1933-1935 yılları arasında Hitler Gençlik teşkilatı üyesi olan Johannes Ruppert isimli gencin durumu Türklerin ari ırk olup olmadığını gündeme getirdi. Johannes Ruppert, I. Dünya Savaşı sırasında Almanya’da bulunan Ali Rıza adındaki bir Osmanlı subayı ile Pauline Mann adındaki Alman bir bayanın evlilik dışı çocuğu olarak dünyaya gelmişti.
“Önde gelen bilim adamlarımızın yıllardır söylediği gibi, canlıların yaşadığı tek gezegenin Dünya olduğunu düşünmek büyük saçmalık.”
–
Hugo Gernsback
1. Hugo Gernsback Kimdir?
Bilimkurgunun isim babası Hugo Gernsback, 16 Ağustos 1884 tarihinde Luxemburg’da doğdu. 20 yaşındayken Amerikan vatandaşlığı aldı ve ilgi duyduğu alan olan bilimkurguyu
Düşünmenin Gereksindiği : SÜKÛNET… #150581408
Düşünmek, dile getirildiği zaman herkesin başarıyla meydana getirdiği bir eylem gibi görünse de, asıl manasına baktığımızda o kadar da basit bir eylem olmadığını, aslında sahip olduğu derinliğin herkesçe çözümlenemeyen karmaşık bir denklem olduğu bir serüven zannımca.
'
Bilinçli veya bilinçsiz sahip olduğumuz kalıplara bir darbe daha...
İnsanın kafasında dönen çarklara çomak sokan , belki her gün , gündelik hayatta sıkça karşılaştığın durumlara karşı bakış açını değiştiren , kökten sarsan kitaplardan biriydi benim için.
Kendi benliğinde duyduğun acıların, sıkıntıların, çaresizliklerin asıl kaynağı , kökü =>
_Eğer birinin ruhunu görmek istiyorsanız, ona hayallerini sorun.
_İnsan doğasındaki en derin prensip, "takdir edilme" isteğidir.
_Alaycı tiplerin aslında acılarını gizlemeye çalıştığı gerçeği doğrudur.
_İnsanın dünyadaki durumu, kedinin kitaplıktaki durumu gibidir; görür ve duyar ama hiç bir şey anlayamaz.
_Yanlış anlayanlar tarafından
Mucize tam olarak nedir ?
Bize ne tür duygular mucize yaratır ?
Düşüncelerimiz bizi ne derece etkiler ve ne derece yön verir hareketlerimize ?
Ölmek ... ölmeyi istemek ... ölmeyi düşünmek ...
Ölümün bir kaçış değil de mutluluk sebebi olacağını hayal etmek ...
Sevgili veronika 24 yaşına gelmiş , bir çok insanın , olmayı hayal edeceği bir
''Dünyayı bugünkü durumuna getiren nedir, bilir misin?
Yarım işler, yarım konuşmalar, yarım günahlar, yarım iyiliklerdir.''
Kitapta en beğendiğim alıntılardan biri. Başlangıcı bu alıntı ile yapmak istedim. Hayata ve insanlara dair düşüncelerimiz ve hislerimiz günden güne değişebiliyor. Hayatımız sağırlara şarkı söylemekle geçiyor. Bu düzelir mi
"""Wittgenstein'in Metresi'nde, Markson'ın tüm romanlarındaki dramatik etkinliklerden az sayıda bulunur: (En basit düzeyde) yeryüzündeki son kişiymiş gibi görünen Kate adındaki kadının ipe sapa gelmez düşüncelere dalması. Buna rağmen roman çok sayıda entelektüel etkinlik içerir: (Yine aynı düzeyde) edebiyattaki en
Dostlarım merhaba. Genellikle kitap incelemesini bitirdikten sonra hoşuma giden bir alıntıyla cümlelerime son veriyordum, bu kez alıntıyla giriş yapıyorum. “İnsan ne düşünüyorsa odur.” Herkes tarafından çok alışılagelmiş bir kalıp olabilir. Fakat verilen her karar, savunulan her görüş, onaylanan her fikir iyi veya kötü insanın kendisini
Düşüncelerimiz, enerjiyi bir noktaya yönelten bir lazer tabancası gibidir. Bir ampulun ışığı ile bir lazerin ışığı arasındaki en önemli fark, yayılmadadır; birinde fotonlar, her bir yöne uçuşur, diğerinde ise bir noktaya yoğunlaşır. Aynı bu şekilde, düşünce gücümüz de her zaman ve her yerde mevcut olan enerjiyi yönlendirir ve bu enerjinin belli
Düşüncelerimiz, başkalarının da haberi olacağı bir şekle büründüğünde içimizdeki varlığı sonlanır, tıpkı annesi tarafından dünyaya getirilen bir çocuğun dünyayı da varoluşu başladığı zamandan itibaren annesinin içindeki varlığın son bulması gibi.
Kitabın birinci bölümünde maymunların beyninin hızla değişmekte olduğundan yola çıkılarak nöropilastite adlı bilim dalının oluşumuna değinilmektedir. Beynin büyüyen alanı olan hipokampüsün küçülme nedeninin yaşın büyümesi ile değil aslında beynin kullanımının azalmasıyla ilgili olduğu gözlenmiştir. İnsanlar öğrendikçe beyinler kendilerine yeni
Cagdaş İslam _başka bir deyişle:"modernite" içindeki islam_ sömürgecilik çagı yaşanmamış olsaydı şu an olduğu gibi olmazdı. Modernite, İslam'a Avrupa'daki herhangi bir dinden çok farklı bir şekilde geldi. Dahası İslam'a dair, bu dinin ilerleyişi ve gerilemesi hakkındaki düşüncelerimiz hâlâ sömürgecilik bağlamında verilen yargılarla şekillenmektedir. Sömürgecilik üzerine eleştirel bir tartışma yapmayı başarabilirsek ve buna İslam hakkındaki düşüncelerimizi dâhil edersek İslam hakkında daha sağlıklı düşünebiliriz.
“Kimi kitapların belli bir okuma zamanı vardır, o eseri anlaman için öncesinde gelişmiş sabra, temel bilgiye ve ilgiye ihtiyacın olur” denirdi. Özellikle klasikleri ve düşünce kitaplarını okurken gerçekten hak verdiğim bir görüş oldu bu. Aksi halde ya sıkılıyorsun ya da kitabı bitirmiş olmak için anlamadan bitiriyorsun.
Biraz uzun bir içerik
Geçenlerde "unutmak"tan bahsetmiştim, neyi unutacağımızı bile artık tam olarak idrak edemedigimizden.
Odaklanma sorunu kişisel bir durum olmaktan çıkıp 7 den 70 e herkesi etkisi altına alan toplumsal bir sorun haline geldi. Yoğun ve kesintisiz bir şekilde enformasyona maruz kalan kişiler olarak aşırılıklar arasında sersemlemiş bir