Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Abdülhamit'in başarısını bütün ekonomi tarihçileri kabul ederler. Ancak bu çözüm sonucu oluşturulan ve yönetimi Avrupalılara teslim edilen Düyun-u Umumiye'nin zamanla kazandığı etkenlik ağır eleştirilere uğramasına sebep olmuştur. Aşırı bir serbest piyasa düzeni yanlısı sayılan sultan teslimiyetçi olarak sunulmuştur. Mali konuların siyasi kararları etkilememesi amacıyla tasarladığı kurumun tam aksine bir rolü üstlenmesinden dolaylı onu suçlamak kanımızca haksızlık olur. Devraldığı borca bir de savaş borçları eklenmiş bir yönetimden daha fazlasını beklemek hayal olurdu.
Sayfa 305Kitabı okudu
İç ve Dış Düşman
· Önce öz peygamberine ihanet eden, tevhid bayraktarı Resul (Tûr-u Sinâ) ya çıkınca altundan bir buzağı yapıp ona tapmaya başlayan ve peygamber lanetine uğrayan, o… ... · Derken babasız hak peygamber Hazret-i İsa’nın hak dinini içinden tahrif eden, yeni Peygamberi Allah’ın oğlu diye gösteren, “baba-oğul-ruhülkudüs” küfrünü icad eden (Sen Pol)
Sayfa 473 - Büyük Doğu Yayınları, 25. Basım (2018)Kitabı okudu
Reklam
Herzl ve Sultan II.Abdülhamid Görüşmeleri
Sultan Hamid ile Herzl görüşmesi ile alakalı olarak Türkiye'de halk arasında ve belirli çevrelerde genel bir kabul olarak anlatıla geldiği gibi Sultan bu görüşmede Herzl'i öyle iddia edildiği gibi terslememiş ve azarlamamıştır. Aksine uzun süre bu görüşmede Duyun -u Umumiye ve Filistin'e göç meselesi karşılıklı olarak konuşulmuştur. Sultan II. Abdülhamid Osmanlı Devleti'nin dış borçlarının ödenmesi noktasında Herzl'ın fikirlerini almış ve sonuna kadar onu dinlemiştir. Kabulde herhangi bir anormal durum vuku bulmamıştır. İkili arasındaki irtibat bundan sonrasını da mektuplaşmalar yoluyla devam etmiştir. Mektuplardaki genel üslup da aynı şekilde karşılıklı nezaket ve memuriyet üzere idi.
Sayfa 25 - Kronik KitapKitabı okudu
Evet, dün başlarına gökten taş düşse sebebi olarak Abdulhamid'i görenler bugün Anadolu'yu tekrar Alem-i Îslam'ın umudu haline getirenleri başımıza gelen bütün felaketlerin sebebi olarak göstermektedir. Dün Devleti Aliyye'yi paramparça efen "hayırhahımızdır" diyenler bugün postunu Amerika olarak değiştiren İngilizlerle aynı yerde durmaya devam ediyor. Dün kendi atadığı valilerin devlet imkanlarıyla çıkarmış oldukları gazetelerinde olmadık iftiralarla muhatap olunca iftira sahiplerini ve canına kastedenlerle işbirliği yapanları sadece sürgün edene "müstebit" , "kızıl sultan" diyenler bugün Alem-i İslam'ın her köşesinden insanların duâsına muhatap olanlara "diktatör" , "Firavun" diyebiliyor. Duyun-u Umumıye'yi azaltıp hayati yatırımlar yapan Sultan Abdulhamid'e müsrif diyenler bugün devasa yatırımları yapanlara hırsız diyor. Amerika adına devşirilen bu ülkenin çocukları efsunlanmış gibi kendi milletine silah çekmekten çekinmiyor.
Düyun-u Umumiye ve Sultan Abdülhamid
Cumhuriyet Hükümetinin çok meşkur bir gayretle meydandan kaldırdığı bu Düyun-u Umumiye,o devirde devletlerin fiili müdahalelerine kısmen mâni olduğu için memlekete ifâ olunmuş bir hizmet demektir. İtiraf etmeli ki, bunun husulunde Sultan Hamid'in azim ve iradesi sebeb-i yegâne olmuştur.
Sayfa 118Kitabı okudu
İÇ VE DIŞ DÜŞMAN-YAHUDİ · Önce öz peygamberine ihanet eden, tevhid bayraktarı Resul (Tûr-u Sinâ) ya çıkınca altundan bir buzağı yapıp ona tapmaya başlayan ve peygamber lanetine uğrayan, o… · Böylece, nebîler beşiği, üstün ırk İsrailoğulları içinden kopup fesad ve hiyanet mâdeni yeni bir kavim halinde dölleşen, asıl yahudiyi mayalandıran,
Reklam
Sultan II. Abdülhamid-Theodor Herzl Görüşmesi
Filistin, Osmanlı toprağı olduğuna göre, buradaki kararı bizzat Sultan II. Abdülhamid verecekti. Bunu bilen Theodor Herzl, II. Abdülhamid ile görüşmek için beş kez İstanbul'a gelir ve görüşme için teşebbüslerde bulunur. Ancak bunlardan sadece bir defasında, 17 Mayıs 1901 tarihinde Cuma selamlığının ardından huzura kabul edilme imkanına sahip olur. Fakat bu görüşmeden de bir netice elde edemez ve İstanbul'dan ayrılır. Sultan Hamid ile Herzl'in görüşmesi ile alakalı olarak Türkiye'de halk arasında, belli çevrelerde genel bir kabul olarak anlatıla geldiği gibi, Sultan bu görüşmede Herzl'i öyle iddia edildiği gibi terslememiş ve azarlamamıştır. Aksine uzun süren bu görüşmede Düyun-u Umumiye ve Filistin'e göç meselesi karşılıklı olarak konuşulmuştur. Sultan II. Abdülhamid, Osmanlı devletinin dış borçlarının ödenmesi noktasında Herzl'in fikirlerini almış ve sonuna kadar onu dinlemiştir. Kabulde herhangi bir anormal durum vuku bulmamıştır. İkili arasındaki irtibat bundan sonrasında mektuplaşmalar yoluyla devam etmiştir. Mektuplardaki genel üslup da aynı şekilde karşılıklı nezaket ve memnuniyet üzerine idi.
Sayfa 25 - Kronik