Avustralya’nın kuzeydoğu kıyısı açıklarında
normalde bir renk cümbüşü oluşturan
mercanların büyük kısmı, artık hayaletimsi bir
beyaz renkte. İklim değişikliğinin ve kasırgaların
etkisiyle anormal derecede ısınan okyanus suyu,
mercan kayalıklarının %93’ünde mercan
ağarmasına yol açtı. Bu olay, mercanların kendi
dokuları içinde yaşayan ve
İbn Şehrâşûb adıyla bilinen, Halep'in Şiî fakihi Muhammed b. Ali el-Mâsenderânî (ö.588/1192) daha çok, imamların hayat hikayeleri üzerine yazdığı Menâkıbu Âl Ebî Tâlib adlı eseriyle hatırlanmaktadır. Fadl b. Hasan et-Tabersî'nin İ'lâmü'l-Verâ'sı ve Ali b. İsa el-İrbilî'nin (ö.692/1192) Keşfü'l-Ğumme fî Ma'rifeti'l-Eimme'si aynı şekilde imamlarım biyografilerini iha etmektedir. Bu eserlerdeki hadisler daha çok el-Kâfî ve el-İrşâd gibi daha erken döneme ait kaynaklardan aktarılmışlardır. Fakat Keşfü'l-Ğumme'de, Rıza ile Me'mun'un birbirlerine yazdıkları mektuplar gibi İmâmîlerin ilk kaynaklarında bulunmayan bazı önemli begler yer almaktadır ki bu durum adı geçen kitap için hususî bir özellik sayılabilir.
Yukarı da Şiî orijinli kitaplara ilaveten, Sünnî müelliflerin kaleminden çıkan, Oniki Imam'ın hayat hikayelerine hasredilmiş diğer üç eserden de bu bağlamda bahsetmek gerekir. Bunlardan ilki, Halep ve Şam'ın Şâfiî âlimi Sıbt b. el-Cevzî'nin Tezkiretü'l-Havas adlı kitabıdır. Sıbt kitabında yer yer Ebû Bekir es-Sûlî'nin Kitâbü'l-Evrâk'ının elimizde olmayan cildinden doğrudan iktibaslar yapmaktadır. Müellif, Hz. Ali'nin (a.s) Hz. Peygamber'in (s.a.v) varisi ispat sadedinde Şiîlerce kullanılan Ğadir Hum hadisini doğrulamaktadır.
Bir sonraki gün Ebu Bekir mescitteki kürsüden ilk vaazını verdi:
“Ey insanlar! En iyiniz olmadığım halde size liderlik yapma görevi bana verildi. O halde, bunu doğru yaparsam bana yardımcı olun; eğer yapmazsam beni doğrultun. Zayıf, benim gözümde onlara hakların verinceye kadar güçlüdür, güçlü de onlardan zayıfın hakların alıncaya kadar zayıftır. Bana Allah’a ve Peygamberine itaat ettiğim sürece itaat edin. Ama ben, onlara itaat etmezsem, o zaman üzerinize hiçbir itaat mecburiyeti yoktur.”
Ebû Bekir es Sıddîk (Allah Ondan razı olsun) Abdullah ibn Osman ibn
Âmir ibn Ömer ibn Ka’b ibn Sa’d ibn teym ibn Mürre ibn Ka’b ibn Lüeyy ibn Gâlib el
Kureşî et teymî (Allah Onlardan razı olsun)’den rivayete göre kendisi, babası ve
annesi sahabidir. O şöyle demiştir: Hicret yolculuğunda biz Rasûlullah (sallallahu
aleyhi vesellem) ile mağarada iken tepemizde dolaşıp duran müşriklerin ayaklarını
gördüm ve: Ey Allah’ın elçisi eğer şu müşriklerden biri eğilip aşağıya bakacak olsa
mutlaka bizi görür dedim. Rasûlullah (sallallahu aleyhi vesellem) de şöyle buyurdu: “Üçüncüleri Allah olan iki kişiyi sen ne zannedersin, niçin telaşlanıyorsun ya
Ebâ Bekr?”(Buhârî, Fedâil 2; Müslim, Fedâil 1)
Ebu Bekir er-Râzî bana, Allah kendisine rahmet etsin el-Vâsıtî'nin şöyle dediğini anlattı:
Yüce Allah'ın en çok gazaplandığı şey, kişinin kendi kendisinden ve yapıp ettiklerinden gurur duymasıdır.
40 Peygamberlerden Sonra İnsanların En Faziletlisi
Peygamberimizden sonra insanların en faziletlisi Ebu-bekir Sıddık (r.a)'dır. Sonra Hz. Ömer el-Fâruk (r.a.), sonra Hz. Osman Zinnûreyn (r.a.), sonra Ali el-Mürteza (r.a.)'dır. Allah Teâla hepsinden razı olsun. Onların halifelikleri de bu sıraya göre gerçekleşmiştir. (Raşid) Halifelik devri otuz senedir. Ondan sonra krallık ve emirlik devri başlar.