Fransa’da yaşanan gerçek bir olaydan yola çıkılarak yazılan kitapta anlatılan ihmalkarlık seviyesi gerçekten kan dondurucu. Elimden bırakamadan okudum. Kitap içinde şiddet sahneleriyle karşılaşacağımı düşünürken, üçüncü bir göz tarafından, olaylara dahil olmadan, gazetelerde okuyor olsaydık göreceğimiz türden bir metin çıktı karşıma. Çok akıcı yazılmış. Sinir bozma bakımından Hoş Nağme’nin önüne geçemedi ama anlatılanlar bakımından sık sık aklıma bu kitabı getirdi.
Patolojik yalancı ve manipülatif anne ve babanın ihmal edilen, eziyet edilen, işkence edilen bir çocuğu, dört kardeşten ikincisi Diana. Okulda öğretmenleri sürekli bir şeylerden şüpheleniyor olmasına rağmen asla bir sonuca vardırılamamış açılan soruşturmalar anlatılıyor kitapta. Aslında çok kuvvetli bir bürokrasi ve sistem eleştirisi var. Eğer Sosyal Hizmetler ve adalet sistemi de evde şiddet gören çocukları koruyamayacaksa kim koruyacak sorusu beliriyor sürekli insanın kafasında. Bazen nazik ve kibar görünen insanların da hasta ruhlu oldukları, kötülerin de aslında iyi görünme konusunda çok yetenekli olabildiklerine dair çarpıcı bir metin. Sonunu söylemek istemiyorum ama sanırım okuduklarım ve gözümde canlanan sahneler bir süre benimle kalacak. Çok iyi yazılmış bir metin ve neden ödül almadığını merak ettim. Filme de uyarlanmış, meraklısına.