Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
151 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
“Acı kızgın bir boğa gibidir. Onu küçük bir yere kapatırsanız iyice vahşileşir ve kaçmaya çalışır. Ama açık bir alana koyduğunuzda sakinleşir. Farkındalık, acı için duygusal bir açık alan yaratır.”“Neşelen.” “Bu kadar abartma.” “Kendin için üzülmeyi bırak.” “Her şeyi berbat etme.”Tedirgin, üzgün, öfkeli ya da yalnız hissettiğinizde kafanızın içinde bu eleştirel sesleri duyuyor musunuz? Kendinize karşı yargılayıcı olmak yerine zorlu duyguları kabul etseydiniz hayatınız hangi noktada olurdu, hiç düşündünüz mü?Dr. Christopher Germer yıllar süren bilimsel çalışmalarında mantığa aykırı gibi görünen bir sonuca ulaştı: Hepimiz acıdan kaçınıyoruz ama acıyı kabul etmek ve utanç duymadan ve yargılama olmaksızın kusurlarımıza, eksiklerimize şefkatle karşılık vermek, iyileşme yolunda olmazsa olmaz adımlardır. Bu bilgece ve anlamlı kitap öz şefkatin gücüne ışık tutarken, öz şefkat çalışmalarının nasıl uygulanabileceğini gerçekçi, bilimsel ve yaratıcı stratejilerle dile getiriyor.Klinik Psikolog Dr. Christopher Germer Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde psikiyatri alanında öğretim üyesidir. Psikoterapi temelli farkındalık ve şefkat konularında, dünyanın dört bir tarafında seminerlere katılıp eğitimler vermektedir. Psikoterapi ve Meditasyon Enstitüsü ile Şefkat ve Farkındalık Merkezi’nin kurucularındandır. Kitabı 18 ülkede yayınlanan Dr. Germer, uluslararası alanda öz şefkatli farkındalık konusunun tanınmasında öncü olmuştur
Düşüncenin Gücü
Düşüncenin GücüJames Allen · Koridor Yayıncılık · 20082,369 okunma
Kurşunkalemler hikayeler barındırır ve uçlarını kulağınıza batırmadığınız müddetçe güvenlidirler. Başınızın yanında tutun onu ve dinleyin. Tahtanın fısıltısını duyuyor musunuz? Çamın hayaletini? Grafitin mırıltısını?
Reklam
“Eğer insan kendi yaptığını doğru buluyorsa, diğer insanların buna saçmalık ya da aptallık demelerinin bir önemi yoktur... insan hizmet etmeyi bilmelidir, hizmet etmeyi, doğru dürüst hizmet etme­yi, bunun için teşekkür edilsin ya da edilmesin, mükafat­landırılsın ya da mükafatlandırılmasın... insan yaptığı şeyi, kendi yaptığı şeyi bilmeli ve doğru şekilde tamamlamalıdır... İnsan yalnızca inandığı bir şeye sahip olursa... sağlam dur­ması gerekir ve başına bir talihsizlik gelirse, uyuz bir köpek gibi kovulursa ve üstelik bir de kendisiyle alay edilirse... işte o zaman dişlerini sıkması ve sağlam durması gerekir... Duyuyor musunuz? sapasağlam... sapasağ…”
Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
"...İnsan hayatta yalnızca bir şeyi dört dörtlük yapabilir... yalnızca tek bir şeyi, ama onu da tam yapmak gerekir...bunun ne olduğu önemli değildir, hiç kimse kendini aşamaz, ama hayatını tek bir şeye odaklayan, doğru bir şey yapmış olur. Bu şey yalnızca doğru, dürüst, temiz bir şey olmalıdır ve insanın kendi kanı canıymış gibi benimsediği bir şey olmalıdır... Eğer insan kendi yaptığını doğru buluyorsa, diğer insanların buna saçmalık ya da aptallık demelerinin bir önemi yoktur...insan hizmet etmeyi bilmelidir, hizmet etmeyi, doğru dürüst hizmet etmeyi, bunun için teşekkür edilsin ya da edilmesin, mükafatlandırılsın ya da mükafatlandırılmasın...insan yaptığı şeyi, kendi yaptığı şeyi bilmeli ve doğru şekilde tamamlamalıdır... İnsan yalnızca inandığı bir şeye sahip olursa... sağlam durması gerekir ve başına bir talihsizlik gelirse, uyuz bir köpek gibi kovulursa ve üstelik bir de kendisiyle alay edilirse...işte o zaman dişlerini sıkması ve sağlam durması gerekir... Duyuyor musunuz?.. Sapasağlam... Sapasağ..."
Sayfa 32 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Haziran 2020.Kitabı okudu
Rus ve Suriyeli komşularınıza eşit saygı duyuyor musunuz!?
"Kalbinizde SEVGİYE yer açmış olsaydınız her şeyi olanlara SAYGI gösterdiğiniz gibi, hiçbir şeyi olmayanlara da saygı gösterirdiniz; ne varlıklı kimselerden çekinir, ne de yoksulları hakir görürdünüz."
-Tehlikenin farkında mısınız??? -Tehlikenin farkında mısınız??? -Tehlikenin farkında mısınız??? -Alo....Duyuyor musunuz??? Sesim geliyor mu ???? -Tehlikenin farkında mısınız??? diyorum??? -Yok sesim gitmiyor... Şebeke çekmiyor herhalde... -Şebeke değil... Ne öyleyse...?? -Ahlâk çekmiyor vicdan çekmiyor..hmmm... O yüzden sesim hiçbir zaman duyulmayacak... - Şimdi... Sessizce o telefonu yere bırak ve uzaklaş... - Tamam...
Reklam
Şimdi ay doğar bulutlar arasından Kavat derebeyleri yüreksiz Bolu beyleri Hırsızlar, yüzde oncular, kumar erleri Cebren ve hile ile haklarımızı alan Zulmu ve alçaklığı yöneten murdar üçgen Biliyor musunuz bir orman gelişiyor şimdi Türkülerini duyuyor musunuz nice derin Yakılmış çoban ateşleriyle dağlarda Karanlığı tutuşturup bir köşesinden Geceyi gündüze çevirenlerin
kurbağaların sesini duyuyor musunuz? ne kadar da huzur verici, değil mi?
İmam Gazali'yi biliyor musunuz?""Elbette!" "Gazali Bağdat'taki eğitimini tamamladıktan sonra bir kervanla Tus şehrine dönüyor. Ama yolda kervanı haramiler soyuyor ve herkesin altınını, gümüşünü alıyorlar. Gazali 'nin de bir tek torbası var. Torba da gidiyor. Herkes kaderine raz ı olmuşken Gazali haramileri aramaya başlıyor. Aylarca aradıktan sonra haramilerin saklandığı mağarayı buluyor ve torbasını geri istiyor. Nöbetçiler bu deli çocuğu öldürmeye hazırlanırken Haramibaşı gürültüleri duyuyor ve neler olduğunu soruyor. Bir deli o ğlanın geldiğini ve torbam da torbam diye tutturduğunu söylüyorlar. Haramibaşı 'Gönderin şu çocuğu bana' diyor. Sonra ona 'Evladım, herkesin servetini aldık, ses çıkaran olmadı. Senin torbanda bunlardan daha kıymetli ne olabilir ki canını tehlikeye atıp buralara geldin?' diye soruyor. Gazali 'Benim yüküm onlardan daha değerli' diyor. 'Çünkü içinde Bağdat'taki hocamın ders notları vardı.' Haramibaşı adamlarına 'Verin şu çocuğun torbasını' diye emrediyor. 'Karnını doyurup yola çıkarın.' Sonra da Gazali'ye dönüyor. 'Ders notlarını iade ediyorum delikanlı,' diyor, 'ama âlim olmak istiyorsan bir şeyi hiç unutma.' Gazali 'Nedir o?' diye soruyor. Haramibaşı diyor ki: 'Senden çalınabilen bilgi, senin bilgin değildir.'
Duyuyor musunuz? Bazen bağırıyorum. Uzaklardan bir ses, Çalınıyorsa eğer kulağınıza, Yakınlarınızdaydım. Görüyor musunuz? Önünüzden yürüyüp geçiyorum. Ama hayır, Kafanızı kaldırıp bakmıyorsunuz. Çünkü dünyanın geri kalanına bakmaktan,ölümünü izleyen zavallıyı göremiyorsunuz.
Reklam
İşin kötüsü nedir biliyor musunuz ? Bu arenada aldatan da memnun , aldanan da ! İkisi de bıkmıyor aldatmaktan ve aldanmaktan, Hatta aşırı derecede zevk duyuyor kanmaktan, utanmaktan ve bu ateş denizinde yıkanmaktan…
Sevgi dolu kucaklaşmalar, bitmek bilmez sarılmalar şimdi hangi enkazın altında kaybedildi? Beni duyuyor musunuz, sizlere sesleniyorum!
Duyuyor musunuz aşk fısıltısını Ve tatlı sesini buselerin Ve kısılan mırıltısını Son çekingenliklerin?
Sayfa 15 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
''Beni duyuyor musunuz Enkaz Altmdakiler?" dedi Eren'in sesi kesik kesik, "Ben 747. Duyan numarasını söylesin." O sırada bir ses daha geldi. "533 burada." dedi Uraz. Sonra Bulut ve Nisan konuştu art arda. "482 burada." "356 burada." Ve en son ben söyledim bana verilen o üç rakamdan oluşan sayıyı. "889 burada."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.