Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
304 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
"Koyacağın sınırlar nedeniyle sana darılacak olanlar sadece artık senden faydalanamayacak olanlardır. Şunu asla unutma ki birine veya bir şeye hayır demek kendine evet demektir." Ya yaşadıklarımız nesilden nesile aktarılan travmalarımızdan kaynaklanıyorsa? Kâinattaki hiç kimsenin sırrına eremediği, bambaşka bir plan varsa? Başımıza
Yaşamadan Ölmeyeceğim
Yaşamadan ÖlmeyeceğimMaud Ankaoua · Yan Pasaj · 2021677 okunma
En büyük, en şerefli eserimiz doğru dürüst yaşamaktır.
Reklam
İnsan hayatını tükettiği zaman ölürse ölüm dehşetini kaybeder. Eğer insan doğru zamanda yaşamazsa, o zaman asla doğru zamanda ölemez.
En son toplumsal gelişmeler ve dikkatin yapısal dönüşümü, insan toplumunu sürekli olarak vahşi doğaya yaklaştırıyor. Bu sırada, örneğin mobbing, bir salgın boyutuna ulaştı. İyi bir hayat yaşama kaygısı, kaldı ki buna başkalarıyla yaşamayı başarmak da dahildir, gitgide hayatta kalma kaygısına doğru dönmektedir.
Öpüşüp barışmak için demi, demi? (ʘᴗʘ)
"Senden onu bulmanı istiyorum. Ve bana getirmeni." Kai kafasını ağırbaşlı bir edayla bir kez sallarken bana bakmadı. "Elbette Majesteleri." Dudaklarındaki unvan bana yabancı gelse de tınısı hoşuma gitmişti. Koltuğumdan kalkıp ölmüş Kral'ın hatıralarıyla dolu, soluk kahverengi deri kaplı koltuğa doğru yürüdüm. Sonra oturdum. Yavaşça. "Bana Paedyn Gray'i getir İnfazcı."
Sayfa 497 - Kitt-KaiKitabı okudu
Yanlışı reddetmek, ama doğruya ulaşamamak bizi yanlış içinde bulunmaktan daha kötü duruma sokar. Bu durumdaki insan kendini yurtsuz kılmıştır, inkâr ettiği vardır ve lâkin ikrar ettiği yoktur. Âdemoğlu kendini acaba neden böyle bir çaresizliğe sürüklemek gafletine düşer. Çünkü aceleci ve cimridir. Aceleciliği yüzünden kendine zarar verdiğini hissettiği alandan çabucak kaçmak ister ve cimriliği yüzünden yarar beklediği yolun kendi kavrayışı oranında güvenli ve sağlam olacağını umar. Vermeden almak ister. Aklıyla bir yol çizmek, öfkesiyle bu yolu haklılaştırmak hevesindedir. Seneca'nın sözlerine kulak verirsek, onun şöyle dediğini duyarız: "Akıl neyin doğru olduğuna karar vermek ister; öfke karar verdiğinin doğru bulunmasını ister." İşte insanın aceleciliği ve cimriliği. Âdemoğlu akletmekle yanlışı teşhis edebilir, neyin veya nelerin kendinden uzak tutulmasını farkedebilir, ama neyin doğru olduğuna aklederek karar veremez. Ne var ki aceleci insan yanlış hakkında birkaç fikir sahibi oldu mu, hemen oradan doğruya sıçradığını sanmakta gecikmez. Sonra da cimriliği girer devreye: Doğruyu uhdesinde bulunduruyor ya, kendi doğrusuna itibar etmeyene öfkelenir. Kendi kararı dışına düşene cimri davranır.
Reklam
"Halbuki tek bir insan sadece doğru yaşayarak bir sürü şeyi değiştirebilir, bir sürü kötü şeyi daha iyi kılabilir."
-Moral değerlerini yitirme, -Zihni bölünmeler, -Zihni ayrışmalar... Etkilenmemek için çözüm; Değerlerini canlı tutmak, bedeni, aklı ve ruhu doğru beslemek...
Benim bir Müslüman olarak bütün endişem, bütün tedirginliğim inandığım doğrunun gerçeklerle uyuşmayışından kaynaklanıyor. Bir Müslüman olarak salih İslâmî faaliyetin merkezden muhite doğru yürümesinin doğruyu ifade ettiğini bilmeme rağmen, muhitin her müşahhas durumda merkezden daha baskın çıkışını müşahade edişim endişemi ve tedirginliğimi artırıyor. Ama ben bunun çaresini de biliyorum. Müslüman olarak doğruyu feda etmemenin değerinden haberdarım. Gerçeği dışta bırakmak pahasına doğruyu içimde korumak. Yapabileceğimin hepsi bu.
Kuvvetli, kararlı bir babamız olsun, bize neyi yapıp neyi yapamayacağımızı söylesin isteriz. Niye? Neyi yapıp neyi yapamayacağımıza, neyin ahlaklı ve doğru, neyin ise günah ve yanlış olduğuna karar vermek zor olduğu için mi? Yoksa suçlu ve günahkâr olmadığımızı işitmeye her zaman ihtiyaç duyduğumuz için mi? Bir baba ihtiyacı her zaman mı vardır, yoksa, kafamız karıştığı, dünyamız dağıldığı, ruhumuz daraldığı vakit mi isteriz babayı?
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.