdi. ömrümde bu kadar güzel yüz görmedim -günahtan arınmış: Gökyüzü, deniz, soluksuz, her şey o gözlere sığmıştı. Sonunda ben kalktım ve onlar kaçıştılar, ama ben sonsuzluğu görmüştüm
Yaz sonunu seviyordu en çok, hayır sonbaharı, sonbaharı belki de her neyse, kumsal serin oluyordu ve gün batımından hemen sonra dahilde yürümek hoşuna gidiyordu, kimseler olmazdı, su kirli görünürdü, ölümcül görünürdü su ve martılar uyumak istemezlerdi. Nefret ederdi uyumaktan. Martılar üstüne doğru uçtular, gözlerini, ruhunu, ruhundan arta kalanı ister gibi uçtular üstüne doğru. Ruhundan arta fazla bir şey kalmamışsa ve bunun farkındaysan biraz ruhun var demektir. Kuma oturup suya bakardı, her şeye zorla inanırdı suya bakınca.
Yaz sonunu seviyordu en çok, hayır sonbaharı, sonbaharı belki de her neyse, kumsal serin oluyordu ve gün batımından hemen sonra dahilde yürümek hoşuna gidiyordu, kimseler olmazdı, su kirli görünürdü, ölümcül görünürdü su ve martılar uyumak istemezlerdi. Nefret ederdi uyumaktan. Martılar üstüne doğru uçtular, gözlerini, ruhunu, ruhundan arta kalanı ister gibi uçtular üstüne doğru. Ruhundan arta fazla bir şey kalmamışsa ve bunun farkındaysan biraz ruhun var demektir. Kuma oturup suya bakardı, her şeye zorla inanırdı suya bakınca.
Reklam
Karanlık sokakta kuzeye doğru yol aldım. Kuzeye Kuzeye Kuzeye... Kendime doğru, evime doğru, bir şeylere doğru.. Riske girmemek, kaybetmemek, aynı yere dönmemek sadece ölülere mahsustu. Yanılıyor da olabilirim. Genellikle yanıldığım söylenir.
Bu güzel metaforların şifresini kendi başına çöz; derinlemesine düşün onlar hakkında. Bu yüzden hikayeler üzerinden konuşuyorum. Onlar üzerinden hiç kimse konuşmamıştı. Niçin ben bu küçük hikayeler üzerinden konuşuyorum? -sadece nasıl düşüneceğine dair sana birkaç ipucu vermek için. Bunlar bu hikayeler üzerine yapılan yorumlar değiller; ben bir
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.