Biz dünyadan gider olduk,
Kalanlara selam olsun,
Bizim için hayır dua
Kılanlara selam olsun!
Ecel büke belimizi,
Söyletmeye dilimizi,
Hasta iken halimizi
Ecel karşıma dikildi işte,
Hasta dirilmiş gibi,
Sapasağlam geziniyor.
Ecel karşıma dikildi işte,
Burcu burcu bir koku,
Yelken rüzgara kaptırmış kendini.
Ecel karşıma dikildi işte,
Lotus çiçekleri kokuşlu,
Esrik ırmağın kıyısında.
Ecel karşıma dikildi işte,
herkesin gelip geçtiği yoldan
Savaş yorgunu bir er eve dönüyor.
Ecel karşıma dikildi işte,
Gökler duru artık,
İnsanın erişemediği.
Ecel karşıma dikildi işte,
İnsan nasıl yerini yurdunu özlerse
Yıllar yılı tutsak kalınca.
Ne demişti Shakespeare:
Güzelliğin yitmez ki asla olmaz ki hurda;
Gölgesindesin diye ecel caka satamaz
Sen çağlar aşarken bu ölmez satırlarda:
İnsanlar nefes alsın, gözler görsün elverir,
Yaşadıkça şiirim, sana da hayat verir.
Her gün biri çıkar,başlar,benim ben demeye,
Altınları,gümüşleriyle övünmeye.
Tam işleri dilediği düzene girer,
Ecel çıkıverir pusudan: Benim ben, diye.
Ne yap yap, kurban gitme kışın zalim eline:
Özün arıtılmadan, yaz’ı almasın senden;
Bir şişeye bal akıt, bir yere bir hazine
Sun güzel hazinenden, kendin sona ermeden.
Bu iş haram değildir, tefecilik de değil:
Sevinç verir gönüllü borç ödeyenlerine -
Görevin bir başka 'sen' yaratmaktır, bunu bil;
İşte on kat mutluluk: on gelir bir yerine.
On kat büyük bir görkem doğar gür benliğinden
Ortaya senin eşin on tane sen çıkar da,
Ölüm, eli böğründe kalırdı göçünce sen -
Bırakırdı, yaşardın gelecek kuşaklarda.
Vazgeç inattan: Öyle güzelsin ki, olmasın
Ecel senin fatihin, solucanlar mirasçın.
İmam Gazâlî Hazretleri şöyle buyurdu:
Dünyada uzun yaşama hırsından uzak durmalısın. Aksi hâlde şu dört şey ortaya çıkar:
Birincisi, nasıl olsa önümde daha çok zaman var, sonra yaparım deyip ibâdetleri terk eder ve kulluk vazîfelerinde tembellik gösterirsin.
İkincisi önümde vakit var, yaşım da genç sonra tevbe ederim. Hem ne zaman istesem tevbe edebilirim deyip tevbeyi terk eder, sonraya bırakırsın. Hâlbuki ecel bir gün ansızın gelir, tevbeye ve sâlih amel işlemeye fırsat kalmaz.
Üçüncüsü yaşım ilerleyince fakir, parasız kalmaktan korkuyorum. Belki çalışmaya da gücüm yetmeyecek. Hastalığımda, yaşlılığımda, fakirliğimde bana para lâzım olacak, dersin. Bu kış ne yiyeceğim, ne giyeceğim hiçbir şeyim yok gibi sözlerle dünyaya rağbete, para ve mal biriktirmeye karşı hırsın artar; rızık endişesine düşersin.
Dördüncüsü uzun yaşama hırsından dolayı ölümü ve kabir hayatını hiç hatırlamaz, âhireti unutursun ki bu da kalbinin katılaşmasına sebeb olur.
(el-İsti’dât lil-mevti, İmam Gazâlî)