Kitabın birinci bölümünde maymunların beyninin hızla değişmekte olduğundan yola çıkılarak nöropilastite adlı bilim dalının oluşumuna değinilmektedir. Beynin büyüyen alanı olan hipokampüsün küçülme nedeninin yaşın büyümesi ile değil aslında beynin kullanımının azalmasıyla ilgili olduğu gözlenmiştir. İnsanlar öğrendikçe beyinler kendilerine yeni
Düşüncelerimiz, başkalarının da haberi olacağı bir şekle büründüğünde içimizdeki varlığı sonlanır, tıpkı annesi tarafından dünyaya getirilen bir çocuğun dünyayı da varoluşu başladığı zamandan itibaren annesinin içindeki varlığın son bulması gibi.
Cagdaş İslam _başka bir deyişle:"modernite" içindeki islam_ sömürgecilik çagı yaşanmamış olsaydı şu an olduğu gibi olmazdı. Modernite, İslam'a Avrupa'daki herhangi bir dinden çok farklı bir şekilde geldi. Dahası İslam'a dair, bu dinin ilerleyişi ve gerilemesi hakkındaki düşüncelerimiz hâlâ sömürgecilik bağlamında verilen yargılarla şekillenmektedir. Sömürgecilik üzerine eleştirel bir tartışma yapmayı başarabilirsek ve buna İslam hakkındaki düşüncelerimizi dâhil edersek İslam hakkında daha sağlıklı düşünebiliriz.
Geçenlerde "unutmak"tan bahsetmiştim, neyi unutacağımızı bile artık tam olarak idrak edemedigimizden.
Odaklanma sorunu kişisel bir durum olmaktan çıkıp 7 den 70 e herkesi etkisi altına alan toplumsal bir sorun haline geldi. Yoğun ve kesintisiz bir şekilde enformasyona maruz kalan kişiler olarak aşırılıklar arasında sersemlemiş bir
“Kimi kitapların belli bir okuma zamanı vardır, o eseri anlaman için öncesinde gelişmiş sabra, temel bilgiye ve ilgiye ihtiyacın olur” denirdi. Özellikle klasikleri ve düşünce kitaplarını okurken gerçekten hak verdiğim bir görüş oldu bu. Aksi halde ya sıkılıyorsun ya da kitabı bitirmiş olmak için anlamadan bitiriyorsun.
Biraz uzun bir içerik
Rasim Özdenören'in Müslümanca düşünmek kitabını bütün müslümanların okumasının gerektiğini düşünüyorum. Zirâ bu kitap, bugün batı tarafından yıllardan beri bize dayatılan bütün dikeyleri yatay hâle getirip, irademizle harekete geçmeyi, gerçek bir müslüman gibi düşünmeyi ve hatta yaşamayı adım adım öğretip bilinç uyandıracak bir kitaptır. Bu kitabın bana kattığı en önemli hususlardan biri de müslümanca düşünmeyi batının bize dayattırdığı idrâk sınırları içerisinde anlamamızın mümkün olmadığı gerçegidir. Düşünsenize, bugün her düşündüğümüz şey irademiz dışında oluyor aslında. Düşüncelerimiz batının bize verdiği bilim sınırları ve yine batının bize verdiği tamamen metaryelist bir kelime haznesi kadar. Ama İslâm kesinlikle bu şekilde anlaşılabilecek kadar sığ değil. Bu kitap bir müslümanın İslâmı hiç bir düşünceye, örfe, dayatılana bakmaksızın gerçek bir müslüman görüşünün nasıl olacağını adım adım açıklıyor.
Yani, muazzam..
Russel bu eserinde dışsal etkenlerden bağımsız kendisinin de deyimiyle hatalı ahlak-dünya görüşlerinden ve yanlış yaşam alışkanlıklarından kaynaklanan yaygın mutsuzluk nedenlerini irdelemiş ve okura çözüm önerileri sunmuştur. Başlıklar kapsamında değindiği sebepleri ve çözüm önerilerini kendi adıma daha kalıcı kılmak istedim ve mümkün olduğunca
Zaman kavramı ve zaman yolculuğu
Zamanın göreceli olması ne anlama geliyor?
Zamanın göreceli olması mümkün mü ?
Zaman aslında nedir ?
Bu gibi sorulara değineceğim
Zaman yolculuğu ve zaman hepimizin ilgisine çeken bir konu çünkü hepimiz zamanla alakalı düşünüyoruz, zamanla yaşıyoruz geçmiş ile alakalı konuşmalarımız belli bir zaman dilimi gelecek
Belki de korkuları ile başa çıkmakta yanlış bir yol seçmiş olan bu gibiler, korkmaya başlayınca düşüncelerini değiştirmeye, eğlence, iş ya da başka bir şey düşünmeye çalışırlar. Oysa her çeşit korku, korkuyla yüz yüze gelmekten sakınıldığında daha fazla artar. Bir kimsenin, düşüncelerinin yönünü değiştirmek için harcadığı çaba, görmek istemediği hayaleti daha da korkunçlaştırır; her çeşit korku karşısında yapılacak en doğru iş, korkuyu mantıklı ve sakin olarak, ama dikkati yoğunlaştırarak, korku ve konusunu her yönüyle tanıyıncaya kadar düşünmektir. Korkulanı tanımak onun korkunçluğunu yumuşatacak, konu tümüyle sıkıcı bir hale gelecek ve düşüncelerimiz, daha önce olduğu gibi irade gücüyle değil, konunun artık ilgi çekici olmaması nedeniyle başka yönlere çevrilecektir. Ne zaman herhangi bir şey üzerine fazla düşünme eğilimi duyarsanız, yapacağınız en iyi iş, o konuyu sırnaşık çekiciliği sönüp gidinceye kadar düşünmek, hatta yeter gördüğünüzden daha fazla düşünmektir.
Düşüncelerimiz başkalarının da haberi olacağı bir şekle büründüğünde içimizdeki varlığı sonlanır, tıpkı annesi tarafından dünyaya getirilen bir çocuğun dünyada varoluşu başladığı zamandan itibaren annesinin içindeki varlığının son bulması gibi.