Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her ne kadar eğitim programları çocuk ve gençlerin iradesini tümüyle görmezden gelse de biz enerjimize oranla kendimize değer verdiğimizi ve zayıf bir insana hiçbir konuda güvenemeyeceğimizi hissederiz öte yandan yaptığımız işin irade gücümüz hakkında yaklaşık da olsa bir ölçü sayıldığını bildiğinizden bunun üzerinden değerlendirmeyi umursamayız
"Savaşta," dedi işçi, "zayıflar güçlülerin kölesi olur, barışta da yoksullar zenginlerin kölesi olur. Yaşamak için çalışmaya mecburuz; bize verdikleri ücret o kadar düşük ki, yaşamamıza yetmiyor, ölüyoruz."
Sayfa 62 - İş Bankası Kültür Yayınları XXIII.BasımKitabı okudu
Reklam
Sharon Zukin
Bir kentin eski sanayi bölgesi sanayileşmeden uzaklaşır ve geriler. Yaratıcı olmak isteyen sanatçılar düşük kiralar ve cömert mekanlar nedeniyle bölgeye akın eder. Kentli genç profesyoneller sanatçıların yarattığı "havalı" mekanlara yönelir. Gayrimenkul geliştiricileri para kazanma fırsatını görür ve mülk satın alır. Kiralar artar ve sanatçılar ve yoksullar bölgeden ayrılır ; bölge çeşitliliğini ve canlılığını kaybeder. İlk bakışta insanların neredeyse terk edilmiş bölgelere geri dönmesi, eski binaları ve mekanları canlandıran pozitif bir süreç gibi görünür. Fakat Zukin kentsel yenilemenin başka gruplar pahasına belirli gruplara fayda sağladığını savunarak bu varsayımı sorgular. Kentsel yenilemenin daha elit gruplara yer açmak için yoksul veya marjinalleştirilmiş grupların bazen kuşaklar boyu yaşadıkları bölgelerin fiilen dışına sürülmesine yol açtığını iddia eder. Zukin'in çalışması, modern kentlerde değişimi neyin yönlendirdiğini netleştirmekte etkili olmuştur: Endüstrinin yeni formlarının gelişimi yerine belirli bir yaşam tarzını sürdürmek isteyen bazı sosyal grupların kültürel ve tüketimle ilgili ihtiyaçları. Buna karşın Zukin'e göre bu yaşam tarzı tüketimciliğin bir başka şeklidir; nihayetinde boştur ve "Disneyimsi" bir deneyim sunar. Zukin'in Çıplak Şehir gibi daha yeni çalışmaları, soylulaştırma ve tüketimciliğin yavan, homojen, orta sınıf bölgelerini yaratmasına ve kentleri birçok insanın özlemini çektiği otantiklikten yoksun bırakmasına odaklanmıştır. "Aynılığın görsel dilinde "otantikliğin" ifadesi, çok amansız."
Yoksullar zenginlerin ödediği verginin iki katını ödememek için düşük ücretli işlerde çalışmayı reddedince, yorumcular bu insanlara, devletten aldıkları yardımı "yemeye devam eden beleşçiler" diye hitap etmekte yahut daha beter sıfatlar yakıştırmakta hiçbir beis görmüyorlar.
Sayfa 83 - Tellekt Yayınları, çev. Ceren DemirdöğdüKitabı okudu
Yoksullarin bilinç durumu neden mühim
§ "Eşitsizlik yeterince düşük olduğunda, darbeleri baskılama ya da düzenleme maliyeti önemsizdir çünkü yoksullar, siyasal statüko altında, gemiyi karaya oturtmamak adına yeterince hoşnutturlar." §
Sayfa 66 - Bağlam YayıncılıkKitabı okudu
Sanki bazı hastalıklar sadece gelir düzeyi düşük insanlara taarruz ediyormuş gibi gelir insana.
Reklam
Genç Kral
"Savaşta," dedi işçi, "zayıflar güçlülerin kölesi olur, barışta da yoksullar zenginlerin kölesi olur. Yaşamak için çalışmaya mecburuz; bize verdikleri ücret o kadar düşük ki, yaşamamıza yetmiyor, ölüyoruz. Bütün gün onlar için uğraşıp didiniyoruz; onlar sandıklarını altınla dolduruyor, bizimse çocuklarımız vakitsiz solup gidiyor, sevdiklerimizin yüzü sertleşip fesatlaşıyor. Üzümü biz eziyoruz, şarabı başkası içiyor. Mısırı biz ekiyoruz, ama soframız boş. Kimse görmese de zincirlerimiz var; bize özgür dense de köleyiz." "Herkesin durumu aynı mı?" diye sordu genç Kral. "Herkesin durumu aynı" dedi işçi; "genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuk, ihtiyar fark etmez. Tüccarlar kanımızı kurutsa da, onlara boyun eğmek zorundayız. Rahip atının üstünde geçip gider, tespihini çeker, bizi umursayan yok. Yoksulluk aç gözleriyle güneş girmeyen sokaklarımızda kol gezer, onu donuk yüzüyle Günah izler. Sabahları bizi Sefalet uyandırır, geceleri Utanç başımızı bekler. Ama bütün bunlardan sana ne? Sen bizden biri değilsin. Yüzün fazlasıyla mutlu senin."
Sayfa 62 - Türkiye İş BankasıKitabı okudu
Bu yüzden, affınıza sığınarak, bildiğim ya da gördüğüm diğer devletlerin sadece zenginleri kollamak için var olduğunu, bulabildikleri tüm yöntemlerle toplum çıkarlarını kendi özel amaçlarına kurban ettiklerini; önce haksız yoldan kazandıklarını korumaya çalışıp, zamanla yoksulları olabilecek en düşük ücretlerle kendi hizmetlerine bağlayıp istedikleri kadar baskı altına almaya çalıştıklarını gördüm. İşte tüm insanları temsil eden devlet adına, yoksullar aleyhine başvurdukları bu hileler yasalara dönüşmüştür hep.
“Savaşta,” dedi işçi, “zayıflar güçlülerin kölesi olur, barışta da yoksullar zenginlerin kölesi olur.”Yaşamak için çalışmaya mecburuz; bize verdikleri ücret o kadar düşük ki, yaşamamıza yetmiyor, ölüyoruz.
Sayfa 66 - E-pub
"savaşta," dedi işçi, "zayıflar güçlülerin kölesi olur, barışta da yoksullar zenginlerin kölesi olur. yaşamak için çalışmaya mecburuz; bize verdikleri ücret o kadar düşük ki, yaşamamıza yetmiyor, ölüyoruz. bütün gün onlar için uğraşıp didiniyoruz; onlar sandıklarını altınla dolduruyor, bizimse çocuklarımız vakitsiz solup gidiyor, sevdiklerimizin yüzü sertleşip fesatlaşıyor. üzümü biz eziyoruz, şarabı başkası içiyor. mısırı biz ekiyoruz, ama soframız boş. kimse görmese de zincirlerimiz var; bize özgür dense de köleyiz."
Reklam
The Bell Curve - Amerikan prof. Çıkarttığı bir kitaptan alıntı. Yıl 1994
Siyahların ve yoksulların beyazlardan ve zenginlerden genetik miras olarak açıkça daha düşük bir zeka katsayıları vardır ve bu nedenle onların eğitimine ya da sosyal ödeneklerine para akıtmak boşa kürek sallamak demektir. Yoksullar ve özellikle siyah yoksullar eşektir; yoksul oldukları için eşek değil eşek oldukları için yoksuldurlar.
Sayfa 62
145 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.